Sevim Ören hayatını kaybetti
RAYFEL Bilim Fuarı başladı
Akım Koleji 2-A sınıfı 23 Nisan’ı coşkulu bir şekilde kutladı
Yaşasın 1 Mayıs Alanlardayız!
Bu yazı 16 Haziran 2017, Cuma 09:33:26 tarihinde eklendi. 549 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

İBADET, ŞÜKÜR VE SABIR AYI RAMAZAN -

İBADET, ŞÜKÜR VE SABIR AYI RAMAZAN

Cenabı Allah C.C. İslam dininin emirlerini sıralarken ne kadar incelikler ve hikmetler lütfetmiş bizlere. Şu içerisinde bulunduğumuz Ramazan Ayının hikmetlerini anlamaktan ve sıralamaktan aciziz. Mesela oruç. 16 saat yemeden içmeden durmak, böylece açlığın ve susuzluğun ne demek olduğunu yaşamak, görmek ve anlamak, ne eğitici bir ibadet şeklidir, değil mi? Hem açlığı, susuzluğu yaşıyorsun hem de sabır eğitimi alıyorsun. Akşam iftarda da önünde duran nimetlere kavuşarak şükür ediyorsun. Bunun insanın ruhu ve psikoloji dünyasına kazandırdıklarını anlayabilmek büyük bir tefekkür işidir. Bugünkü toplumumuzun çok büyük bir kısmı hiç yokluk ve açlık görmedi. Aşsız ve ekmeksiz kalmadı. Çoğunun derdi aş ve ekmek değil, araba markalarıdır. En iyi arabayı alabilecek gelire, maaşa sahip olmazsa şikayet ve isyan ediyor.

Çocukluğunda babam aylarca sabanla çif sürer, buğday ekerdi. Sonra aylarca elle orak biçer o buğdayın saplarını harmanda toplardık. Sonra yine aylarca düvenle onları ezer saman yapardık. Günlerce rüzgarda savurur taneleri samandan ayırır eve getirirdik. Sonra onları suyla çalışan değirmenlerde öğütür un yaptırırdık. Sonra annem onları eler, hamur yapar, kara fırında pişirir ekmek yapar, sofraya önümüze koyardı. Anlayacağınız sofralarımızın baş yiyeceği “EKMEK” bütün bir ailenin yarım yıllık emeğinin karşılığında yerini alırdı. Onun için kutsaldı, mübarekti. Şimdi sofraya oturduğumda mübarek ekmeğe bakıyorum da acaba bu ekmek maaşımızın ve gelirimizin kaçta kaçıdır? Devlet ki, Allah C.C. zeval vermesin, biz emeklilere her altı ayda bir enflasyon farkı olarak zam veriyor. Bunu herkes az buluyor. Oysa bu verilen mütevazı zam bile benim soframdaki ekmek ihtiyacını karşılıyor, hem de fazlasıyla. Bu şükür istemez mi? Eskiden o kadarcık bir ihtiyaç için bütün bir aile yarım yıl çalışırdık ya. Beyler, “Sabır, Sabır, Şükür.”

Zaman zaman korkuya kapılıyorum “Bu Şükürsüzlüğün ve Sabırsızlığın” sonu bizleri felakete götüreceğinden. Yollarda yürürken istemesem de gözüme takılıyor apışa apışa yürüyen kilolu insanlar, çoğu da gencecik. Hastanelerde en çok müşterisi olan doktorlar tansiyon, şeker ve obezite hastalarına bakanlar. Bütün bunlar neyin işaretidir? Tabi ki şimdiki neslin iyi beslenmesindendir.

Peki, bu nesle Şükrü ve Sabrı nasıl anlatacağız? Tabi ki oruçla değil mi? İyide, oruçta tutmuyorlar ki. Bir felaket mi gelmeli? Allah C.C. korusun “1999 depremi gibi” Yoksa eskiden çekirge sürüleri ortalığı işkâl eder bütün ekinleri, yeşillikleri yerler ve ülkeye kıtlık gelirmiş, yine öylemi olmalı. Daha da, daha da, daha da beteri bir CHP iktidarımı olmalı? Bu son söylediğim bu ülkeye gelmiş geçmiş en büyük afetlerdendir.

Biliyorum bu satırlar yine birilerini kızdıracaktır ama gerçek. Erzurumlu bir arkadaşım var, “Bizim köyün civarında bir tepe vardı, biz onu bir höyük zannederdik. Bir gün üzerinden duman çıkmaya başladı. Meğer buğday yığılıymış, yandı gitti.”diyor. Milletin buğdaylarını ellerinden zorla alıp çürütmüşlerdi. Halkta acından savaşa katılanlardan daha çok ölmüştü. Yine böyle bir hareketten bizi Allah C.C. korusun.

 

Saygılarımla…

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek