Bir gazetede küçük bir haber şeklinde gözüme ilişti Alaton’un sözleri. Diyor ki “Bunlar Yahudi’den akıl almak istemiyorlar.” Haber küçük ama anlamı büyük. Ben teferruatını okumayı lüzumsuz gördüm. Zira ne demek istediğini anlamıştım.
Alaton demek istiyor ki: “Yahudi’yi dinleyin, bizden fikir alın. Yahudi’yle işbirliği yapın, Yahudi’yle çatışmayın. Sonra işiniz zor, sonunuz felaket olur.”
Önce İshak Alaton kimdir bir tanıyalım. Yahudi asıllı Türkiye’nin en zengin iş adamlarından birisiir. Eyüp mezarlığında “MOSSAT tarafından olduğuna inandığım” öldürülen Üzeyir Garih’le Alarko Holding’in sahipleridir.
Kendisi ve ailesi ikinci dünya harbinde alman işgaline uğrayan Fransa’da Paris Büyükelçimiz Behiç Erkin tarafından Alman Nazileri’nin elinden kurtarılmıştır.
Behiç Bey olağanüstü çabalarıyla sadece Alaton ailesini değil, onlar gibi yirmi binin üzerinde Yahudi’yi Nazi katlinden kurtararak kendilerine Türk pasaportu vermiş ve Türkiye’ye trenlerle gönderilmiştir. Bunların birçoğunu toplama kamplarından, bazılarını da öldürülecekleri yere götürecek trenlerden almıştır. Bu hadiseyi anlatırken İshak Alaton’un çok ağladığını gördüm ekranlarda. Alaton ailesinin Türkler tarafından kurtarılışının ikincisidir. Behiç Bey’in yaptığı ilkiyse onbeşinci yüzyılda İspanyollar tarafından yapılan katliamdan kurtarılmalarıdır. O zamanda yine Osmanlı gemilerle Anadolu’ya taşımıştık.
“Bugün yeryüzündeki Yahudi varlığının en az yarısı hayatlarını Türklere borçludur.” Şunu da atlamayalım “Fethullah Hoca cemaatinin Moskova’daki okulunun arsasını Üzeyir Garih ve İshak Alaton ortaklar alıp hibe etmişlerdir.
Şimdi bu ön bilgiler ışığında Alaton’un sözlerini de değerlendirelim. “Biz Yahudi’den akıl almalı mıyız?” Ya da Yahudi’ye güvenebilir miyiz? Bu soru benim kafamı şimdi değil, çok uzun zamandır meşgul ediyor. Geçmişte bir İsrail ileri geleni şöyle demişti. “Türk kardeşlerimizin nezdinde güvenilirliğimizi kaybettik, onları çok kırdık…”
Bunu söyleyen Yahudi aynen beni tarif etmiş. Bir buçuk asırdır “Her olayın, her savaşımızın, kaybettiğimiz her karış toprağın, akıttığımız her damla kanımızın, başımıza gelen her belanın, her felaketin, her darbenin, her pisliğin, her fitneliğin, her bölücülüğün, her mali krizin arkasında hep ve her zaman Yahudi’yi ve uşakları olan Mason ve diğer Yahudi tarikatlarını buldum. Öyleyse nasıl güveneyim?” “Amerika’da Beş Yüzüncü Yıl Vakfı” vardır. Bu vakıf Yahudilerin, İspanyolların elinden kurtuluşlarının beş yüzüncü yılı adına kurulmuştur. “Kurtaranlar Türklerdir.”
Normalinde biz bunlara güvenmeyelim mi? Adamların hayatlarını kurtarmışız. Varlıklarını dedelerimize borçlular ve de Amerika’nın en güçlü sivil toplumu en güçlü lobisidirler.
Alaton’u dinleyelim. Onlardan akıl alalım, işbirliği yapalım da, Yahudi hiçbir zaman eşit şartlara razı olmuyor ki. O her zaman şunu istiyor “Sen Eşek olacaksın beni sırtında taşıyacaksın!” “Seni ben yöneteceğim, sütün kaymağını ben yiyeceğim, kalırsa sen de yersin.”
Son zamanlardaki olaylarda aynen öyle. Bakmayın siz “Hoca konuşuyor” Bakmayın siz Kılıçdaroğlu konuşuyor, Sarıgül konuşuyor. Aslında konuşana değil, konuşturana bakın.” “Yapana değil, yaptırana bakın. Bizim, Hocanın, Kılıçdaroğlu’nun, Sarıgül’ün, idaresine itirazımız yok. Onları idare edenlere itirazımız var. Bizim kinimiz arkadakilere. Ya Alaton sen de dindaşlarını kıramıyorsun!
Saygılarımla.