KÖYDES SEÇİMLERİ YAPILDI
Vali Ekici, cenaze törenine katıldı
Paranoya  Filmiinin Lüleburgaz çekimleri başladı
“AŞI OLMAYI İHMAL ETMEYİN”
Bu yazı 20 Aralık 2013, Cuma 09:27:31 tarihinde eklendi. 551 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Alevilik, Sünnilik, Bektaşilik ve tahrikler -

Alevilik, Sünnilik, Bektaşilik ve tahrikler

Geçen Cumartesi günündeki “Alevilik, Bektaşilik ve Türk Kimliği” adındaki konferansa bende katıldım. Konuşmacılar genellikle, birleştirici ve aydınlatıcı bir üslup kullandılar.

Bence de bu gibi mevzuların kapalı kapılar arkalarında kim oldukları belli olmayan kimselerce konuşulacağına, geçen günkü gibi halka açık, tahrik ve tahrip üslubu taşımadan konuşulmasında fayda var.

 

-Mecliste tahrik-

Aynı gün akşamı Meclis televizyonunu izlerken bir CHP milletvekili üzerinde altı gencin resimleri olan bir tabloyu elinde dolaştırıyordu. Bu gençler Taksim ayaklanmasında çeşitli illerde ölen gençlermiş.

Yine duyduğuma göre hepsi de Alevi kökenlilermiş.

Ben sesli ve yazılı düşünen bir insanım. Elinde bu resimlerle kürsüye çıkan bu vatandaş taşıdığından çok memnun gibiydi. Yaaa o gençler ölmeseydi kürsüde ne gösterecekti. Nasıl ölümün şovunu yapacaktı. Hani Taksim olaylarının ilk çıktığı gün haberleri sunanlar televizyonda oradakiler “Birkaç kişi ölseydi iyi olacaktı” şeklinde mırıldanmışlar ya. Alın size ölü. İstediğiniz kadar kullanın.

Bu noktada benim kafamın takıldığı bir şey var.

Hani bu ölen, durmadan da reklam edilen gençlerin hepsi de Aleviymişler ya işte ben buna takıldım.

Acaba hepsi de neden alevidir?

Yani, Taksim isyanına katılanların tamamı Alevilerden mi oluşuyor?

Yoksa birileri özellikle öldürmek için onca insan içerisinde Alevi olanları mı seçiyor?

Her ikisi de olabilir. Her ikisi de çok fenadır.

Eğer öyle değil de kalabalığın içerisinden birileri özellikle Alevi gençleri seçerek öldürüyorsa? O zaman bu bir Alevi isyanının veya tam bir bölünmenin tohumlarının atılmasıdır. Bu eylemleri uluslararası güçlerin ve fitnecilerin düzenlediklerinden şüphemiz yoktur.

Demek ki, adamlar düşünüp taşınmışlar, araştırıp tespit etmişler. Aleviler üzerinde kanlı ve alçakça bir oyun planlamışlar. Zaten oyunu görüyoruz. Birçok yerde toplantıda gösteride. Bazı dış destekli televizyonlarda ve de bazı siyasetçilerin elinde ve dilinde, bu olaylar ve ölenler istismar edilip duruyor.

Kim bilir belki de Alevi kökenli bir Kılıçdaroğlu da CHP’nin başına getirilirken aynı şeytanlıklar düşünülmüş ve planlanmış olabilir. Her türlü şeytanlıkların döndüğü coğrafyamızda benimkisi sadece bir tahminden ibarettir.

 

-Gelelim tarihimizdeki olaylara-

Benim ve sayfanın hacmi çok derinlere girmeye kafi değildir. Mevzu bahis toplantıda konuşmacılar tarihi süreçten çokça bahsettiler. Ancak iki husus benim aklımı meşgul ediyor.

Birincisi Şeyh Hatayi, bilinen ismiyle “Şah İsmail” Tebriz’de on bin civarında Sünni’yi öldürdü. Üstelik bunlar asi de değildi, isyan da etmemişti. Bundan hiç bahseden yok. Herkes Yavuz’un Alevileri öldürdüğünden söz ediyor. Hâlbuki bir kavgada ilk yumruğu vuran suçludur. İlk katliamı Şah İsmail yaptı.

Ben yine de konuşulmaması taraftarıyım. Çünkü “sen benden şu kadar, ben senden bu kadar” kavgasına girilirse yaralar sürekli tazelenir. Unutulması, küllenmesi lazım.

Kafama takılan ikinci olay ise, Osmanlı’daki Yeniçeri askerleri devletin en vurucu, en savaşan askeri birliği idi. Bu Yavuz Sultan Selim zamanında da böyleydi. Yine Yeniçeriler Bektaşi’ydiler. Deniyor ki “Sultan Yavuz kırk bin Alevi’yi öldürdü” bu rakam çok abartılı da, doğru olduğunu düşünelim. Peki, Yavuz’un askerleri Bektaşi’yse, nasıl oldu bu iş? Kim kimi öldürdü?

Öyleyse devlet idarelerinde kimse kimsenin Aleviliğine, Sünniliğine bakmaz.

Devlete olan sadakatine bakar. Devlete sorun çıkarmıyorsan en iyi vatandaşsın.

Tıpkı Yavuz’un Alevi Şah İsmail’i de, Sünni kansugavri de, kölemenleri de tepelediği gibi.

Atatürk’ün Alevi Seyit Rıza’yı da, Sünni Şeyh Sait’i de astığı gibi. Şimdide Taksim’de ölenler Aleviyse, Yüksekova’da ölenler Sünni’dir. Polis “Dur” dediği zaman duracaksın “Dağılın” dediği zaman dağılacaksın.

Dağılmazsan, durmazsan polis senin, hangi dinden hangi mezhepten olduğuna bakmaz.

 

Saygılarımla.

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek