Başbakanın Trakya gezisi -

Başbakanımız Trakya’ya üç günlük bir ziyaret yaptı. Performansı muhteşemdi.  Kılıçdaroğlu’yla kıyaslıyorum da sanki Başbakanın yanında ortaokul talebesi gibi kalıyor.

Kalabalıklarda fena değildi. Her kasaba ve ilde konuşma yapılırsa iyi sayılır. Tabi Bölükbaşı’nın dediği gibi bazen harman büyük olur da tane olmayabilir.

Bilhassa Tekirdağ Valiliği’nin yemeğindeki söyledikleri önemliydi. Rusya’yla, Çin’le ve İran’la karşılıklı milli paralarımızla ticaret yapıyormuşuz. Lütfen bu ifadenin altını çizin.

Rusya, İran ve Çin bu ülkelerde yaptığımız alışverişlerde aradan doları çıkartmışız.

Bu ne demektir biliyor musunuz?

Eskiden böyle bir iş yapmayı bırakın, aklından geçirenleri bu memlekette asıyorlardı.

Menderes’i neden astılar sanıyorsunuz? Rahmetli Rusya’yla bir takım görüşmeler yaptı diye astılar onu. Bizim solcuların kulakları çınlasın.

Şimdi de bizim Başbakanı aynı sebeplerden indirmeye ve de asmaya çalışıp duruyorlar.

Kılıçdaroğlu Amerika’ya gitti geldi. Oralarda ne kadar Başbakanımızın düşmanı ve istemeyeni varsa hepsiyle görüştü, buluştu, akıl ve taktik aldı.

Kaybettikleri ve kaybetmeye devam ettikleri Türkiye ve bu bölgedeki avantajlarını, prestijlerini ve hâkimiyetlerini yeniden elde etmek için Tayyip gitmeli, yerine hizmette (ama onlara) sadakatte kusur etmeyecek birileri gelmelidir.

Bunun derdindeler, bunun peşindeler, bunun çabasındalar.

Kılıçdaroğlu’yla oldu, oldu. Eğer olmadıysa, gidecek başkası gelecek. Yedeğini hazırlamaya başladılar bile.

Sarıgül süslenip duruyor. Antrenörü de Süleyman Demirel,  sponsoru da Rahmi Koç. Emir ise Amerika’dan geliyor. Sarıgül’ün İstanbul Belediye reis adaylığını bile Kılıçdaroğlu Amerika’da açıkladı. Tesadüf mü sanıyorsunuz?

Tayyip Erdoğan’ı kim devirebilirse o gelsin.

Kılıçdaroğlu, Sarıgül fark etmez.

Adamlar bu mevzuda herkesi devreye sokmaya çalışıyorlar. Hacı olsun, hoca olsun herkesin elini öpmeye hazırlar. Yoksa Türkiye’de ebediyen kaybetme yolundalar. Bir asırdan daha fazla süren krallıkları tükeniyor.

-Bu kavgada Başbakan’a yardımcı olmak lazım-

Eğer Başbakan Rusya’yla, Çin’le, İran’la milli paramızla ticaretin yolunu açmış ise, eğer Başbakanla İsrail, ABD’deki, İngiltere’deki baronlar uğraşıyorsa. Eğer Türkiye’deki bu güne kadar hayırlı bir işlerini görmediğimiz ne kadar komprador, ne kadar baron, ne kadar gayri milli zengin varsa (Koç, koyun, eşek, katır gibi) ve de bunların ne kadar bölücü, yıkıcı, komünist, anarşist solcu eşkıyası varsa hepsi de bizim bu Başbakan’a düşman ise. Eğer şu sıraladığım insanlığın ve milletimizin bir asırdan daha fazla zamandır, her vatanpervere, ülkesine ve milletine faydalı olan her idareciye, her ilim, bilim ve müteşebbis sahiplerine aynı şekilde saldırıyorlarsa. Aynı iftiraları sıralıyorlarsa, aynı fitnelikleri sergiliyorlarsa o zaman bu Başbakanı bizim savunmamız şarttır.

Oturduğumuz yerden seyre bakamayız. Yabancılar konuşurken, yıkıcılar yıkarken bizim susmamız ihanet olur.

Yeni bir şey öğrendim. Bilirsiniz dindar ve mutaassıp ailelerde kadınlar pek öne çıkmaz. Başbakanın eşinin hep vitrinde oluşunu birazcık yadırgıyordum. Meğer adamın derdi varmış. Bugüne kadar iki yüz civarında sabotaj teşebbüsü olmuş. Emine Hanım “Sen ölürsen bana çok takaza yaparlar, beraber ölelim” demiş ve ayrılmıyorlarmış.

Ben bunu öğrenince Erdoğan’a da Emine Hanım’a da şehrimizin iki gün öncesinden polislerce koruma altına alınışına da hak verdim. Eğer bir insanın düşmanı Siyonist ve Masonlarsa her şey beklenir. Atatürk’ü koruyabildik mi? Saygılarımla.