Toplum içinde meydana gelmiş olup, duyulan ve görülen, başlangıç ve bitiş noktaları belirli olan her şey toplumsal olaydır. Toplumsal yaşam içinde nitelikleri birbirinden farklı pek çok olayın ortak özelliği toplumsal olmalarıdır. Toplumsal olgu ise başlayış ve bitiş süresi ile yeri kesin olarak belirlenemeyen, süreç içinde ortaya çıkan bir gelişmedir.
Olgu, gözlem ve deneyden doğan, düşünce ve araştırmaya dayanak olan, süreklilik ve kararlılık gösteren olaylar serisidir. Olay ise görülen, duyulan ve algılanan her şey, biricik ve tek olan şeylerdir. Örneğin, Ahmet ile Ayşe’nin evlenmesi bir olaydır. Ama Türkiye genelinde gerçekleşen evlenmeler ise olgudur.
Bir sosyal olayın sebebi yine başka bir sosyal olaydır ve bir sosyal olay ancak başka bir sosyal olayla açıklanabilir. Sürekli olarak ortaya çıkan ve kendi içinde de ayrı özellikler gösteren, birbirini tamamlayan olaylar dizisi bir süreci ortaya çıkarmaktadır. Örneğin Türkiye’nin sanayileşmesi ve buna paralel olarak şehirleşmenin ortaya çıkabilmesi, dönemler itibarıyla farklı ve fakat birbirine bağlı ve yakından ilişkili gelişmeleri ortaya koymaktadır. Bu durum ise sanayileşme-şehirleşme olgusunu karşımıza çıkarmaktadır.
Günümüzde sporun gittikçe yaygınlaşması ve değişik alanlarda çalışan insanların ilgi duyduğu bir uğraş haline dönüşmesi, sporun gerçekten önemli bir toplumsal olgu olduğunu göstermektedir.
Çok çeşitli ve değişik aktiviteler spor olarak gazete ve televizyonlarda yer almaktadır. Bu aktiviteleri ana spor formundan çevresel formlara doğru sıralayabiliriz. ilk olarak, yarışmaya dayalı dünyaca kabul edilmiş olanlar (basketbol, tenis, kayak vb. ), ikinci olarak herkes tarafından değil ama çoğunlukça spor olarak kabul edilenler (paraşüt, sörf vb. ) son alarak bazılarına göre spor bazılarına göre ise sahte spor olarak görülen geniş kapsamlı eğlence türü aktiviteler (gösteri güreşleri, vücut geliştirme vb. ).
Bunların her biri başlangıcı, bitişi ve yerleri belli olması ve birden fazla kişiyi ilgilendirmesi nedeniyle sosyal birer olaydır. Ancak sporun kendisi bir sosyal olgudur.
Toplumsal rol ve toplumsal statü
Her kişi yaşadığı toplumda bir yere sahiptir. Kişilerin toplumda bulundukları bu yer veya mevkie toplumsal statü, bu statüye bağlı olarak elde ittikleri hak ve görevlere de toplumsal rol denir. Statü onu işgal eden kişiden ayrıdır ve her toplumsal statünün mutlaka bir rolü bulunur.
Statü bize, başkalarıyla karşılaştırıldığında, kişinin sosyal yerinin neresi olduğunu anlatır. Oysa sosyal rol bize kişinin ne yaptığını anlatır. Sosyal rol ne geçicidir ne de kurgusaldır. Sosyalizasyon sürecinde öğrenilir. Kişinin katıldığı çeşitli gruplarda oynanır ve bireyin sosyal kişiliğinde içselleştirilir. Sosyolojik bakış açısından, sosyal kişilik, bireyin oynadığı tüm rollerin toplamıdır. Kişiler toplum içinde pek çok değişik statüye aynı anda sahip olabilirler. Örneğin bir kişi hem annelik hem öğretmenlik hem de bir vakıf başkanlığı statüsüne sahip olabilir. Her birine bağlı olarak da elde etmiş olduğu haklar ve sorumlu olduğu görevler bulunmaktadır.
Konuya sporcu açısından baktığımızda bir kişi hem sporcu, hem öğrenci hem de evlat statüsünde olabilir. Sporcu statüsüne bağlı olarak, toplumda örnek insan davranışları sergilemesi, antrenmanlarına düzenli devam etmesi, müsabakalarda kendinden beklenen teknik, taktik ve performansı sergilemesi gibi görevleri vardır. Bunun yanında da spor alanlarına ücretsiz girme, spor malzemelerinin kulübü tarafından karşılanması, genel giderlerini karşılayacak bir miktar para alması gibi hakları bulunur. Öğrenci olarak ise uygun davranışlar göstermesi, uygun kıyafet giymesi, derslere devam etmesi ve çalışması gibi görevleri bulunmakta bunun yanında da okulun araç gerecinden yararlanma, yol, sinema, tiyatro vb durumlarda indirimli ödeme yapma gibi haklara sahip olmaktadır.
Sosyal statülerin bir özelliği de şudur: Her statü bir başka statü ile hatta statülerle ilişkili olmak zorundadır. örneğin öğretmenlik statüsü mutlaka öğrencilik statüsüne, antrenörlük statüsü sporculuk statüsüne gereksinim duyar.
Statüler atfedilen statüler ve sonradan kazanılan statüler olarak ikiye ayrılır. Kazanılan statüler, bireyin çabaları sonucunda elde etmiş olduğu statülerdir. Meslek statüleri sonradan kazanılan statülerdir. Sporculuk, ister meslek olarak, isterse de başka amaçla yapılmış olsun kazanılan bir statüdür. Atfedilen statüler ise bireyin denetimi dışında toplumun değerlerine bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Irk, din, yaş, cinsiyet, soy atfedilen statü örneklerindendir. Gelişmiş, çağdaş toplumlarda kazanılmış statüler önemli iken, gelişmemiş toplumlarda atfedilen statülerin önemli olduğu görülmektedir.
Herhangi bir bireyin, bir ailenin veya herhangi bir sosyal kategorinin sosyal statüsü yargılanırken şu ölçütler kullanılmaktadır. Soy, ana babanın şöhreti, ailenin o yerde yaşama süresinin uzunluğu, doğumun meşruluğu veya gayri meşruluğu, servet, kişinin hizmet ettiği işlevsel yararlılık, eğitim basamaklarının sayısı ve çeşidi, din, biyolojik karakterler (cinsiyet, yaş, güzellik standartları). Ancak bu ölçütler tek başlarına yeterli değildir, birlikte ele alınmalıdır.
Kişinin sahip olduğu statü sayısı ne kadar çok gruba girerse o kadar artar. Ama kişi yine de temel bir statüye sahiptir. Bu statüye anahtar statü adı verilir. Kişinin anahtar statüsü, toplumun en çok önem verdiği yada en çok ilgi gösterdiği statüsüdür. Bu anlamda sporculuk günümüzde anahtar statü olabilmektedir. Eğer bir hekim 400m rekortmeni ise, bir işletmeci birinci ligde futbol oynuyorsa, ya da bir avukat ulusal halter takımında ise insanlar onu sporculuk yönüyle kabullenmekte ve önemsemektedir. Artık aileler çocuklarını severken “Oğlum büyüyünce doktor olacak demek yerine, oğlum büyüyünce futbolcu olacak” demeye başlamıştır. Statü ayrıca ne kadar az kişi tarafından elde edilir durumda ise o kadar önemli olmaktadır. Örneğin başbakanlık, cumhurbaşkanlığı ya da dünya şampiyonluğu tek bir kişi tarafından işgal edilebilir. Bu nedenle çok önemli ve itibarlı statülerdir.
“Spor Bilim”.
Dostçakalın.