Anneler günü denilip durulunca, hadi biz de geri kalmayalım dedik. Daha doğrusu, önümüze gelen ilginç paylaşımlar bizi buna zorladı. Zîrâ her gün olduğu gibi bu anneler günü için de çok ilginç ve fazla miktarda paylaşımlar yapılıyor. Fakat mevzûbahis olan anne ya; burada da rekor onlara âit. Sizin anlayacağınız en çok polemik bu gün meyânı ve de beyânında yapılıyor.
İKİ KARE KARİKATÜR, MAHZUN BİR ANNE
Meselâ bir karikatür paylaşım şöyle: Bir çizim karesi; bir kanepeye hep berâber oturmuşlar. Anne ortada. Çocuklar 2'şerli olarak sağına-soluna sıkışmışlar. Hep birlikte zoraki tebessümle selfi çekme derdindeler. Anne gâyet ciddî. Ne olduğunun farkında bile değil. Bir nevî şaşırmış vaziyette.
MELÛL, MAHZUN, YAPAYALNIZ!
2.kare'nin üstüne BİR GÜN SONRA yazılmış; anne yapayalnız, aynı kanepede; melûl, mahzun, çâresiz oturuyor.
5 VAKİT "VE Lİ'VÂLİDEYYE"; YA ÖTESİ?!
Evet; bugünkü realite büyük ölçüde böyle. Diğer yandan, beş vakit namaz kılan birisinin günde en az 10-15 defâ RABBENAĞFİRLÎ VE LİVÂLİDEYYE duâsını okuduğu gerçeğinden hareketle bunun senede 3-5 bin defâ anne-babayı anmak anlamına geldiği ileri sürülerek bu tür yılda bir günlerin bizim bu konudaki sürekliliğimizi ve de dolayısıyla kültürümüzü yansıtmadığı, samîmiyetten uzak olduğu, hattâ bunun bir yozlaşmayı ifâde ettiği ileri sürülüyor.
HER ÇAĞIN KENDİ AHLÂKI
Öyle ya da böyle; ortada bir realite sözkonusu ve bugün çocuklarla ebeveynler arasında dağlar var. Yapacak bir şey yok. Her çağ kendi ahlâkıyla geliyor ve de bu karşılıklı değerlendirmelerle tezlerin de meseleyi olgunlaştırma ve de muhtevâsını derinleştirmeye yardımcı olduğu söylenebilir.
SEN ÇAĞA, ÇAĞ SANA
Dolayısıyla, çağın getirdikleriyle götürdükleri meyânında evlâtlar da çağa göre üzerine düşenler konusunda gerekenleri yapmada çağın dilini konuşturmalı, vazifesini bihakkın yapma gayretinde olmalıdır.
HARS'TAN KÜLTÜRE, EKİN'DEN İRFÂNA
Bu süreçte bir değişik paylaşım ve değerlendirme de şu şekilde tezâhür etti: Bakara Sûresi 223. Âyetİin ilk kelimeleri şöyle;
NİSÂÜKÜM; HARS'UN LEKÜM:
Meâlen; "Kadınlar sizin ekeneğinizdir" anlamına geliyor. Buradaki HARS ekenek, yâni TARLA demek. TDK'da HARS'ın karşılığı EKİN'dir. Dolayısıyla anne;
OCAKTA MEKTEP, BUCAKTA KÜLTÜR
Yâni evin öğretmeni, milletin irfânının yoğurucusudur. Nitekim bir diğer paylaşımda; HARS kelimesinin Arapçada bizim İRFAN olarak ifâde ettiğimiz KÜLTÜR anlamına geldiğinden hareketle Annenin çocuğun terbiyevî şekillenmesinde, kısaca hamurunun yoğrulmasında en büyük fonksiyona sâhip olduğu yorumu getiriliyor ki; el-hâk, doğru bir yaklaşımdır.
CENNET ANNELERİN AYAKLARI ALTINDADIR
Filhakîka, saygın bir ilim adamı olan Mustafa TATÇI Hoca'nın paylaşımı da bu meyânda ilginç. Daha doğrusu; yukarıya aldığımız Hadîs-i Şerîf çok farklı yorumlanıyor. İşte buyrun:
ANNE NEREYE, ÇOCUK ORAYA YÂNİ
"Cennet annelerin gidişatında (ayakları altında) dır. Annelerin hal ve gidişi iyi ise evladını cennete götürür değil ise cehenneme götürür. Bu Hadis-i Şerif annelerin iyi eğitilmesi ile ilgili olarak anlaşılmalıdır. Hal ve gidişi iyi olmayan annenin çocuğu her an cehennemi yaşar."
KADIN CÂNÎLERİ KİMİN ESERİ?
"Kadın cinayetlerinin temelinde; gidişatı iyi olmayan annenin yetiştirdiği erkek evlat bulunmaktadır. Nitelikli bir toplum olmanın yolu anne adaylarının iyi eğitilmesinden geçer. Bu özel günde beni yetiştiren merhum annemin mekanının cennet olmasını dilerim."
ANNE CENNET, DÜNYÂ CENNET
"Tüm annelerin bu özel günü kutlu olsun.
ALEMDE HER MİLLET KADININI yani anne adaylarını İYİ YETİŞTİRSİN. BÖYLECE DÜNYA CENNETE çevrilsin."
(Eğitimci Dr. Muharrem ÖK)
CENNET ANA, NUR OLDU BANA
Babam rahmetli de, 2,5 yaşında anne kucağından alınıp dedesinin konağına getirildiğinde bakımı uhdesine tevdî edilen, yine âileden biri onun mânevî eğitiminde etkili olmuştur.
Babam derdi ki; "benim dînî duygu ve bilgilerimin temelinde adı da kendi gibi CENNET olan ANA'mın çok payı var. Kulağıma ilk dînî ifâdeleri fısıldayan, bilgileri öğreten odur."
ÖNCE MEDRESE, SONRA MEŞGÂLE
Bilmiyoruz ama, bir büyük konağın bağ-bahçe, yayla-cenik her türlü işlerini çekip-çevirmek için ANA kucağından koparılmış bir çocuk, o kadar iş varken tâ karşı köye gönderilmezdi, o günün şartlarında düşünülmezdi belki böyle bir şey; belki bu da CENNET ANA'nın hatırlatmasıyla olmuştur.
METİN MERGEN, RECEP GARİP, TALATÜLKER
Şimdi de; Metin MERGEN Bey arkadaşımızın, şâir-yazar, tv programcısı Recep GARİP'in KALEMİN VAR OLSUN SEVGİLİ ŞÂİR diye sunduğu çok güzel bir şiir; paylaşmadan edeme(z)dim:
** A T T Â **
Meğer
Ana kucağıymış
Baba ocağı
dedikleri yer
Hiçbir mekân ev değil
Ana gitmişse eğer
Ana gidince
Ev sessiz kalır
Soğur bütün kucaklar
Kundaksız
kucaksız üşür çocuklar
İpi kopar uçurtmaların
Bozulur oyuncaklar
Hayat sitem kalemiyle
Öksüzün defterini karalar
Öpmezse duâlı bir ağız
Kabuk bağlamaz yaralar
Kaç olursa olsun yaşı
Önemi yoktur
Annesi varken herkes çocuktur
Çünkü en rahat uykuyu
Ana kucağında uyur çocuklar
Ana gidince attâya
Birdenbire
Büyür çocuklar
* Talat ÜLKER *
İŞİN TADI, YAZININ MİÂDI
İşi tadında bırakmak adına bu güzel şiirle sözü bağlarken; anne-çocuk bağlamında en acı dramların yaşandığı GAZZE ve DOĞU TÜRKİSTAN başta olmak üzere tüm mazlûm coğrafyalarda zulmün sona ermesi, bunda bizim de katkımız olup, bir an önce görmeyi bizlere lûtfetmesi niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor, tekrar görüşmek ümîdiyle cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...