Başkan Gerenli, bayramlaşmada yok
Onlar artık 3. Sınıf oldu
Bugün ve yarın çok sıcak yok
Bayram namazı 06.12’de
Bu yazı 22 Eylül 2023, Cuma 09:03:52 tarihinde eklendi. 1237 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

İSLAM DİNİNDE ZİNA ve BÜTÜN EŞCİNSEL İLİŞKİLER YASAKLANMIŞTIR (ÜÇÜNCÜ BÖLÜM) - Eyyüp Sabri Erdem

İSLAM DİNİNDE ZİNA ve BÜTÜN EŞCİNSEL İLİŞKİLER YASAKLANMIŞTIR (ÜÇÜNCÜ BÖLÜM)

 

Günümüzde LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, transgender, intersex) bireylerin sayısının, etkisinin, görünürlüğünün artmasıyla ve eşcinselliğe yönelik yasaların, algı ve düşüncelerin önemli oranda değişmesiyle birlikte eşcinsellik en çok konuşulan ve tartışılan konulardan biri hâline geldi. Bu konu İle ilgili çok sayıda akademik makale yazılmakta, yoğun bir şekilde anket ve araştırmalar yapılmakta ve konuya yeni tanımlar, izahlar getirilmektedir. 

Eşcinsellik kendisini toplumsal bir gerçek olarak öyle kabul ettirdi ki artık toplumsal olarak hiç kimsenin bu konuyu görmezden gelmesi mümkün değildir. Eşcinselliği onaylamayan toplumun büyük bir kesimi de kendilerini meselenin dışında tutamıyor. Zira hem LGBTİ bireylerle aynı toplumu paylaşıyor hem de çocukları hakkında endişe etmekteler. Özellikle semavi dinlerin bu konuyla ilgili kurallarını, sınırlarını ve yaklaşımını bilen dindar aileler, eşcinsel bireylere nasıl bakacaklarını, çocuklarını eşcinsellikten nasıl koruyacaklarını ve çocuklarının toplumun her kesiminde karşılaşacağı bu bireylere karşı nasıl bir tutum geliştirmeleri gerektiğini merak etmekteler. Sayıları hızla artan LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, transgender, intersex) bireyler ise cinsel tercihlerine dinin ne dediğini, kendilerine dini anlamda yer olup olmadığını anlamaya çalışıyorlar.

Dinin eşcinsellik karşısındaki tavrı çoklarınca merak edildiği ve konu etrafında ciddi bir kafa karışıklığı yaşandığı için meseleyi farklı boyutlarıyla ele almak gerekir. “İslâm dini eşcinselliğe nasıl bakar?” şeklinde ortada tek bir soru var gibi görünse de esasında konunun pek çok detayı var. LGBTİ bireylere karşı nasıl bir tutum geliştirileceği, bir insanın hem eşcinsel hem de dindar olup olamayacağı, eşcinselliğin doğuştan gelen bir özellik olup olmadığı, karşı cinse ilgi duymayan birine ne tavsiye edileceği, nasıl bir söylemle kamusal alana çıkılacağı, bu konuda çocuklara nasıl bir terbiye verileceği bu konuda ilk akla gelen sorular.

Dinimiz İslâm’ın eşcinsellik meselesine yaklaşımına ve bu soruların cevaplarına geçmeden önce konu hakkında genel bir bilgi verilmesi, eşcinselliğin sebepleri ve neticeleri üzerinde durulması gerekmektedir.

EŞCİNSELLİK İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

Günümüz insanının toplumsal hayatında cinsel birliktelikler veya cinsel yönelimler,tercihler üç kategoride toplanıyor:

HETEROSEKSÜELLİK; (karşı cinsellik), BİSEKSÜELLİK; (iki cinsliklilik) HOMOSEKSÜELLİK; (eşcinsellik). Heteroseksüellik, karşı cinse ilgi duymayı, karşı cinsle birlikte olmayı ifade diyor. Yani kadınlara ilgi duyan erkekler veya erkeklere ilgi duyan kadınlar heteroseksüel olarak isimlendiriliyor. Eşcinsellik, aynı cins insanlar arasındaki cinsel yönelimi ifade ediyor ve bir adım ötesinde kadınların kadınlarla veya erkeklerin erkeklerle yaşadıkları cinsel birlikteliği. Biseksüellik ise hem kendi cinsine hem de karşı cinse yönelik cinsel birlikteliği, cinsel yönelimi ifade ediyor.

Günümüzde homoseksüel veya biseksüel olan bireyleri LGBTİ kısaltma harfler;(lezbiyen, gey, biseksüel, transgender, intersex) kelimelerinin kısaltmaları İle ifade ediliyor. Kendi cinsleriyle birlikte olan kadınlara lezbiyen, erkeklere ise gey deniliyor. Transseksüel ise kendi cinsiyetini kabul etmediği için karşı cinse ait kimliği benimseyen kimseleri ifade ediyor. Bunlar biyolojik cinsiyetiyle problemi olan, duygusal ve psikolojik olarak kendilerini karşı cinse ait gören kimselerdir. Karşı cinsin elbiselerini giyen, karşı cins gibi davranan kimselere ise travesti deniyor. Cinsel azınlıkları ifade eden başka kelimeler, başka harfler de kullanılıyor. Mesela LGBTQIA denilerek buna queer, interseksüel ve aseksüel kelimeleri de ekleniyor. Günümüzde bunlara “cinsel azınlıklar” deniliyor.

Eşcinseller veya eşcinselliği savunanlar, insanların kadın ve erkek şeklinde iki cinse ayrılmasına itiraz ediyor ve eşcinselliğin üçüncü bir cinsiyet olduğunu iddia ediyorlar. Onlara göre eşcinsellik kişinin bir tercihi değil; doğuştan getirdiği genetik bir özelliğidir. “Eşcinsel olunmaz, eşcinsel doğulur” sözü en sık tekrarladıkları jargonlardan biridir. Onlara göre bir insanın, sahip olduğu cinsel organlar açısından kadın veya erkek olarak doğması “tanımlanmış bir cinsiyet”tir. Kişi bunu kabul etmeyerek farklı bir cinsel kimlik tercih edebilir. 

Kısacası modern(!)dünyada cinsiyetin de cinselliğin de artık anlamı değişti. Bunlar dini ölçüler ile, ahlâki değerler ile, kültürel yaşayışla, yaratmayla, fıtratla alakalı kavramlar değil, daha ziyade bireyin özgür tercihleriyle alakalı kavramlar olarak görülmektedir. Son yarım asra kadar tüm insanlık tarafından

yadırganan ve ayıplanan, uzmanlar tarafından bir çeşit “psikiyatrik bozukluk” ve “ruhsal hastalık” olarak görülen eşcinsel davranışlar bugünün modern(!)dünyasında normal kabul ediliyor. Bu konular tartışmaya bile açılmıyor,açılamıyor.

İslami ilim literatüründe eşcinsellik için kullanılan kelimeler “livata” ve “sihak”tır. Erkek eşcinselliği için “livata”, kadın eşcinselliği için ise “sihak” kelimeleri kullanılır. Fakat bu kelimeler eşcinsel yönelimi değil, eşcinsel davranışı tanımlar. Yani bir insan heteroseksüel olsa ve bir kereliğine hemcinsiyle ilişkiye girse bile yine de yapılan bu fiilin adı duruma göre “livata” veya “sihaktır”. İslâm hukukunda günümüzdeki anlamıyla geylik veya lezbiyenlikten bahsedilmez. Zira İslâm dininde hakkında hüküm bildirilen veya yasağa konu olan şey kişilerin duygu ve eğilimleri değil; fiil ve davranışlardır.

Bir de fıkıh kitaplarında geçen “hünsa”, “hünsa-i müşkil” ifadeleri vardır ki bunlar eşcinsellikten tamamen farklıdır. Hünsa, hem erkek hem de kadına ait cinsel organlara sahip olanları tanımlamak için kullanılan ifade şeklidir. Şayet sahip olduğu cinsel organlardan ve onların işlevinden yola çıkarak onun erkek veya kadın olduğuna hükmedilemez ise ona da “hünsa-i müşkil”denir. 

GÜNÜMÜZDE EŞCİNSELLİK KONUŞULMASI ÇOK ZOR BİR KONUDUR

Şunu kabul etmek gerekir ki eşcinsellik çok boyutlu, oldukça kompleks ve konuşulması çok zor bir konudur. Çok boyutlu olmasının sebebi meselenin dinin yanında günümüz hukukuna, siyasete, insan psikolojisine, ahlâki yapıya ve değerlere, sosyolojiye, tıbba ve daha başka alanlara bakan yönlerinin bulunmasıdır. Kompleks olmasının bir çok sebebi vardır, başlıca sebebi ise eşcinselliğin sebeplerine, aile ve toplum üzerindeki tesirlerine, insanın ruh ve beden sağlığını nasıl etkilediğine yönelik bilimin hâlâ net açıklamalar yapamamasıdır. 

Konuşulması zor bir mesele olmasının sebebi ise günümüz popüler kültürünün, basılı ve görsel medyanın, kanunların ve hatta bilim çevrelerinin yoğun, katı baskısından dolayı konunun özgürce ele alınıp tartışılamamasıdır. Eşcinsellik aleyhinde ileri sürülen bütün fikirler ve propagandalar hemen “homofobi” damgası yiyebilmekte; hatta eşcinsel haklarına saldırı olarak görülerek hukukî yaptırımlara konu olabilmektedir.

Tıpkı evrim konusu gibi eşcinsellik de salt bilimsel bir duruş ortaya koymanın, objektif ve tarafsız araştırmalar yapmanın oldukça zor olduğu bir konudur. Çünkü meseleye bilimsel olmaktan çok ideolojik yaklaşımda bulunulmaktadır. Şöyle söylemek konuyu daha iyi özetlemektedir: Bu konudaki tutumlar, algılar, kabuller, tavırlar, propagandalar bilimsel çalışmaları da etkilemekte ve çok daha fazla çıkmaza sokmaktadır. Oysa ki insanı ilgilendiren bu konu özgürce değerlendirilebilmeli, tartışılabilmeli, konuşulabilmeli. Eşcinsel davranışların zararları hakkında fikir beyan edilmesi, yasak olan bir tabu veya dogma olarak görülmemeli.

ÇARE ve TEDBİRLER

1-Homoseksüelliği teşvik etmek yerine bir kısım zararlarını gündeme getirerek azaltmaya çalışmak gerekir.

2-Çocukları bundan korumak için çareler ortaya koymak gerekir. Bundan kurtulmak isteyen insanlara ilaç, tedavi, terapi adına alternatifler sunmak gerekir.

3-Eşcinselliğin sebepleri hakkında araştırmalar yaparak ailevî ve sosyal faktörleri masaya yatırmak gerekir.

4-Homoseksüeller ile heteroseksüeller üzerinde yapacağımız araştırmalarla eşcinselliğin insan üzerindeki etkilerini teşhis etmek gerekir.

5-Konuyu daha etraflı anlama adına eşcinsel evlilikleri, eşcinsel ailelerde yetişen çocukları mercek altına almak ve tedavi etmek gerekir.

6-Eşcinselliğin yaygınlaşmasının bireye, aileye, topluma nasıl tesir ettiğini analiz etmek gerekir.

7-Meseleyi dinî, ahlâkî, felsefi ve psikolojik açıdan ele alarak değerlendirmemiz gerekir.

8-İyi bir dini ve ahlaki eğitim vermelidir.

9-Basılı ve görsel medyada eşcinselliğin başta aileye ve topluma vereceği zararı iyi anlatmak gerekir.

19-Okullarda eşcinselliğin kişilere vereceği zararların uzmanlar tarafından anlatılması gerekir.

11-Cinselliğin anlamı ve amacı hakkında dini ve bilimsel anlamda etkileyici açıklamalar yapmamız gerekir.

Dolayısıyla konu etrafındaki zorluklara ve sıkıntılara rağmen eşcinselliğin uzun vadede bireyin sağlığı, hayat kalitesi, toplum huzuru, insan psikolojisi, aile hayatı ve hatta topyekûn nesil üzerinde olumsuz bir kısım tesirlerinin olacağı kanaatinde olan bilim adamlarının konu etrafında çok boyutlu ve derinlikli araştırmalar yapmasına ihtiyaç var. Asırlar boyunca eşcinselliğe olumsuz yaklaşan insanlığın hata edip modern insanın bu hatasından döndüğünü düşünmek için elimizde makul ve ikna edici hiçbir sebep yok. Hatta günümüzde LGBTİ haklarını savunanlar bile çoğu itibarıyla içten içe bir şeylerden rahatsız oluyor, en azından çocuklarının gey veya lezbiyen olmasına gönül rahatlığıyla “evet” diyemiyorlar.

Yaşanan bu gerçeklik; dinî, ahlâkî, psikolojik veya daha başka sebeplerle homoseksüelliğe karşı çıkanları büyük bir tezat içinde bırakıyor, zira başa çıkılması zor bir meydan okumayla karşı karşıya bulunuyorlar. Gelebilecek tepkilerden ve mahalle baskısından korktukları için eşcinsellik hakkındaki fikirlerini rahatça dile getiremiyorlar. Ailenin ve insan neslinin selameti için en doğru yolun heteroseksüellik(karşı cinse ilgi duymak) olduğunu savunamıyor; savunduklarında eşcinselliği savunanlar tarafından suçlu, cahil veya gerici olarak yaftalanıyorlar veya öyle etiketleniyorlar. Maalesef modern zamanlar diye adlandırılan son elli yılda kendi tercihlerini yaşama konusunda eşcinsellere tanınan özgürlük, eşcinselliği tasvip etmeyenlere tanınmıyor. Çünkü şahsi özgürlük talepleri, dinlerin ortaya koyduğu dünya görüşünün de, toplumların kültürel yapılarının da, insanların sahip olduğu değer yargılarının da önüne geçmiş durumda.

Selam ve Dua İle

Yazdır Paylaş
Diğer Eyyüp Sabri Erdem Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek