Sevim Ören hayatını kaybetti
RAYFEL Bilim Fuarı başladı
Akım Koleji 2-A sınıfı 23 Nisan’ı coşkulu bir şekilde kutladı
Yaşasın 1 Mayıs Alanlardayız!
Bu yazı 12 Ekim 2021, Salı 10:00:02 tarihinde eklendi. 2839 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

KENT PEYZAJI - ÖZGÜR TERZİOĞLU

Şehir planlaması genel çerçevede mevzuata bağlı olsa bile mevzuat çerçevesinde özgün bir tarz oluşturabilmekte belediyelerin becerisidir. Bu noktada belediyelerin çalışma sahalarına ve yetki alanlarına baktığımızda hayatımızı kolaylaştıracak, keyifli, sağlıklı yaşam alanlarıyla geleceğimizi şekillendirirken “değer” oluşturabiliriz. Aslında Peyzaj çalışmaları işin makyajı olsa da su yönetimi için bizlere güzel bir çalışma sahası sunarken, zirai üretimler ile birlikte bahçıvanlık gibi bir zanaatı da geliştirerek sanatsal çalışmaların yapılmasına fırsatlar yaratabiliriz. Milyonlarca lirayı sanat merkezi adı altında binalara gömmek yerine kent peyzajına yatırım yapılsaydı eğer su yönetimini sağlıklı bir şekilde yapabilirdik. Diğer taraftan risk ve kriz anı yönetimleri için park- bahçelerimizi sürece hazırlayabilirdik. Biyolojik çeşitliği sağlayabilirdik. Tüm bu olumlu durumları yaşayan halkımız daha mutlu olurdu. Yine de Kent peyzajı çalışmalarıyla kentimizin marka değerini arttırabileceğimiz bir sanat dalını icra etmeye başlayabiliriz.
KENT PEYZAJI

 

Konuyu sanat boyutundan ele aldığımızda sanatsal çalışmaların ilerlemesi ekonominin gelişimiyle doğru orantılıdır. Modanın, tasarımın, markanın ülkesi olan İtalya’nın sanatsal geçmişini incelediğimizde ticari faaliyetler sonucu zenginleşen zümrenin sağladığı finansal destek ile ilerleyen sanatçıları görüyoruz. İtalyanlar ya da Fransızlar gibi dünyanın diğer sanatsal faaliyetlerinin yürütüldüğü ülkeleri çözümlediğimizde hiç biri sanat merkezi açarak sanatsal faaliyetlerini geliştirmemiştir. Önce ticari anlamda faaliyetler ile zenginleştikten sonra sanatsal çalışmalar finanse edilmeye başlanmıştır. Sanat merkezi gibi karmaşık yapılara yatırım; yeterince yeteneğe sahip olduktan sonra ve zenginleştikten sonra yapılması gerekmektedir. Günümüzün sanat merkezleri önce ticaret merkezleri olmuştur. Geçmişte Venedikler ve Cenevizler gibi Akdeniz ticaretini yönetenlerin finanse ettiği sanatçılar Floransa da Roma da Vatikan da eserlerini vermeye başlamıştır. Şimdi bizler Lüleburgaz SANAT Akademisini eleştirenler olarak sanat düşmanı gösterilebiliriz, fakat tarihi hakikatler bizlere sanatın gelişimsel süreçlerini iktisat, ekonomi, finans gibi ticari ilişkilerle piyasa bilgisinin olgunlaşmasıyla başladığını göstermektedir. Sanat gibi Bilim de benzer bir süreç geçildikten sonra ilerlemektedir. Anlaşıldığı üzere bir şehrin zenginliği diğer medeni unsurları da talep etmeye başlamaktadır. Talebin olgunlaşabilmesi için yeterince zenginleşmek ile lazım olan yetenekleri eğitebileceğimiz eğitim tekniklerine ihtiyacımız var.  Aslında belediyelerin esas amaçları ekonomiyi geliştirmektir. Ne eğitimdir, ne sanat, ne bilim… Kent ekonomisi iyileştikçe sanatsal çalışmalarda ilerleyecektir. En basit haliyle Lüleburgaz Belediyesi işini sanat boyutuna taşıyabilecek bahçıvan ekibi kurarak, ekip içerisinde usta-çırak düzenine seviye getirebilecek uygulamalar ile bu ekibi dünyanın çeşitli yerlerindeki bahçelerde kısa süreli eğitimlere yollayarak işe başlayabilirdi. Tabii bizim seçtiğimiz politik anlayış insana yatırım yaptığını iddia ederek, ihalecileri finanse etmektedirler. Yeterince eleştiriye maruz kalındığında düşmanlık başlıyor. Bu tavır medeni bir kentin yöneticilerine hiç yakışmıyor. İnsana ve doğaya yatırım yapma vakti gelmiştir.

Kentimizde Belediye özelinde sanatsal anlamda bir ilerleme kaydedilmek isteniliyorsa eğer bu alan peyzaj çalışmalarında kendisini göstermelidir. Bu alan diğer birçok çalışma sahasına da zemin hazırlayabilecek stratejik bir iş disiplinidir. Peyzaj çalışmaları ile suyumuzu yönetebiliriz. Çiçekler, bitkiler, ağaçlar ile koreografileri tasarlayabilir, şekiller yapabilir, park ve bahçelerde açık hava sahneleri kurulabilir. Taş, ahşap ustaları yetiştirilebilir. Bahçeler için dekoratif ürünleri tasarlayanlar finanse edilebilir. Şiir taşları gibi kentimizin caddelerinde performans sahneleri kurularak sanat, sosyal hayata taşınmış olur. Halkımız bu durumdan daha memnun kalacaktır. Belirli dönemler festivaller, şenlikler, bienaller gibi sanat günleri düzenleyerek kentimize gelen ziyaretçi sayısını arttırarakta ekonomiye katkı sağlanabilir. Sanat ne toplum içindir. Ne de sanat içindir. Sanat; doğru iletişimi sağlayabilmek için kurulan bir köprüdür. Her sanatçı toplumla iletişime geçmeye çalışır ve bu sebeple büyük binalar, duvarlar buna engeldir. Sanat sosyal hayatla iç içe doğal yaşam ile bütünlük sağlanmadır.

   

                                                                                              Özgür Terzioğlu

Yazdır Paylaş
Diğer ÖZGÜR TERZİOĞLU Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek