Sevim Ören hayatını kaybetti
RAYFEL Bilim Fuarı başladı
Akım Koleji 2-A sınıfı 23 Nisan’ı coşkulu bir şekilde kutladı
Yaşasın 1 Mayıs Alanlardayız!
Bu yazı 19 Mart 2021, Cuma 09:37:26 tarihinde eklendi. 1943 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

BAĞIMLI MIYIZ? - Doğukan Önal

Değerli okurlarım,Çok kıymetli kardeşim Kürşad Yavuz'un bu değerli yazısını sizlerle paylaşmak istedim, Zira bağımlılık uzerine yaptığı muazzam tespitler ile ne denli önemli bir mesele olduğunu çok iyi anlatmış.
BAĞIMLI MIYIZ?

 

Artık 2 Hafta da bir okuyucularımdan gelen yazı ve mesajlarımı da yayınlayacağım, böylece bu köşe  sizin köşeniz olacak. Görüş ve yazılarınızı bana ulaştırmak için mail atmanız yeterli.

 

Şimdi sizi bağımlılık kavramı ve tarihçesini ele alan ve günümüz dünyasına teşhisler koyan bu güzel tespitler ile başbaşa bırakıyorum.

 

 

 

"Bağımlılık ;Bir maddenin belirgin bir etkiyi elde etmek için alınması sürecinde ortaya çıkan bedensel, ruhsal ya da sosyal sorunlara rağmen madde alımının devam etmesi; bırakma isteğine rağmen bırakılamaması, aynı etkiyi elde edebilmek için giderek alınan madde miktarının artırılması ve maddeyi alma isteğinin durdurulamaması durumudur.

 

"Bağımlılık" kelimesi Latince "adamak; kendini başkasına adamak" anlamlarına gelen "addicere" kelimesinden türemektedir.

 

Bağımlılık, bir nesneye, kişiye ya da bir varlığa duyulan önlenemez istek; veya bir başka iradenin tahakkümü altına girme durumu olarak tanımlanır.

 

Bağımlılık türleri arasında Teknoloji bağımlılığı (internet sosyal medya, dijital oyun bağımlılığı),Şeker bağımlılığı, Yeme  bağımlılığı,Kumar bağımlılığı, Borsa bağımlılığı (sanal para bağımlılığı ),Tırnak yeme bağımlılığı, Tütün bağımlılığı, Madde bağımlılığı, Alkol bağımlılığı, Aşk bağımlılığı, Alışveriş bağımlılığı ve daha bir çoğu sayılabilir.

 

Hangimiz yoktur ki bir şeye bağımlılığı, hepimiz günümüzde bir şeylere bağımlıyız aslında… En basitinden hiç birimiz telefonlarımızdan ayrı kalamadığımız bir bağımlılık halindeyiz. Kaçımız telefonu şu kadar saat elime almayacağım karıştırmayacağım diyebilmekte ya da hangimiz gece telefonlarımızı birazcık uzağa koyabilmekte. Gerçekten kurtulmalı mıyız bu sosyal medyadan kapatmalı televizyonları internetleri kapatıp insani ilişkilerimize mi dönmeliyiz. Sahi nedir bu teknolojiden çektiğimiz? Belki de bunlar görünen bağımlılıklarımız peki ya görünmeyen bağımlılıklar? Misal olarak enerji bağımlılığı; nasıl yıkayacağız bu çamaşırları, nasıl ütü yapacağız, ışıksız nasıl yaşayacağız? Peki ya çeşmelerimizden sular akmasa? Ne kadar çok su tüketiyoruz. İhtiyacımızdan çok fazla… Kendi rahatımızı öyle çok öyle çok düşünüyoruz ki sürdürülebilirlikten o kadar uzaktayız ki. Tüketen bir nesil olarak en büyük bağımlı bizleriz. Alışveriş bağımlılığı deyince akla gelen daha çok kıyafet almak üzerine oluyor. Oysa covid-19 salgınında görüldü ki bizim delice bir alıveriş bağımlılığımız var marketlerden koşarak ıspanak, luppo aldık. Yaşayamadık bunlardan birkaç gün uzakta. Herkes kendi SURVİVOR’ında da bunlardan uzakta ne kadar dayanabilirdi. Farkında olmadan medeniyet dediğimiz- Mehmet Akif’in deyimiyle hani şu tek dişli canavarı yakalayacağız diye aslında ne de çok bağımlılığımız olmuştu. Akla gelen büyük bağımlılıklara alkole uyuşturucuya ayrıntılı olarak değineceğiz. İslam Dinince bunların yasakları da malumunuz, sigara ile ilgili din adamlarının yaptığı açıklamalarda mevcut. Her gün haber kanallarında bağımlılıkla mücadele kapsamında içmeyelim azaltalım yasaklayalım konuları konuşuluyor. Saymakla bitmiyor bu bağımlılık denen illet, yine günümüz çağından bir bağımlılık türü borsa bağımlılığı. Bu uğurda evini arabasını ipotek eden mi görmedik. Tüm mal varlıklarını satıp bir gece de her şeyini yitiren mi görmedik. Kumar bağımlılığına bir yenisi daha eklendi. Bizim budun uyuşturucu alkol pek kullanmaz kullandırtana satana da gerektiği gibi cevap verir. Amma bizim çocuklarında var bir bağımlılığı: kopartamıyoruz şu ÇAY’dan…

 

Gelgelim ki Bağımlılık kronik bir beyin hastalığıdır. Bağımlılığın gelişmesinde beynin ödül merkezi olarak bilinen ventraltegmental alan, beynin muhakeme, karar verme, dürtü denetimi gibi birçok fonksiyonlarından sorumlu frontal korteks, duyguların yönetiminden sorumlu amigdala, öğrenme ile ilişkili NucleusAccumbens ve Striatum gibi birçok beyin bölgesinin sorumlu olduğu bilinmektedir. Yani budun dilince bağımlı olan insanın beyin fonksiyonlarında kayıplar oluyormuş. Bağımlılığın her bir aşamasında beynin farklı bölgelerinde değişiklikler meydana gelmektedir. Madde kullanımı, ödül merkezinden yüksek miktarda dopamin salgılanmasına neden olur. Salgılanan bu dopamin kişinin yoğun haz almasına neden olur. Madde alımının tetiklediği dopamin salınımı, zaman içerisinde frontalkortkesi etkileyerek yanlış karar alınmasına, seçilen eylemlerin madde kullanımı yönünde olmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda dopamin, NucleusAccumbens ve Striatum gibi beynin öğrenme ile ilgili bölgelerini de etkileyerek öğrenme yetisinin bozulmasına neden olur. Madde bağımlılığı gelişen kişilerde, yeni bilgiyi öğrenme, kaydetme ve hatırlama yetilerinde de bozukluk gelişmektedir. Bağımlılık yapan tüm uyuşturucular doğrudan ve dolaylı olarak beynin zevk alma hissini kontrol eden ve düzenleyen ağı etkilemektedir.

 

Birçok bağımlılık türünden bahsettik. Bir şeye bağımlı olduğumuzu bağımlılık tanımında açıklamış olsak da amiyane tabir ile günde üç birimden fazla alıyorsan veya almadığında yoksunluk belirtileri gösteriyorsan sen bağımlısın arkadaş.Sorunun çözümü bırakmakla ile olsa da çağımızın gerekliliğinden bırakmadığımız bazı durumlar söz konusu olabilir. Bağımlılığın zararlı taraflarından ziyade yararlı taraflarını kullanmaya özen göstermeliyiz. Kullanım saatlerinde azaltmaya gideceğimiz noktalar belirli sürelerde kendimize kullanma yasakları koymak gibi. Yoksunluk belirtilerinden kurtulabilmeyi sadece bağımlı maddeye ulaşmak olarak olarak gören bağımlıların çeşitli suçlara bulaştığı tespit edilmiştir. Örneğin alışveriş bağımlısı bir insanın yeteri parası olmadığında hırsızlıkla bağımlılığını devam ettirmesi, uyuşturucu bağımlısı bir hanımın uyuşturucuya ulaşamadığında satıcısı tarafından fuhuşa sürükleniyor olması gibi.

 

Toplumsal düzenin devamı açısından korunması gereken hukuki değerlerin bilerek ve istenerek ihlalini (kast) veya bu değerleri korumaya yönelik kurallara karşı özensizliği (taksir) ifade eden insan davranışı ise "suç" tur. Suç ancak kanunla düzenlenir. Türk Ceza Kanununda veya ceza hükmü içeren özel kanunlarda düzenlenen hukuka aykırı ve cezai yaptırıma bağlanmış eylemlerdir.

 

Suç, bir haksızlıktır ancak her haksızlık suç değildir. Bir hukuki değerin korunması esas alınır. Bu hukuki değerler mal varlığı, vücut dokunulmazlığı veya ifade özgürlüğü gibi örneklendirilebilir. Bunların ihlali halinde ihlal eden ceza yaptırımı ile cezalandırılmaktadır.

 

Suç, yanlış ya da zararlı olduğu için yasaklanan ve bazı durumlarda cezalandırılan davranıştır. Suçu gerçekleştiren kişiye suçlu denir.

 

Suç; toplumsal düzenin devamı açısından korunması gereken hukuki değerlerin ihlâli niteliğini taşıyan, haksızlık teşkil eden insan davranışıdır.

 

Hukukî anlamda bir kimsenin suçlu kabul edilebilmesi için suçun o kimse tarafından işlendiğinin hukukî süreçler sonucunda ispatlanması gerekir. Suçlu olabileceği düşünülen kişi "şüpheli", bir suçlama ile mahkemeye sevk edilen kişi "sanık" sıfatını taşır. Yargıç kararı ile tutuklar evine alınan kişiye "tutuklu", yargılama süreci sonunda suçlu olduğu hükmüne varılarak cezalandırılan kimseye ise "hükümlü" (mahkûm) denir.

 

İnsanı diğer canlılardan ayıran temel özellik, şahsiyet sahibi olmasıdır. Şahsiyet, insanın kendi varlığının şuurunda olmasını, anlama yeteneği ve iradesiyle fiillerine hâkim olmasını ifade eder. İnsan bu özelliği itibari ile etrafında olayları ve olguları gözlemlemekte, bunlardan belirli sonuçlar çıkarmakta ve belli yargılara varmaktadır. İnsan çıkardığı bu sonuçlar ve vardığı yargılar çerçevesinde davranışlarını serbestçe yönlendirme hürriyetine sahiptir. Kısacası insan sahip olduğu bu özellikler nedeniyle davranışlarına hâkim olabilme yeteneğine sahiptir. Ancak insanın bu yeteneği doğal ve sosyal çevre şartları gibi dış etkilere, dürtüler gibi iç etkilere maruz kalmaktadır. Bu nedenle, insanın davranışlarına hâkim olabilme yeteneği etkilenebilmektedir.

 

Suç, norm ile korunan hukuki menfaatin ihlâli niteliğini taşıyan, haksızlık teşkil eden fiildir. Suça ilişkin her kanun hükmü, norm ve ceza olmak üzere iki unsurdan oluşur. Aslında toplum içinde daha çok annelerimiz ve atalarımızdan duyduğumuz, “kimseyi öldürme!”, “başkasının malını çalma!”, “tahkir edici söz söyleme!” şeklinde emir ya da uyarı sözcükleri normları oluşturur. Toplumda bizi korumak için söylenen bu sözler hukuk önünde korur. Bu değer yargılarından oluşan davranış normları, belli davranışların muhteva itibarı ile doğru olmadıkları, bir haksızlık teşkil ettiği hususunda bir yargıya ulaşabilmek bakımından bir değerlendirme kriteri oluşturmaktadırlar (davranış normunun değerlendirme fonksiyonu). Normun ihlâli, aynı zamanda buna ilişkin davranış normuna karşı çıkış anlamına da gelmektedir. İnsanları, normun içerdiği emir ya da yasağa uygun davranmaya zorlayan şey ise, gerçekleştirdikleri davranışlarla söz konusu emir ya da yasağı ihlâl etmeleri halinde cezalandırılacakları düşüncesidir. Bu nedenle, her suç tanımı norm dışında bir de yaptırım içerir. Suç karşılığı olarak öngörülen yaptırımlar ceza olabileceği gibi güvenlik tedbiri de olabilir.

 

İşte bu değer yargılarından uzakta yada kendini değersiz hisseden insanlar bir nevi bağımlılığa bulaşmakta. Ve bağımlılık yapan maddelerin beyinsel fonksiyonları da etkilemesi ile birlikte suç işlemektedir. Tarihsel sürece baktığımız zaman; bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımı tarihte ilk insan topluluklarının yaşadığı dönemlere kadar uzanmaktadır. Hirsahiye göre, suça meyilli olmak insanın doğasında vardır. Olumsuz aile yapısı ailenin eğitim düzeyinin düşüklüğü sosyaekomik düzeyin düşüklüğü aileden gelen bağımlılık ve suç bir insanın suç işlemişinde önemli risk faktörleridir.

 

1091-1276 yılları arasında İran’da Alamut Kalesi’nde Hasan Sabbah’ın liderliğinde hüküm süren Haşaşin Devleti bağımlılık yapan maddelerin terörist amaçlarla kullanımına önemli bir örnektir. Hasan Sabah alkol, esrar ve başka uyarıcı maddeleri kullanarak bağımlı yaptığı fedaileri ile birçok suikast planlamış ve bölgede önemli bir terörist güç olmuştur. Bu örgütlenme bağımlılık yapıcı maddeleri bu amaçla kullanan başka yasadışı örgüt ve oluşumlara da örnek teşkil etmiştir. Hasan Sabah maddelere bağımlı yaparak kendisine hizmet ettirdiği fedaileri aracılığı ile başta Selçuklu Veziri Nizamül Mülk olmak üzere kendisine ve tarikatına karşı olan birçok bilimciyi, devlet adamını ve sanatçıyı öldürtmüştür.  Günümüzde de bağımlılık yapıcı maddeler özellikle terörist örgütler tarafından hem ticareti yapılarak maddi kaynak elde etmek için hem de militan temin etmek için kullanılmıştır.

 

1960’ların sonlarında özellikle Batı Avrupa’da yaygın olan Hippi Akımı başlangıçtaki hoşgörülü yaklaşımlardan da beslenerek kısa sürede gençler arasında bağımlılık yapan maddelerin kötüye kullanılmalarını içeren bir alt kültür oluşturdu. “Savaşma seviş” gibi sloganlarla özdeşleşen ve kendilerine “çiçek çocukları” diyen bu barışçı grup savaş karşıtlığı ve müzik ile ön plana çıksa da madde kötüye kullanımı ve bağımlılığının yayılmasına da önemli bir katkı sağlamıştır.  Avrupa ülkeleri için bu akımın yarattığı sosyo-kültürel sorunlar ve gençler arasında yayılan madde bağımlılığı 1970’lerden başlayarak önemli bir uğraş alanı haline gelmiştir. Bu akım madde kötüye kullanımı ve bağımlılığının çeşitli sloganlar, giyim tarzı ve müzik gibi eleman-arla da desteklenerek kısa sürede güçlü bir alt kültür haline dönüşebileceğinin önemli bir göstergesidir.

 

Bugün madde kötüye kullanımı geniş toplum kesimleri tarafından hoş görülen bir davranış değildir. Bağımlılık yapan maddelerin üretimi ve dağıtımında yasadışı örgütlerin aldığı rol ve 21. yüzyılın en önemli güvenlik sorunu olan terörizme yarattığı kaynak göz önüne alındığında, madde kötüye kullanımı ve bağımlılığının sadece önemli bir halk sağlığı sorunu değil, aynı zamanda ciddi bir güvenlik sorunu olduğu da ortaya çıkmaktadır. Günümüzde bağımlılık yapan maddelerin üretimi ve dağıtımından en büyük payı alanlar yasadışı terör örgütleri ve organizasyonlardır. Terörün ve yasadışı organizasyonların varlıklarını sürdürebilmeleri için bağımlılık yapıcı maddelerin daha çok üretilmesi ve tüketilmesi gerekmektedir

 

Güvenlik birimlerine suça sürüklenme nedeni ile getirilen 108 bin 675 çocuğun 36 bin 87’sinin bağımlılık yapan madde kullandığı görüldü. Bağımlılık yapan madde kullanan çocukların 84,5’ini 15-17 yaş grubu, 15’ini ise 12-14 yaş grubundaki çocuklar oluşturdu. Çocukların 72,9’unun sigara, 8,6’sının sigara ve alkol, 4’ünün sigara ve esrar, 2,9’unun esrar, 2’sinin ise sigara, alkol ve esrar kullandığı görüldü. Güvenlik birimlerine bu suçlarla getirilen suçlulara Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından TMK 432.maddesi gereğince zorunlu tedavi kararı verilen bireylerin yatarak tedavileri fiilen AMATEM’de değil, kapalı psikiyatri polikliniklerinde gerçekleştirilmektedir. Mahkeme kararı sonrasında Halk Sağlığı Müdürlüğü ve İl Emniyet Müdürlüğü ile iletişime geçilerek hastanızın nakli gerçekleştirilmektedir .Madde bağımlıları Bağımlılıkla mücadele için  ALO 191 Uyuşturucu ile Mücadele Danışma ve Destek Hattından destek alabilirler.

 

Eğer sizde bağımlı olduğunu düşünüyorsanız bağımlılıktan kurtulmak sizin elinizde…

 

Yazdır Paylaş
Diğer Doğukan Önal Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek