1) Diyanet işleri başkanı atanmamalı, Diyanet bağımsızlaştırılmalı. Türkiye’nin batısından Maturidi Hanefi ekolü, Doğusundan ise Eşar’i – Şafii ekolu cumhur olarak ehli sünnet itikadında birleşen 33 cemiyetten 33 temsilci ile ‘’ Alimler Kurulu’’ oluşturulmalı. Diyanet İşleri başkanı bu kurul’un seçimi ile seçilmeli.
2) Din kültürü ve ahlak bilgisi gibi hiçbir işe yaramayan vakit israfı olan darbe mahsulu olan ders kaldırılıp fen ve iman aynı koridorlar altında birleşmeli. İslam, iman, itikad, ehli sünnet, tasavvuf bu koridorlarda öğretilmeli, mezun olan genç bu öğrendikleri ile İslami mukayese yapmalı ve Feto namzedi örgütlere kanmaması sağlanmalı
3) 30 kasım 1925 yılında kabul edilen yasa ile yer altına inmek zorunda bırakılan tasavvufi camiaların denetlenebilirliği için kanun revize edilerek bu camialara resmi statü verilmeli ve akabinde yukarıda bahsettiğim Alimler kurulu tarafından denetlenmeli. Şayet itikadi bozukluk var ise faaliyetlerine izin verilmemeli.
4) Denetlenen camiaların ticari faaliyetleri şayet devlet tarafından uygun görülmez ise bir hassa belirlenip bu camialar muhibbanı ve faaliyetleri nispetinde bağımsızlaşan diyanet işleri başkanlığından ödenek almalı. Şayet ticari faaliyetlere izin verilirse de vergi prosedürleri eksiksiz bir şekilde uygulanmalı.
5) Oluşacak alimler kurulu her yıl bir kongre düzenleyerek bu camiaların faaliyetleri ile ilgili bilgi vermeli.
6) Türkiye’de ki ilahiyat fakülteleri imam hatip liseleri ve benzeri eğitim kurumları MEB’ten ayrılıp Alimler Kurulu’nun seçtiği diyanet işleri başkanlığı bünyesine verilmeli.
7) Bin yıl süper güç iken eğitim kurumlarımız olan medreseler revize edilerek faaliyete resmi bir şekilde geçirilmeli. Osmanlı’nın son döneminden başlayıp bu güne dek süre gelen boşluğa son verilip din, sanat,fen, matematik gibi ilimler bu çatı altında verilmeli. Bunlarda hiyerarşik olarak diyanet işleri ve milli eğitim bakanlığının ortak protokolünde ve denetiminde faaliyete geçmeli. Liseyi bitiren bir genç ister hukuk, mühendislik v.b bölümlerde ihtisas yapmalı ister ise de 21.yy uygun bir medrese eğitimi alarak dini noktada hizmetlerine devam edebilmeli.
Değerli okurlarım,
Yukarıda ki 7 maddeyi bu milletin gürbüz evlatlarının feto ve namzedi örgütlere av olmaması için okuduğum kitap ve yaşadığım hadiselerden ve akademik çalışmalarımdan çıkardığım tecrübe ile yazdım. Feto bir itikadi sapıklık ve boşlukta meydana çıkmış, sağ ve sol iktidarların hepsinden faydalanmış ve devletimizin kılcal damarlarına ve ciğerlerine tabirimi mazur görünüz; covid-19 virüsü gibi yapışmış sinsi ve alçak bir örgüt olma özelliğini İslamı kendi doğrultusunda eğip bükmeden kazanmıştır. Buna engel olmak ise başta hepimizin şahsi sorumluluğudur, devletimiz ise buna uygun politikaları hayata geçirmek ille mükelleftir. Bu gibi örgütler ile mücadele çok zordur, bu mücadelede devlet ve millet birbirinden ayrı görülemez. Milletin feraseti ve devletin basireti mütemmim cüzdür. 15 temmuz şehdilerimizi ve tüm şehidlerimizi rahmet ile anıyorum. Gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum. Kalın sağlıcak ile.