Sevim Ören hayatını kaybetti
RAYFEL Bilim Fuarı başladı
Akım Koleji 2-A sınıfı 23 Nisan’ı coşkulu bir şekilde kutladı
Yaşasın 1 Mayıs Alanlardayız!
Bu yazı 15 Nisan 2020, Çarşamba 10:21:31 tarihinde eklendi. 2708 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

KEMALİST DEVRİMİ ANLAYABİLMEK - Servet Şenyiğit

KEMALİST DEVRİMİ ANLAYABİLMEK

 

Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışıyla başlayan ve 10 Kasım 1938’de sonsuzluğa uğurladığımız güne kadar  geçen kısacık süredeki devrimlere Kemalist Devrim veya Milli Demokratik Devrim diyoruz.

 

Kemalist Devrimleri anlamak için, öncelikle bağımsız devlet olgusundan başlamamız gerekiyor. 1919’da parçalanmış ve işgal altında ki zavallı bir Osmanlı Devletini görürüz. 1938’de ise, ulusal bağımsızlığını silah gücüyle ve zoruyla kazanmış ve bunu Lozan Antlaşması’yla tüm dünyaya kabul ettirmiş, uluslararası ilişkilerde itibarlı ve saygın genç Türkiye Cumhuriyeti’ni görürüz.

 

Atatürk Devrimleri derken sağlıktan başlayalım önce. 1919 yılında koruyucu hekimlik yoktu. Halkın yüzde 14’ü sıtma, yüzde 9’u frengiliydi ve üç milyonu trahomluydu. 1938 yılına gelindiğinde, koruyucu hekimlikte başarılar kazanmış, kendi aşısını üreterek karşılayabilen ve sıtma, trahom, tifo, tifüs, kuduz, verem gibi bulaşıcı hastalıklarla etkili savaşım veren, genç cumhuriyet vardı.

 

Eğitime de baktığımızda, 1919’da çok az insanın bildiği, din adamlarının halk üzerindeki tahakkümünü kolaylaştırdığı Arap alfabesini görürüz. Dil olarak baktığımızda da Arapça, Farsça ve Fransızca  kelime ve deyimlerle dolu Osmanlıcayı görüyoruz.

1938’de ise günümüzdeki alfabe kullanılıyordu ve demokratik devrimin önü açılarak, direnen kesimlerin halk üzerindeki direnci kırılıyordu.

 

1919 yılında “Hakimiyet kayıtsız şartsız padişahın”dı. 1938 yılında, en azından anlayış olarak “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletin”di. Bunu da yukarıda anlattıklarımdan anlayabiliyoruz zaten.

 

1938 yılının Türkiye Cumhuriyeti, ülkenin temel ilkelerinden biri olarak “İnkılapçılığı” Anayasasına yerleştirmiş, 1945 yılında da bunu “Devrimci” olarak değiştirmişti. Atatürk, kesintisiz bir devrim süreci, arasız devrimleri savunuyordu. Atatürkçülük, yakasına Atatürk rozeti takmakla olmuyor. İlke ve devrimlerini iyi özümlemekle oluyor.

 

Bugün kendisini Atatürkçü tanıtarak emperyalistlerin söylemlerini papağan gibi tekrarlayanlar altı ok ilkelerini defalarca okumalılar. Yalnızca okumakla kalmamalılar, yaşamlarında da uygulamalıdırlar.

servetsenyigit@gmail.com

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Servet Şenyiğit Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek