İnsanların sizi en çok sevdiği zaman, onların işine
en çok yaradığınız zamandır.
Hiç dikkat ettiniz mi?
Kaliteli insanlar çoğunlukla yalnızdır.
Neden mi?
-Çünkü; çizgisi sabittir, yaranmak uğruna
çizgisinden sapmaz. Yapmacık değildir. Kimsenin
oyuncağı olmaz. Menfaate göre samimiyet kurmaz.
Hayat insanları bazen istemediği kulvarlarda
koşmaya mecbur eder. Bazen memnun oluruz, bazen
olmayız. Memnun olsak da olmasak da bu kulvarlarda
arkadaşlıklar, dostluklar oluşur. Kendimiz gibi olanı
dost diye kenara ayırırız, bir kenara da arkadaşlarımızı
koyarız. Dost bildiğimiz ayrı yere koyduğumuz bizim
için çok kıymetli özel insanlardır. Arkadaş olarak da
ayırdığımız kişilerle paylaştığımız şeyler farklıdır.
İnsanın hayatında birçok arkadaşı, çevresinde pek
çok yakını bulunur. Ancak bu insanların hepsi dost
değildir. Dost dediğimiz bizi karşılıksız sever, bizde
onu. Dost yanımızda olmasa da varlığını bildiğimiz,
yanımızda hissettiğimiz kişilerdir. Ancak gerçek bir
dostunuz varsa üzgün bir durumdaysanız o sizi alıp
aydınlıklara çıkarır, sıkıntılarınızı paylaşarak içinizi
rahatlatır.
Dostluk kolay elde edilen bir şey değildir. Uzun
zamanda karşılıklı ve çıkarsız bir arkadaşlığa ihtiyaç
duyar...
Peki bana dostunuzu tarif edin desem ne dersiniz?
Hadi içinizden gelenleri sıralayalım.
Birisinin hep zor zamanda yanımda olurdu
dediğinizi duyar gibiyim,
"O benim sır küpümdür, sırdaşımdır" diyeni de.
“O güldüğüm, eğlendiğim bana sırt verendir"
diyeni de duydum.
Peki bu yazdıklarımızı ve kalbinizden geçenleri de
düşünerek etrafınızda kaç dostunuz var?
Bir düşünün bakalım...
Benimde böyle içten samimi dostlarım var diye
biliyor musunuz? Peki epeydir görmediğim kardeşim
gibi sevdiğim, değer verdiğim, üzüldüğünde
üzüldüğüm dostlarımdan biriyle tesadüfen karşılaştık
ve beni görmemezlikten geldi dediğiniz oldu mu?
Beraber çoğu şeye göğüs gerdiğiniz zamanları
düşünün ve aklınıza sadece sizinle işi bitmiş veya
sizden alacağı bir şey kalmamış olduğu mu geliyor?
Ama şimdi işleri bitti sanırım yollarını ayırmışlar. Keşke
benimde haberim olsaydı bu dostluğun bittiğinden
diyorsunuz. İşte bunlar da siyasi amaçlı kurulmuş
dostluklar... Şairin dediği gibi “Dostlar vardır çiçek gibi,
Yüreğinizi ferahlatır, alır götürür bütün yüklerinizi,
Dostlar vardır kor gibi, yüreğindeki ateşle ısınır.
Dostluklar vardır erken dolar vadesi,” bizim
dostluğumuzda gerçek dostluk değilmiş erken dolmuş
vadesi demek ki; Üzüldüm! Onlarla harcadığınız
zamana aslında.
Eskiden dostluk, arkadaşlık kavramları vardı
yazdığım gibi... Günümüzde bu kavramın da içi
boşaltıldı, özü gitti posası kaldı…
İnsanlar hayatlarında dekoratif figür olarak
değerlendirmekte dostluğu. Arkadaşlığı ve arkadaşı da
canı sıkılınca can sıkıntısını gideren, kendisini
eğlendiren eğlence aracı olarak görmekte, öyle
tanımlamakta öyle hissetmekte…
Ekonomik olarak darda kalınca da banka gibi
kullanıp, devreye sokmakta dostluğu! Dostluk artık
esnek hesaplar gibi bir hizmet aracına dönüştü. Başı
sıkışınca kullanılan, suistimal edilen bir anlayışa
büründü. Tek taraflı keser gibi hep bana, hep bana
diye yontulur oldu dostluk. Oysa testere gibi bir sana
bir bana olmalı, kim dardaysa öteki ona koşmalıydı.
Bu yüzden azdır insanın dostu. Bir insan çok dostum
var diyorsa burada bir muamma, bir tuhaflık var
demektir. Durup düşünmeli...
Dostluk önemli elbette! Arkadaşlık da öyle!
Günümüzde değişime yenik düştü bu kavramlar. Çıkar
ilişkisine dönüşmüş. Şimdi çıkarların örtüştüğü yerde
dostluklar, arkadaşlıklar gelişiyor. Çıkar bittiğinde ise
herkes kendi yoluna gidiyor. Dostun, dostluğun,
arkadaşın özlemini duyacağız.
Ama bulamayacağız ne yazık ki! Her iki kavramın
da anlamı değişti. Bir hedefe, gayeye dönük ilişkiler
çerçevesinde şekillenmeye başladı. İhtiyaçların çok
çeşitlenmesi ve teknolojinin hayatımızda olması
gerekenden fazla yer kaplaması hız verdi bu anlam
kaymasına belki de. Artık dost, arkadaş denildiğinde
çok farklı şeyler geliyor insanın aklına. Dostun adı oldu
Kanka… Ve kısa ömürlü oldu o da… Bakmayın sosyal
medyada on binlerle olan arkadaşlığınıza, adı üstünde
sanal… Arkadaş sandıklarımız yani… Gitgide
yalnızlaşıyor insan… Dost olarak görülüp dertler
anlatılır oldu psikologlara… Bir düşünelim bakalım
bizlerin kaç dostu, arkadaşı var? Eğer varsa çok
şanslısınız. O zaman ben çok şanslıyım değer verdiğim
dostlarım var diye. Ben değerini biliyorum. Sizde
değerini bilin o dostlarınızın, arkadaşlarınızın…
Bir kalemde silebiliyorsanız eğer; kusurunu silin
dostunuzun, dostluğunu değil... Sevgiyle kalın…