TÜRKİYE’NİN BEKASI, İSTİKLALİ VE DEVLET BAHÇELİ -

Hatırlar mısınız, hani AK Parti’nin tek başına iktidarı kaybettiği muhalefetin meclis çoğunluğunu ele geçirdiği seçimi? Kılıçdaroğlu “CHP, HDP VE MHP” koalisyonu için çok çırpınmıştı. Hatta o kadar ileri gitti ki vekil sayısı o kadar az olmasına rağmen MHP lideri Devlet Bahçeli’ye Başbakanlığı teklif etmişti. Yani CHP ve MHP koalisyon olacak, PKK’lıların partisi de onları dışarıdan destekleyecek. Devlet Bey de Başbakan olacak. CHP ve Kılıçdaroğlu için ne fedakarlık bu ne cömertlik değil mi?

Böyle bir teklife belki bazıları balıklama atlardı değil mi? Ama Devlet Bey elinin tersiyle defettiği gibi bir de Kılıçdaroğlu’nu azarladı. “Sen kim oluyorsun da bana Başbakanlık teklif ediyorsun?” dedi. Devlet Bey’in “Sen kim oluyorsun da bana Başbakanlık teklif ediyorsun?” cümlesini asla unutmayın ve de üzerine düşünün. Acaba Devlet Bey’e Başbakanlığı teklif eden sahiden Kılıçdaroğlu muydu?

Türkiye’yi, Devlet Bey’i ve Kılıçdaroğlu’nu iyi anlarsak bu işlerin de arkasında kimlerin olduğunu sezebiliriz. DSP, MHP ve ANAP koalisyonu zamanında Sezer Ecevit kavgasıyla Türkiye büyük bir ekonomik krize girmişti. ABD’den para istedik, onlar da bize biraz para bir de ekonomist gönderdiler, Kemal Derviş. Kemal Derviş’e tam güvenemiyor olacaklar ki bir de peşine sevgilisi ayağına CIA ajanı kadın takmışlardı. Ekonomiyle ilgili bir Bakanlar Kurulu toplantısında Ecevit Derviş’e soruyor: “Daha yapabileceğimiz bir iş var mı?” Derviş “Yeni bir bakış açısı gerekiyor.” Ecevit “Nedir o bakış açısı?” Derviş kem küm edip duruyor fakat kafalarındaki yani ABD’nin buyurduğu bakış açısını bir türlü açıklayamıyor. Ecevit’in ısrarla sorması, Derviş’in de kızarıp kekelemeleri üzerine, Devlet Bey bir peçeteye “Toplantıyı sonlandırınız.” diye yazıp Ecevit’e ulaştırıyor ve toplantı sonlanıyor. ABD’nin düşündüğü şuydu: Ecevit devre dışı edilecek yerine İsmail Cem(Yahudi dönmesi) getirilecek. MHP de koalisyondan dışlanacaktı. Devlet Bey bunu sezince 3 Kasım 2002 seçimlerini ilan etti ve ABD’nin oyunu da planı da altüst oluverdi. Yine Devlet Bey’in AK Parti iktidarına en çok çattığı yıllarda ABD Büyükelçisi Devlet Bey’i ziyarete geliyor. Çaylar içilirken elçi lafa giriyor. “Sayın Devlet Bey. Siz Erdoğan’ın hangi uygulamalarını beğenmiyorsunuz?” Devlet Bey o celalli sıfatını takınarak “Elçi bey size ne? O bizim iç işlerimizdir, sizi ilgilendirmez.” deyip kibarca kapıyı gösteriyor. İşte böyledir Devlet Bahçeli’den istifade edemeyeceğini gören ABD kullanabileceği adamlar arıyor. Devlet Bey “Beka” dedikçe anlamayanlar, anlamak istemeyenler, Devlet Bey’in derdini, vatanseverliğini,  fedakârlığını hiç ama hiç göremiyorlar, anlamıyorlar. Devlet Bey Fettahoğulları aşiretinden özbeöz Yörük, özbeöz Türkmen soyundan zengin bir ailenin ferdidir. Aldığı maaşların tamamını talebelere burs olarak dağıtır.  Zaten hiç evlenmemiş, mala mülke de ihtiyacı yoktur. Onun derdi yüzbinlerce Ülkücü gibi Türkiye ve Türk milletinin bütünlüğü ve geleceğidir. Bir gün A. Türkeş “Biz vatan aşkıyla tutuşan delileriz. Bu halimizden de memnunuz” demişti aynen öyleyiz.

Saygılarımla…