Bu yazı 17 Şubat 2018, Cumartesi 09:59:39 tarihinde eklendi. 888 kez okundu.
Kadınlar hapishanesi - Metin Dikener
Mustafa Gültekin kardeşimi çok severim. Yaptığı araştırmalarını gündeme getirmesini hem çok başarılı buluyor hem de bu konudaki çalışmalarını çok beğeniyorum. Örnek vermek istiyorum. Sevgili kardeşim, Lüleburgaz’da yıllar önce kadınlar hapishanesi varmış diye beyanda bulundu. Onun bu araştırması tarafımdan da tasdik edildi. Evimiz Yılmaz Mahallesi Toprak Sokak’ta birazda hafif bayırda gibiydi. Biraz aşağıya indiğimizde bir tarafta Zeynel ağa diğer tarafta Hasan amcaların bu iki evin arasında kısa çıkmaz bir ara sokak vardı. Karşıdan bu ara sokağa baktığımızda tek katlı, çok eski bir yapı olan bir ev görürsünüz. Evin iki geniş penceresi kalın demirdendi. Ne camı var, ne de perdesi. Biz küçükler daha güvenli diye bu ara sokakta toplanıyorduk. Bilye oynuyor, o fasıl bittikten sonra saklambaç ara sırada futbol maçı oynamaya çalışırdık. Bu evin kadınlar hapishanesi olduğunu biliyorduk. Burada bir teyze yatıyordu adı da Selime idi. Fakat biz onun neden yattığını, ne gibi bir suç işlediğini bilmezdik. O bizimle konuşur ve oyunlarımızı seyrederdi. Hele hele saklambaç oynadığımızda oyunda ebe olana nereye saklandığımızı da söylerdi. Evin yanda bir giriş kapısı vardı. Kapı kilitli, kapının üstü ise tel çitlerle örülüydü. Evin bahçesi çok büyüktü. İki üç kişi gelir kapıyı açar sonra giderlerdi. Tabii bunlar bizim bilgimizin ve de ilgimizin dışında idi. Ama bildiğimiz bu evin bahçesinde büyük bir asma ağacı vardı. Fakat o ağacın meyvesi olan üzümlerini yemek bize kısmet olmadı. Sevgili kardeşimiz Mustafa Gültekin Lüleburgaz’da kadınlar hapishanesi varmış demesi beni mahallemizdeki çocukluk günlerime götürdü. O araştırdı gündeme getirdi, ben de yaşadıklarımı bugün dile getirdim.
Diğer Metin Dikener Yazıları |
|