Vali Ekici, ziyaret ve programlarına hafta sonunda da devam etti
Satrancın şampiyonları madalyalarını aldı
Öğrenciler Başsavcı ve Savcı oldu
Bayramın keyfini doyasıya çıkardılar
Bu yazı 07 Mart 2017, Salı 09:21:31 tarihinde eklendi. 508 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

EY VESAYETCİ, SİZİ EZE EZE MİLLET BU NOKTAYA GELDİ -

EY VESAYETCİ, SİZİ EZE EZE MİLLET BU NOKTAYA GELDİ

“Vesayet” ne demek? Önce onu hatırlayalım. Vesayet “Vasi” kelimesinin türevindendir. “Vasi” demek ise “Başkalarının hak ve hukukunu kullanan kişi” demektir. Mesela akli yönden haklarını kullanacak durumda olmayanlar veya henüz reşit olmayanlar, Yani yaş bakımından küçük olanlar için tayin edilen kişilerdir. Bazen “Vasiyi” mahkemeler tayin eder veya küçük çocukların “Vasisi” tabii olarak anne ve babalarıdır.

Bizim sık sık kullandığımız “Vesayet” ise aynı manada olmakla beraber daha geniş ve siyasi alandadır. Bütün dünyada vardır da, bizi bizim ülkemizdeki “Vesayet” ilgilendirir, oda şudur. Merkezi New York’ta çok çok büyük bir çete vardır. Bu çete siyasi bir parti değildir. Silahlı bir orduda değildir. Ya nedir? Başını birkaç dolar trilyonerinin çektiği, içlerinde siyasetçisi de askeride iş adamları da ilim, bilim filim adamlarının da olduğu büyük bir çete.

İşte bu “Büyük çetenin” Türkiye’de de şubesi, adamları ve uşakları, daha da doğrusu köpekleri vardır. Bu namussuzlar bir buçuk asırdan beridir her işimize burunlarını sokuyorlar, düzenli giden her işimizi bozuyorlar. En çok görüldükleri yerlerde Büyük Millet Meclisimiz ve ordumuzdur. Darbeleri bu alçaklar yaptırdılar. Muhtıraları bunlar verdirdiler. Türk Milletinin milli,manevi moral değerlerine sürekli saldıranlar bunlardır. Kaç Cumhurbaşkanı seçimi esnasında ortaya çıkıp ta “illa da bizim adamlarımızı seçeceksiniz. Yoksa keseriz, asarız” diyenler bu alçak çetenin Vasileridir. Hani bazen uşaklarının yani sözcüklerinin ağzından söylüyorlar ya “Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar kıymetlidir.” Diye . Hani bir bayanda demişti ya “Biz asılız, onlar yüzde doksan beşte oy alsalar Yinede bizim dediğimiz olur.” Arkasındaki patronuna güvenip  “Benim arkamda kim var biliyor musun?” Yada “Benim dayım kimdir biliyor musun?” der gibi.

 Türkiye’de iki türlü basın vardır. Bir Türk Basını. İkincisi o, zorba vesayetin basını. O vesayetin basınında en irisi Hürriyet gazetesidir. Sahibi “Aydın Doğan” görünüyor ama Doğan “Benim değil Rahmi Koçun” diyor. Bir rivayete göre de uluslar arası çetenin Türkiye’deki “operasyonel” gazetesi. İşte o gazete geçenlerde bir manşet atmış “Karargah rahatsız” diye . Yani “Türk ordusu hükümetin bazı uygulamalarından rahatsızmış” öyle diyor hürriyet. Şimdi bu zorba ordu adına konuştu ya, herkes korkacak ve susacak. Öyle alışık bu haydutlar. Hiç kimse korkmadı. Tam tersine,bu defa gerçek Türk basını sesini yükselmeye başladı.(Bunlar Türk basınına yandaş diyorlar) “kim söyledi bu sözleri açıkla hangi karargah, hangi ordu , hangi subay?” Hürriyetten çıt yok, savunmaya geçti “Hayır öyle demedim de iftiraya uğradım da...”

 Artık şunu anlayan “genç subaylar rahatsız” manşetleriyle milleti korkuttuğunuz günler geride kaldı. Türk ordusu sizin babanızın uşağı değil.

 

Saygılarımla..  

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek