Meclisteki Anayasa kavgaları ve solun kavga kültürü -

Yeni nesil bilmez 1980 öncesi çok yoğun sağ sol kavgaları vardı, 80 darbecileri birden düdükle maçı sona erdiren ring hakemi gibi bu kavgaları sona erdirivermişti ama düdükten önce çok kavga ettik, iki taraftan beş, altı bin gencimiz mezara girmişti. Kader bizi de bu kavgaların tarafı yapmıştı. Çünkü kavga eden taraflar ülkücülerle solcular idi. Solcular bize “faşist” diyordu, bizde onlara “komünist” diyorduk. İşte ben bu kasabadaki ülkücülerin başkanı olarak bu kavgaların derinliğini en iyi anlayabilenlerden birisiyimdir. Belki kamuoyu bilmez. Sağında solunda hayatın her alanında olduğu gibi kendilerine mahsus birde kavga kültürleri vardır. Mesela bir ülkücü komünistlerden dayak yese onu kolay kolay söylemez, gidip şikayetçi olmaz, yarası beresi varsa onu saklar, soran olursa düştüm, kapı çarptı falan gibi yalanlarla geçiştirmeye çalışır, mertliğine, erkekliğine, korkusuzluğuna söz edilecek diye öylesi bir tavır takınırdık. komünistler ise en küçük saldırıya uğrasalar bile onu alabildiklerine büyütürler, saldırıya uğrayanın kolunu bacağını sararlar, yüzünü gözünü bantlarlar, adamlarını kapı kapı sokak sokak gezdirirler, şikayetçi olurlar, “Faşistler halka saldırdı” diye ortalığı velveleye verirlerdi. Önceleri ben bu vaziyete mana verememiştim. Sonraları anladım ki meğer komünistler haklıymışlar. Bunların tarzı uzun zamanda etki yapıyormuş. Meğer bunlar o hususta bilinçli eğitim almışlar. Hocaları da beynelmilel Siyonist ajanlarıymış. Bunu nereden öğrendim? Söyleyeyim. Hitlerin “kavgam” adındaki kitabından öğrendim, adam diyor ki, “hiçbir şey bilmiyorsanız solu taklit edin çünkü onların gizli hocaları Yahudilerdir” tiyatro kültürü olanlar bilirler, eskiden komedi sanatçısı tiyatrocu bir İsmail Dümbüllü vardı, onun sahnede bir Yahudi tiplemesi vardı. Hem rakibine alabildiğine vurur, hem de avazı çıktığınca bağırırdı, “komşular yetişin beni dövüyorlar” dövende “imdaatt” diye bağıranda kendisiydi. İşte tam Yahudi Siyonist taktiği. Bu taktiği solu tanıdığım günden beri görüyordum. Aynısını bugün mecliste de gördüm. Adamlar saldırıyorlar, vuruyorlar, ısırıyorlar, sonra da avazı çıktığınca haykırıyorlar “saldırıya uğradık” diye. Hele bir tanesi kameralara kötü yakalanmış. Durup duran bir vekile sinsice yaklaşıyor, bütün gücüyle yumruğu vuruyor, sonra da tam hız kaçıyor, odasına girip basına demeç veriyor, feryat figan, “bana saldırdılar, yerlerde sürüklediler” pes doğrusu, bu kadarını ancak eğitim alan birisi yapabilir. Eğitim, dedim de aklıma geldi, şu “ISIRMA” meselesiyle de biraz ilgilenelim. Adam ısırma konusunda baya eğitimliymiş. Çünkü kişinin en zor tedavi edilebilen bacaktaki yeri tam da o ısırılan yerdir. Üstelikte orasını ısırmak çok zordur, çünkü geniş ve sert bir yer. Dedim ya bunlar ısırma konusunda da galiba eğitimliler.

 Hani diyorlar ya Yahudice “saldırıya uğradık” diye

AK partililer veya MHP’liler neden saldırsınlar, neden kavga yapsınlar? Adamların yeterli oy miktarları var. Huzur içinde maddeler oylansın kanun çıksın, bu işte barış içerisinde sonuçlansın. Ama olmaz. Dışarıdaki haydut odaklarının kayıpları o kadar büyük ki, dövüşmeden imtiyazlarını teslim etmezler. Yahu ne korkuyorsunuz? Sonunda bu millete gidecektir. Anlatın millete sizin dediğiniz olsun. Eyvah, gine mi millet? Boşuna debelenmeyin. Bu meclisin canına okuyan sizsiniz. Mecliste itibar mı bıraktınız. Her gün kavga her gün olay. Günlerce konuşuyorsunuz, içinde ele alınacak tek bir kelime yok, boş teneke gürültüsü. 550 mevcutlu meclisten 411 oyla kanun çıkarıyorlar, siz anayasa mahkemesindeki hempalarınızla bozuyorsunuz, nerede meclisin itibarı? Adamlara cumhurbaşkanı seçtirmediniz be. Hala “meclisi güçlendirelim” diyorsunuz. Ne yani ellerinize birer sopa veya bıçak mı verelim? Unutmayın, Türk milleti meclisten de size emir veren mason ve Siyonist veya şer odaklarından da daha büyüktür. Demokraside cumhuriyette millettir. Saygılarımla