Sevim Ören hayatını kaybetti
RAYFEL Bilim Fuarı başladı
Akım Koleji 2-A sınıfı 23 Nisan’ı coşkulu bir şekilde kutladı
Yaşasın 1 Mayıs Alanlardayız!
Bu yazı 30 Aralık 2016, Cuma 09:44:22 tarihinde eklendi. 668 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Başkanlık için Türkiye CHP’ye teşekkür borçludur -

Başkanlık için Türkiye CHP’ye teşekkür borçludur

Başlığı anlayabildiniz mi? Herhangi bir meseleyi düşünürken onun önünü, arkasını, gelmişini, geçmişini iyi bilmelidir. Başkanlık sistemi de böyledir. Şu anda meclise gelmiş olan başkanlık sistemi bu noktaya nasıl geldi? Bu bu günün meselesi midir? Bugünü anlamak için dünü iyi bilmeli ve anlamalıyız. Necdet Sezer’in süresi dolup da yeni Cumhurbaşkanı seçme vakti geldiğinde mecliste sadece Ak Parti ve CHP bir miktarda PKK’lılar vardı. Meclisin mutlak çoğunluğu Ak Partiliydi. Abdullah Gül aday gösterilmişti. Herkes Abdullah Gül’ün seçilmesine mutlak gözüyle bakıyordu. Gerçi, Türkiye’nin egemen güçleri Gül’ü istemiyorlardı ama biz o şımarık ve kibirli güruha çokta itibar etmiyorduk. İşte bu noktada solun kaos ve hukuk üstadı Sabih Kanatoğlu bir fetva yumurtladı. “Meclisin cumhurbaşkanını seçme toplantısında ilk sayı üçte iki mevcutla olacaktır…”

O güne kadar böyle bir şey görülmemişti ama adamlar tuzaklarını kurmuşlardı. CHP derhal bu “acayip ve garaib” görüşe sarıldı meseleyi Anayasa Mahkemesine götürdü. O zamanlarda Anayasa Mahkemesi CHP’nin arka bahçesi ve adeta oyuncağıydı. Sanki CHP’nin bir mahalle teşkilatı gibi çalışıyordu. Sakın ha bu dediklerimde aşırıya gittiğimi falan sanmayın, daha eksik bile söyledim ve Anayasa Mahkemesi Sabih Kanatoğlu’nun fetvası CHP’nin de isteği doğrultusunda karar verdi yani “Meclisin toplantı yapabilmesi için üçte ikisi sayısını bulması lazımdı. Tam sayısını unuttum ama galiba o günlerde Ak Parti’nin üçyüzelli civarında milletvekili vardı. “Daha fazlaydı ama bir kısımını o şeytanlar istifa ettirdilerdi.” Pekii ne olacak şimdi? Ak Partililer meclise giriyor diğerleri girmiyorlar ve meclis toplanamıyor, Cumhurbaşkanı da seçilemiyor.

 

Bilinen usullerden birisi de Cumhurbaşkanının görevi bittiğinde veya başka bir sebeple makam boşaldığında yerine meclis başkanı vekalet eder, bu herkesin bildiği bir usuldür. Peki, o zaman ne oldu biliyor musunuz? Necdet Sezer başkanlığı boşaltamıyor, Çankaya’da oturmaya devam ediyor. Bunların bu millete yapmadığı zulüm mü kaldı? Düşünün bir kere, o güne kadar Türkiye’de bir sürü cumhurbaşkanı seçilmiş, hepsinde de meclisin toplanma sayısı yarıdan bir fazla idi, ilk iki turda meclisin yarısından bir fazla oy alan cumhurbaşkanı seçilirdi. Eğer ilk iki turda bu rakama ulaşılamazsa üçüncü turda en çok oyu alan cumhurbaşkanı olurdu. Mustafa Kemal bile meclisin yarısından da daha az vekille toplanan ve yüzde kırkyediyle seçilmişti. Sıra Ak Parti’nin adayı Abdullah Gül’e gelince bütün şartlar değişiverdi. Peki, öyle bir durumda ne olacaktı? Türkiye Cumhurbaşkansız mı kalacaktı? CHP’liler meclise girmiyorlar, boykot yapıyorlar, illada onların istediği birisi olacakmış. Bari doğru dürüst bir adayları olsa. Bir gecede Türkiye’yi batıran Sezer gibi birisini tepemize dikecekler. İşte o zaman Türkiye için tek çıkar yol kaldı, “Cumhurbaşkanını millete seçtirmek” bununda adı başkanlık sistemidir. Eğer bir cumhurbaşkanı meydanlara çıkıp milletten oy istiyorsa ve sonunda da kazanıyorsa onu siz saraya hapsedemezsiniz. Dediğim gibi bu süreçte CHP’nin hizmetleri çoktur. Eğer CHP her konuda milletin önünde set olmasaydı bu millet setleri yıkmayı bu kadar öğrenemezdi. Çok hayırlı olacak, çok CHP’nin itirazlarından bellidir. Saygılarımla…

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek