Vali Ekici, ziyaret ve programlarına hafta sonunda da devam etti
Satrancın şampiyonları madalyalarını aldı
Öğrenciler Başsavcı ve Savcı oldu
Bayramın keyfini doyasıya çıkardılar
Bu yazı 30 Eylül 2016, Cuma 16:41:01 tarihinde eklendi. 1246 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

ÇOCUĞUN ELİNE GEÇEN ŞİŞ - Ahmet Bostancı

ÇOCUĞUN ELİNE  GEÇEN ŞİŞ

İstanbul’un eski ve tarihi semtlerinden olan Vefa, ismini yıllar önce orada yaşayan Ebul-Vefa Hazretlerinden almıştır. Vefa lisesi, Vefa Bozacısı, Süleymaniye camii bu semttedir. 1453 te Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethedince bu şehri ilim ve medeniyet merkezi haline getirme hedefiyle, birçok ilim adamını buraya çağırmıştır. Bu değerli insanlardan birisi de Ebul- Vefa’dır. Aslen Konya’lıdır. Gerçek adı; Ahmet’tir. Şeyh Ebul-Vefa ismiyle meşhur olmuştur. Fatih Sultan Mehmed’in cenaze namazını kıldırmış, tabutunu mezara kadar omuzlamıştır. Doğum tarihi bilinmeyen bu Allah dostunun, vefat tarihi 1460 tır. Vefa Hz.lerinin kabri de Süleymaniye camiinin yanındadır. Kabrinde:

Ömründe gelirsen bir defa,

Dost olur sana Ebul-Vefa!... yazılıdır.

Şeyh Ebul Vefa ve benzeri gönül eri insanlar yaşadıkları devre mühürlerini vurmuşlar. İlim ve edep konusunda insanlara büyük hizmetleri olmuştur. Aradan asırlar geçmesine rağmen, unutulmamışlar, insanların gönüllerindeki yerlerini muhafaza etmişlerdir. Şimdi Vefa hazretlerinin hayatından bir kesit dile getirelim.

Vefa hazretlerinin bir oğlu varmış. Biraz yaramaz, haşarı bir çocukmuş. Malum eskiden evlerin su ihtiyacı sakalar (su dağıtıcısı) tarafından karşılanırmış. Sakalar at arabaları ile sokak sokak gezip evlere su getirirlermiş. Vefa semtine gelen ve su dağıtan sakanın Vefa hazretlerinin oğlundan şikayeti varmış. Neden derseniz, çocuk eline delici bir şiş alıp sucunun kırbalarını, (su bidonlarını) delermiş. Akan su ile de eğlenirmiş. Ancak sucu bu olay defalarca tekrarlanmasına rağmen, Vefa hazretleri gibi büyük bir insanın karşısına çıkıp, sıkıldığından dolayı çocuğu bir türlü şikayet edememiş. Bir gün sucu bütün cesaretini toplayıp karşısına çıkmış Vefa hazretlerinin. Utana, sıkıla:

-“Efendim sizin oğlan bizim su kırbalarını deliyor. Ona bir şeyler söyleseniz de yapmasa!...” demiş. Ebul-Vefa şaşırmış.

-“Tamam ben gereğini yaparım.” Deyip sucuyu göndermiş. Sonra düşünmeye başlamış. Kendini yoklamış. Düşünmüş, düşünmüş…

-“Yahu ben ne günah işledim de, bu oğlan böyle yaramazlıklar yapıyor.?” Diyerek suçu kendinde aramış. Aklına bir şey gelmemiş. Eve gidip hanımına sormuş. Demiş ki:

-“Hanım biz nerede hata yaptık ta bu oğlan böyle işler yapıp, insanları rahatsız ediyor.? Ben düşündüm aklıma bir şey gelmedi. Bir de sen düşün bakalım, nerede hatamız var, bulalım.”

Hanım düşünmüş, taşınmış şu kanaate varmış. Aklına geleni eşiyle paylaşmış ve demiş ki:

-“Bey ben bu oğlana hamile iken, komşu ziyaretine gitmiştim. Komşunun evinde oturuyorduk. Masa üzerinde portakal vardı. Portakalları görünce canım çekti. Ancak komşudan utandığım için isteyemedim. Bir ara ev sahibi mutfağa gidince, elimdeki örgü şişini portakala batırdım. Sonra dilime değdirdim. Aşermem geçti. Bu işi komşum fark etmeden yaptım.” Demiş. Vefa hazretleri: -“Tamam hanım anlaşıldı, senin elindeki şiş bizim oğlanın eline geçmiş. Sen hemen git o komşu ile helalleş.” Diye emir vermiş.

Kadın komşu ile helalleşmiş. Çocuğa herhangi bir şey söylemeye gerek kalmamış. Bakmışlar ki çocuk yaptığı yaramazlıkları yapmaz olmuş.

Yazdır Paylaş
Diğer Ahmet Bostancı Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek