Sevim Ören hayatını kaybetti
RAYFEL Bilim Fuarı başladı
Akım Koleji 2-A sınıfı 23 Nisan’ı coşkulu bir şekilde kutladı
Yaşasın 1 Mayıs Alanlardayız!
Bu yazı 25 Mart 2016, Cuma 09:14:02 tarihinde eklendi. 688 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

ÇANAKKALE SAVAŞLARI -

ÇANAKKALE SAVAŞLARI

Ne zaman Çanakkale savaşlarından söz edilse o kadar çok şey aklıma geliyor, bir türlü kalemi elimden bırakamıyorum. Ben o toprakların insanıyım. Bizim nesil Çanakkale çilesini yaşayanlara yetişti. Köyüm Koca Seyit’in köyüne kırk kilometre falandır. Onu tanımadım. Biraz genç öldü ama tanıyanlara yetiştim. Birkaç ay kadar öncede kabrini ziyaret etmiştim. Televizyonlardan sık sık anlatılan bir hadise vardır. Hani erkeği Çanakkale’de kalan bir annemiz, ne zaman evinden uzaklaşacak olsa, çocuklarına tembih edermiş, “Bak oğlum, ben yok iken babanız gelirse filan yerdeyim derhal beni çağırın…” Bu böyle bir ömür boyu devam etmiş. En sonunda ölüm döşeğinde son günlerini yaşadığı dakikalarda son nefesini vermeden önce son defa oğlunu yanına çağırmış fısıltı halindeki bir sesle “Oğlum, ben artık öleceğim. Eğer baban gelirse ona söyle kendisini çok özledim ve çok bekledim…”demiş. Çanakkale savaşlarında böyle nerede ve nasıl şehit oldukları bilinmeyen o kadar zayiatımız var ki, düşman gemilerinden atılan toplar yumuşak zeminde on beş, yirmi metre derinliğinde çukurlar açıyordu. İçerisine bir sürü askerimiz yuvarlanıyordu. İkinci bir merminin infilakıyla askerimiz canlı canlı toprak altında kalıyorlardı. Onlardan bir daha haber alınamadığından, künyeleri evlerine gönderilemiyordu. Onun içinde evlerine net bir şehadet haberi verilmiyordu. Benim dedemde böyledir. Bir ara, köyümüz cepheye yakın olduğu için izne gelmiş. Çocuklarını ki altı evlattır, sevmiş, koklamış. “Ben bir daha geriye dönemem.” Onun için büyük oğlumun adını değiştiriyorum benim adımı Bekir ismini veriyorum” demiş. Gidiş o gidiştir. Bir daha haber alınamamış. Rahmetli nineme ben yetiştim. Onunda içinde volkanlar yanıyordu. Bir yerde bir saatten fazla duramazdı. Babamlar ona kızarlar “Sen niye bir yerlerde durmuyorsun” diye söylenirdi oda cevaben “Ne yapayım canım sıkılıyor, duramıyorum.” Derdi. Biz küçüktük onun hicranını anlayacak yaşta değildik. Acaba onunda iç dünyası dedemin hasretiyle mi yanıyordu? Acaba o da mı gelir ümidiyle yanıp tutuşuyordu? O günün insanları, özellikle de kadınları koca hasretini kelimelerle ifade edemezlerdi ki. En küçükleri babam 5 aylık en büyükleri de on bir yaşında 6 kardeş kalmışlar. Sonra malum Cumhuriyet olmuş, barış gelmiş. Köyümüzde birkaç savaş kaçkını çevreyi haraca kesmişler. Muhtarları onlar seçer, her şey onlardan sorulur, itiraz eden heyet odasına çekilir, dövülürmüş. Zaman ilerlemiş şehit çocukları büyüyüp serpilmiş. Bir gün yine o savaş kaçkını haydutlar babam be amcamı muhtarlığa çağırmışlar, yine dövüp terbiye edecekler.  Bu defa olay tersine dönmüş, amcamla babam sırt sırta vermiş içerdekilere temiz bir dayak atmışlar, ve çetelerin krallığı böylece sona ermiş. Bütün Türkiye’de aynen bizim köy gibiydi. Savaşlar bitti parti kuruldu kiminle? Tabi ki köyün ağasıyla. Ağa kim? Tabi ki savaş kaçkınlarıydı. Babamlar kendileri yiyecek ekmek bulamıyorlar ki şehirden gelen parti büyüğünü ağırlayabilsinler. İşte CHP’yi o savaşlardan bir şekilde yırtan köy, kasaba ve mahalle ağaları teşkilattandırlar. Halende eski toprak ağalarına bir bakın. Türkiye’nin en zengin semtlerini iyi takip edin oralarda hep ve her zaman CHP kazanır. Neden? Eh temel böyle kurulmuşta ondan. İşte Çanakkale savaşlarının bize bıraktığı kötü miraslardan biriside budur. Ama gönlümüzü hoş tutalım. Şehit evlatları yetişti. Ülkemizin kaderine el koydular. Tıpkı babam ve amcam gibi. Bu ülke yalancılara ve iftiracılara asla bırakılmayacaktır.

 

Saygılarımla 

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek