“BİR KİŞİNİN ÖLÜMÜ TRAJİK, BİR MİLYON KİŞİNİN ÖLÜMÜYSE STRATEJİKTİR.”LENİN -

Bu sözü söyleyen Lenin, öyle tahmin ediyorum ki Rus tarihine bakarak bu kanaate varmıştır. “Bir kişinin ölümü trajik, bir milyon insanın ölümü ise stratejiktir.” Ruslar birkaç asır önce tarih sahnesine çıktıklarından sonra öyle hızlı büyümüşler ki, adeta çevrelerindeki kavimleri bir canavar gibi yutmuşladır. Buna itirazı olanlarda ya kaçıp dünyanın her tarafında göçmen olmuşlardır, ya tamamen katliamlarla yok edilmişlerdir, yoksa Rus kimliğini kabul ederek asimile olmuşlardır. Bu büyük katliam ve işgallerde hep Türk dünyası coğrafyası üzerine olmuştur.

Rusya’da halen dillerde dolaşan şöyle bir ata sözü vardır “Rus’u kazısan altından tatar çıkar.” Bu atasözleri dahi Tatar Türklerini nasıl baskıyla asimile ettiklerinin dramatik bir itirafıdır. Halen Türkiye’de ve Rusya’da Tatarlar mevcuttur ama bunlar yok edilenlerin belki de onda biri bile değildir.

Sadece Tatarlar mı ki bugün yaşayan Kazak’ların iki mislini Cecenlerin üç, dört katını, uzatmayalım Kırgızların, Türkmenlerin, Özbeklerin, Balkarların, Çuvaşların, Mişerlerin, ve daha şuanda aklıma gelivermeyen nice Türk boyların bu Rus katliamları içerisinde neredeyse yok olma noktasına gelmişlerdir.

Bu kavimleri yok etme noktasında batının emperyalist devletlerinin hepsinin de sicilleri aynıdır. Kavimleri yok etmek, varlıklarını kendi çıkarları açısından zararlı görmek. Lenin’in dediği gibi stratejik sebeplerle katliam yapmak batılı haydutların olağan sıfatlarıdır. Sadece gücümüz olmasına rağmen, bizim tarihimizde bilinçli katliamlar yoktur.

Eğer Türk milletinin tarihinde Ruslar ve ya diğer batılı ülkeler gibi yok etmek, ileride milletimizin başına bela olacağı ihtimaliyle katliam yapmak isteseydik eminim ki bugün dünya coğrafyası ve tarihi çok farklı olurdu. Eğer Türk milleti Ruslar gibidüşünseydi bugün yeryüzünde tek Rus olmazdı. Asya ve Balkanlarda da tek kilise kalmazdı.

Şuanda da Suriye’de yine yapılan odur, stratejik sebeplerle bir millet yok ediliyor. Zavallı Suriyelerin istedikleri sadece “Onurlu bir millet olarak yaşamak” arzusu. Bir milletin buna hakkı yok mudur? Suriyelilerin bu kavgaya başlama sürecini iyi hatırlayalım. Gayet masumane numayişler yaptılar. Cuma günleri yürüyüşler düzenlediler. Ellerinde taş, sopa, silah, molotof yoktu. Özgürlük istediler. Serbest seçim istediler. Diktatörlüğe hayır dediler.

Bizim taksim haydutlarının yaptıklarının hiçbirisini yapmadılar. Polis taşlamadılar, ambulans yakmadılar, binaları ateşe vermediler. Sadece onurlu bir demokrasi istediler. Ne oldu? Dünyanın haydutları üzerine çullandı. Acemi, Moskofu Şam’da ki bir diktatörü korumak için Suriye’ye koştu. Dünya’nın iki numaralı süper devleti bütün silahlı güçleriyle, yetmiş küsür uçağıyla, balistik füzeleriyle, en gelişmiş silahlarıyla Suriye halkının üzerine çullandılar. Masum sivil Suriye halkı direndikçe direniyor. Şehirler tahrip ediliyor. Halk evlerinde, camilerde bombalanıyor. Çocuklar ekmek kuyruklarında katliama uğruyor. Acaba bu katliamlardan Rusya ne kazanıyor ki? Suriye halkı topyekün yok edildiği zaman bu haydutlar savaşı kazanmış olacaklardır. Galiba şuanda yarısı ya öldürülmüştür ya kaçırılmıştır. Demek ki Suriye’nin tamamen tüketilmesine az kalmış öyle mi? Bu vaziyetler bize ibret olmalıdır. Eğer güçlü olmazsak, eğer düşmanlarımızı iyi tanıyamazsak, eğer zamanında gerekli tedbirleri almazsak aynı durumlara düşebiliriz.

“Hazır ol cenge eğer istiyorsan sulhu salah.” Namık Kemal

Saygılarımla