İnsan vücudunun en küçük yapı taşı hücredir. Hücreler ölmeye başladı mı, vücut ölüme mahkum olur. Milletler bir vücut gibidir. En küçük yapı taşı bireydir. Bireyler aileyi, aileler toplumu, toplumlarda devletleri oluşturur. Devlet; toplumun teşkilatlanmış halidir. Bireyler edepli, ahlaklı, terbiyeli, mesleki yönden donanımlı ise, aile ve toplum o denli sağlam olur. Tersi halinde ise felaket kaçınılmazdır. Napolyon der ki; “Bir milletin erkekleri cesur, kadınları namuslu ise, o toplum yıkılmaz. Bu özellikler Türk toplumunda mevcuttur.” Bu söz milletimiz için yüz sene önce söylenmiş. Köprünün altından çok sular akmıştır. Milletimize tarih içinde övgü dolu sözler söylendiğinde, gerçekten bu övgüleri hak eden hayat yaşamışlardır. Ruhi gıdalarını Kur’an’dan ve sevgili peygamberimizin hayat tarzından almışlardır. Böyle bir toplumu yeniden inşa etmek için aynı kaynaklara müracaat edilmeli ve öze dönülmelidir.
Günümüz çocukları ve gençleri birçok ana-baba tarafından medyaya, internete, facebook… gibi iletişim araçlarına teslim edilmiştir. Bu iletişim araçlarında iyi-faydalı şeylerin yanı sıra zararlı, zaman öldürücü, faydasız, ahlak bozucu, işe yaramayan bilgiler de vardır. Çocukların faydalıya yönlendirmek büyüklerin görevidir.
Pazardan domates alırken bile çürük olmasın diye dikkat ederiz. Evlatlarımıza anne veya baba olacak, soyumuzu devam ettirecek insana nasıl dikkat etmemiz gerekir?. Bakın güzeller güzeli Efendimiz (as) bize yol gösteriyor ve diyor ki: “Nikahlanılacak kişide dört özellik aranır. 1-Güzellik, 2- Soyluluk, 3-Zenginlik, 4-Dindarlık… Sen dindar olanı tercih et!. Elin bereketlensin.”
Bizim son kalemiz aile kurumudur. Tüm sıkıntılara rağmen aile kurumu sayesinde ayakta durabiliyoruz. Ancak görsel ve sosyal medyadan beslenen toplum hızla zehirlenmektedir. Aile kurumu yara aldıkça, su alan gemi misali, günden güne sorunlarımız çoğalmaktadır.
“Güzeli güzel yapan edeptir. Edep ise güzeli sevmeye sebeptir.” Diyor Mevlana’mız. Edepsizlik; değersizliktir. Eşref-i mahlukat olmaktan insanı uzaklaştırır. Aileyi ve toplumu inşa etmede ahlakın ve maneviyatın etkisi maddiyattan daha tesirlidir. Bir aile veya toplum için ekonomik göstergeler iyi olsa da, ahlaki çöküntü aileyi ve toplumu bitirir. Zengin ülkelerdeki intiharlar, boşanmalar ve bunalımlar, sadece maddiyatın tek başına mutluluğun ve huzurun sebebi olmadığını gösteriyor. Ekonomik göstergeler kötü olsa da, maneviyatımız sağlam olursa sıkıntılara karşı daha dirençli oluruz.