1986 yılında 10 yaşındaydım. Çernobil yeni patlamıştı. “ Bunun acısı 20 -30 sene sonra çıkacak. Kanser vakaları artacak” demişlerdi. Bunun yanında bir de bölgemizde fabrikaların kirlettiği Ergene Nehri ve Trakya Toprakları sorunu ortaya çıkınca kanser yani amansız hastalık Trakya Toprakları’nın en büyük sorunu oldu.
Daha dün 41 yaşında bir arkadaşımızı amansız hastalıktan toprağa verdik. 3 ay önce de kayınpederi amansız hastalıktan vefat etmişti.
Bugün ülkemizi yönetenlerin dışında Trakya’nın 12 vekilinin de parti ayrımı yapmadan TBMM’ye Trakya’nın en büyük sorunu olan kanserle mücadele programı hazırlanması için baskı yapmalı. Şimdi bana diyeceksiniz ki “Hükümetimizin kanserle mücadele programı yok mu?”
Geçtiğimiz yıl Trakya Üniversitesi’nde bir kadın doktor Trakya’da ölenlerin yüzde 80’sinin kanserden öldüğünü açıkladı. Hükümet derhal bu doktoru bulunduğu görevden aldı. Yani vakaların yalanlamıyor. Ama açıklamıyor da açıklayanı da görevden alıyor.
Yani hükümetin kanserle mücadele programı kanseri açıklayanı görevden almak. Böyle bir zihniyet nasıl bir mücadele verecek. Umudunuz var mı? Bence hükümet önce Trakya’da bulunan kanser vakalarını gizlemeyi bırakacak. Çünkü gizlemek sorunu çözmez. Önce sorunu kabul edecek sonra da bunu tespit eden doktorlarla birlikte kanserle nasıl mücadele edilecek bunun programını çıkaracak.
Bunun yanında da Trakya’nın 7 CHP’li 5 AKP’li vekili parti ayrımı yapmadan; “Bizim en büyük sorunumuz kanserdir. Bu nedenle Trakya’da kanser vakalarına yol açacak yeni yatırımlar istemiyoruz. Mevcut olan fabrikaların arıtmalarının derhal çalıştırılmasını arıtmasını çalıştırmayanların da kapanmasını istiyoruz” demelidir.
Aksi halde Trakya halkı gencecik evlatlarını toprağa vermeye devam eder.
Kalın sağlıcakla….