Ne kadar hizmet o kadar nefret. Ne kadar hizmet o kadar küfür. Ne kadar hizmet o kadar iftira. Ne kadar hizmet o kadar yalan, o kadar saldırı, o kadar hakaret, o kadar kumpas. Velhasıl eğer bu millete ve bu ülkeye hizmet edeceksen bedelini ödeyeceksin. Küfür de edecekler. İftira da atacaklar. Velhasıl her türlü saldırıyı yapacaklar. Hatta sabotaj da yapacaklar. Ellerinden gelirse de asacaklar.
Geçen hafta İstanbul Boğazı’nın altından yeni bir tünel açmayla ilgili kazı işi bitti. Başbakan Davutoğlu’nun da bulunduğu bir törenle gördük. Bittiğinde nasıl çalışacağını gösteren animasyonlardan bilgi sahibi olduk. Nasipse önümüzdeki senede hizmete girecekmiş. İki katlı ve gidiş gelişli olacakmış. Boğazın altından açılan bu ikinci tünel oluyor. Birincisi geçen sene hizmete girdi ve çalışıyor. Metro hizmeti veriyor. Bende bir defa geçtim. Şimdi de ikincisi arabalar için yapılıyor. Üçüncüsü de tasarı halinde yani yoldadır.
Şimdi okuyucularıma soruyorum bu eserler sizi sevindirmiyor mu? Kendinizi ve vicdanınızı test edin. Eğer bu eserlerin yapılmasından sevinç hissederseniz siz sahiden Müslüman ve bu milletin bir parçasısınız. Eğer içten içe üzülüyorsanız. Bu ülkenin kalkınmasını milletimizin refahı sizi üzüyorsa cibilliyetinizi bir araştırın. Ya kanı bozuksunuzdur, ya Ermeni, Rum çocuğu falan olabilirsiniz, yalan mı? Biz bu milletin bir ferdiyiz. Onun içinde yapılanlardan sevinç duyuyoruz. Ama birileri çok çok üzülüyor. Önce Türkiye’nin dışından ses gelmeye başlıyor. CNN’inden Washington Post’undan, B.C.C.’sinden. Sonra buradaki uşaklarından, köpeklerinden, çömezlerinden feryatlar yükselmeye başlıyor. Sonra PKK’sı, D.H.K.P.C.’si ortalığı yakıp yıkmaya, ülkeye zarar vermeye çalışıyorlar. Aynı anda paraleli, masonu ve medyaları devreye giriyor. Eser veren, hizmet yapan fedakar ve bilgili insanlar iftira ve küfür sağanağına tutuluyorlar. Televizyonlarda bir şamata gözüme çarptı. Birkaç yaşlı kadınla bir iki tipsiz yaygara yapıyorlardı. Karadeniz’in yaylalarını birbirine bağlayan yollar yapılıyormuş da ona karşı eylem falan yapıyorlarmış önceleri fazla dikkatimi çekmemişti. Bir de baktım ki bir kaçta CHP milletvekili oralarda gözükmeye başladılar. “Hah, şimdi oldu” dedim. Madem ki bu yola CHP karşı çıkıyor o zaman bu yol hayırlıdır. Sonra biraz araştırınca tam da öyle olduğunu anladım. Meğer Karadeniz’in yaylalarına Ortadoğu’nun zenginleri doluşmuş. Müthiş bir turizm geliri akmaya başlamış. Tabi buna CHP üzülmez mi? Nataşalar gelse Karadeniz sahilleri ahlaksızlıkla fuhuşla dolsa, mikrop saçsalar, yuvaları yıksalar, dolarları alıp götürseler sevineceklerdi.
Ama Araplar geliyor. Bol para harcıyorlar. Karadenizliler tarlada sırtıyla toprak taşımaktan kurtuluyor. Gurbete gitmeden yuvasında karnı doyuyor. Fitneci buna üzülmez mi? Kaç yıldan beri “ülke batıyor” yalanını söyleyenler ülkeyi şahlandıranlara iftira atanlar. Önce 2008’de “İMF”den borç alınsın diyenler. Borç almayan borcu bitiren hükümetleri sokak eşkıyalarıyla yıkmaya çalışanlar. Emperyalizmin köpekleri, size söylüyorum siz bu eserleri yapanlara ne kadar kızıyorsanız, biz de o kadar seviyoruz. Sizden ne kadar nefret, bizden o kadar muhabbet. Saygılarımla