Ülkemizdeki olaylar, düşmanımızdaki planlar -

Şuradan başlayalım, ülkemizde yaklaşık iki ay sonra seçim var. Mevcut iktidarı emperyalizmin her türlüsü istemiyor. Bunu zaten gazete ve televizyonlarından bangır bangır ilan ediyorlar. Amerika’daki vekilleri, senatörleri de Avrupa’daki masonları da, Türkiye’deki paralelleri ve okyanus medyası da alenen haykırıp duruyorlar. Geçen hafta ülkemizin en büyük adliyesi iki terörist tarafından saldırıya uğradı, bir savcımız şehit edildi. Aynı günlerde yine İstanbul’un en büyük polis karakolu da saldırıya uğradı. Demek ki bu hükümeti teröristler de istemiyorlar. İstanbul da öldürülen savcı gezi olaylarında ölen bir gencin soruşturmasını yapıyordu. Soruşturmanın yavaş yürüdüğü bahanesiyle öldürüldüğü ilan edildi. Soruşturması yapılan ve gezi olaylarında ölen gençle beraber, o olaylarda altı kişi daha öldürüldü, hepsi de alevi kökenliydi.

Karakolu basıp canlı bomba da alevi kökenli bir Tuncelili diğer teröristlerin cenazeleri, bilhassa Karadenizli olanı köyün mezarlığına sokulmazken, Tunceli’nin bir köyünde canlı bombanın cenaze törenine bütün köy katıldı. Yani, Tunceliler her zaman bu ülkeye başkaldırana,  asker-polis öldürenlere sahip çıkıyorlar.

CHP’nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da bir Tuncelili. Onun da ataları geçmişte dersim olaylarına katılmışlardı. Benim acizane kanaatim Kılıçdaroğlu’nun bunlarla sadece fiziki ve akrabalık bağları değil, fikri ve zikri ve de inanç bağları da mevcuttur. Fiziken olmasa bile, aklen, fikren oda cenaze merasiminde bulunmuştur. Yani aklı oradaymış.

Teröristlere operasyon yapılırken bir de Alman asıllı şahıs ağlara düştü. Bu Alman gavuru İngiliz vatandaşı olmuş, böylece adres şaşırtarak Almanya adına casusluk yapıyormuş. İstihbaratlar  bazen bunu yaparlar.

Sınırlarımızda da Kanada vatandaşı olmuş bir İngiliz vatandaşı yakalanmadı mıydı? Türkiye’de yayın yapan “okyanus” yani Doğan medyasının Almanlarla iş birliği yaptığını, hatta Tocebank aracılığıyla parasal ortaklıkları olduğunu da biliyoruz. Bu yüzden bir Türk Hava Yolları uçağının başına bir iş gelse, milli hava yollarımız aleyhinde aylarca yayın yaparlar sırf Türk ekonomisine zarar verebilmek içim.  Ama Alman Hava Yolları Uçakları düşüp yüzlerce insan öldüğü zaman ise çıtları çıkmadığını işi en hafifinden kapamaya çalıştıklarını da biliyoruz. Bütün bunlara rağmen de bunlara “Türk basın!” deniliyor. Yine bunların da mevcut hükümeti sevmediklerini, önümüzdeki seçimlerde bu hükümetin kaybetmesini candan arzuladıklarını, bütün yayın faaliyetlerini de buna göre yaptıklarını da biliyoruz. Şunu da çok iyi biliyoruz ki bunlar Deniz Baykal’ı bir kaset operasyonuyla alaşağı edip de Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başına getirme sırasında bütün güçleriyle medyalarını Kılıçdaroğlu’nun parlatılması faaliyetinde kullandılar. Şunu da bir defa daha söyleyeyim. Bunlar New York’takiyle, Londra’dakiyle, Paris’tekiyle, Berlin’dekiyle iş birliği halindedirler. Washington post gazetesiyle Türkiye’deki gazeteleri aynı paralelde yayın yaparlar. Dış basın iç basın yok. Büyük bir çete var. Önemli olan biz, yani Türk milleti kendimizi nasıl savunacağız? Herhalde bu namussuzların istediği gibi olmayacak. Saygılarımla.