Sevim Ören hayatını kaybetti
RAYFEL Bilim Fuarı başladı
Akım Koleji 2-A sınıfı 23 Nisan’ı coşkulu bir şekilde kutladı
Yaşasın 1 Mayıs Alanlardayız!
Bu yazı 13 Şubat 2015, Cuma 09:20:41 tarihinde eklendi. 409 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

BURADA YAŞAYIP DA TÜRKİYE’NİN GÜCÜNDEN RAHATSIZ OLANLAR… -

BURADA YAŞAYIP DA TÜRKİYE’NİN GÜCÜNDEN RAHATSIZ OLANLAR…

Alparslan Türkeş. Yeni nesil ne kadar tanır, bilemiyorum. Fikirlerinden en çok istifade ettiğim şahsiyettir.

Türkeş’in yedi (7) çocuğu vardır. Beş tanesi ilk eşinden, ikisiyse ikinci eşinden olmuştur. Birinci eşi ölüp de merhum Türkeş yalnız kalınca ikinci eşiyle evlenmişti. Bu süreçte ikinci eşi kendisinden yaş itibariyle hayli küçük olduğundan o gününün Adalet ve Cumhuriyet Halk Partililer bizimle dalga geçmişlerdi. “Kızı yaşındaki bayanla evleniyor, olur mu hiç?” diye. Aradan biraz zaman geçip de iki evladı olunca da dalga geçme sırası bize gelmişti. “Adam evlendi ama hakkını da verdi. Bakın iki de evlat yaptı. Ya sizinkiler? Onlar neden çocuk yapmıyorlar?” Malumunuz Adalet ve Cumhuriyet Halk Partilerin liderleri Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit’in hiç çocukları olmamıştı. Ama Başbuğumuz Türkeş bizi bu hususta da mahcup etmemişti. Şu anda yeni ülkücüler ne düşünür, ne konuşurlar bilmiyorum. Biz eski ülkücülerin en başta gelen sloganlarından birisi de “Yüz elli milyonluk büyük Türkiye” idi. Yüz elli milyonluk büyük Türkiye’ye ulaşabilmek için hangi ülkücümüzün bir çocuğu dünyaya gelse hepimiz sevinir, bayram ederdik ve arkadaşımızı da ta yürekten tebrik ederdik. Parantez içerisinde şunu da ifade edeyim. Hani dedim ya Demirel ve Ecevit’in hiç çocuğu olmamıştı da biz de AP ve CHP’lilerle gırgır geçerdik ya. Cenabı Allah’ımızın bir kanunu vardır. “Her kim ki bir başkasının eksikliğiyle alay ederse Allah C.C. o eksikliği alay edene de mutlaka verirmiş.” Sonunda MHP’nin de başına öyle birisi gelip oturdu. Bu da bize ilahi kanunun tecellisi olsa gerek.

Her neyse bu bir nasip işidir de. Ama çocuk sahibi olmak hem ailenin hem de ülkemizin en büyük zenginliğidir. Geçen gün kahvede bir masaya oturduğumda önümde Gözcü gazetesiyle karşılaştım. Manşeti şuydu “Tayyip’in istediği yine olmadı.” Yani Türkiye’deki nüfus artışı yavaşlamış. Böylece Tayyip’in isteği olmamış ve gazete zevkten dört köşe. Bunun adı Tayyip düşmanlığı değildir. Bu doğrudan doğruya Türk düşmanlığıdır. Ulan Tayyip kendisi için mi istiyor? Ben istiyorum, biz istiyoruz. Türkiye’nin süper devlet olması için lazım. Türk dünyası istiyor. İslam âlemi istiyor. Coğrafyamız bunu gerektiriyor. Bu bölgede yaşayabilmek için bu lazım. Ya istemeyen kimler?

Düşmanlarımız istemiyor. Siyonist’in ajanları Masonlar istemiyor. Bir de sizin gibi düşmanlarımızın köpekleri istemiyor. Zaten sizleri kimlerin beslediği de belli değil ya. Bir de yan sütununa baktığımda şunu gördüm. Hürriyet’ten gelen Özdil yazmış “Ben sana muhtar olamazsın demedim, Victor Hugo olamazsın dedim” Hani Hürriyet “Muhtar bile olamaz” manşeti atmıştı ya ona atfen yazıyor. Peki, Victor Hugo kimdir? Osmanlı-Yunan savaşında Avrupa’yı aleyhimize kışkırtan adamdır. Yani bir Türk düşmanıdır. Tamam, iyi bir edebiyatçıdır ama Türk düşmanıdır. Yani gerek Özdil’in gerekse Sözcü’nün ideal adamı da bir Türk düşmanıdır.  Tıpkı kendileri gibi. Bunlara bak hadi Tayyip’i destekleme.

 

Saygılarımla 

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek