Fransa’nın Caen ilinde görev yaptığım günlerde idi. 30.12.2001 tarihinde cemaatimizden birkaç arkadaşla, ve eşlerimizle Paris’e 140 km uzaklıktaki Migennes (Mijen) şehrine gittik. Gitmemizin sebebi; Orada yaşayan Türk vatandaşlarımızın yaptığı cami ve kültür merkezinin açılışına davetliydik. Mijen, Auxere iline bağlı o gün için 13000 (on üç bin) nüfusu olan bir kasaba idi. 90 (doksan) hane Türk yaşıyordu. Çoğu Kayseri ilimizden oraya göçmüş fabrikalarda çalışan işçi kardeşlerimizdi.
Cami ve kültür merkezinin açılışı gayet güzel oldu. Organizasyon mükemmeldi. Tatil gününe rastladığı için çevre illerden de çok gelen vardı. Cami ve kültür merkezi geniş bir arsanın içine, 300 m2 temel üzerine oturuyordu. Alt kat kültür merkezi, üst kat ise cami idi. Halılar, çiniler Türkiye’den getirilmişti. Bahçesi, otoparkı, sosyal alanları ile çok güzel bir eser ortaya çıkarmışlardı.
Açılışta öğle ezanını okumak bana nasip olmuştu. Öğle namazı kılındıktan sonra, camiye 200 m kadar uzaklıkta, düğün salonu gibi geniş bir mekana geçildi. Proğram orada devam etti. Yemekler ikram edildi. Çoluk-çocuk, kadın erkek.. adeta bir bayram günü gibiydi. Ayrıca o bölgenin Fransız yerel televizyonları açılış proğramını haber bültenlerinde yayınladılar.
Proğramda; Kur’an-ı Kerim, ilahiler okundu. Konuşmalar yapıldı. İlk söz o kasabanın belediye başkanına verildi. Belediye başkanı özetle şunları söyledi:
-Siz Türk’ler bu kasabaya 20 yıl önce, ilk geldiğinizde, sizden çekinmiştik. Size hep şüpheyle baktık. Ama zaman geçtikçe şüphelerimizin ve korkularımızın yersiz olduğunu anladık. Sizler gerçekten iyi insanlarsınız. Onun için yıllardan beri mescit olarak kullandığınız solun için sizden kira, su ve elektrik parası talep etmedik. Ayrıca kültür merkezi ve cami yapımı için ruhsat verirken tereddüt etmedik. Dedi. Bu sözler katılımcılardan büyük alkış aldı.
Daha sonra Paris konsolos muavini, din hizmetleri ateşesi ve eğitim ateşeleri sırayla konuşmalar yaptı. Sıra hizmeti geçenlere plaket verme faslına geldi. Caminin dernek başkanına, konsolos muavinine, din hizmetleri ateşesine, eğitim ateşesine, oranın din görevlisine plaketker verildi. Proğramı sunan sunucunun elinde bir plaket kaldı. Sunucu dedi ki:
-Bu plaketi de burada yaşayan, cami ve kültür merkezinin kalorifer tesisatını yapan, malzeme ve işçilik parası talep etmeyip, verdiysek te almayan, en az 10 bin avro katkısı olan, 24 yaşlarında, şu anda nişanlı olan Cezayirli Müslüman kardeşimiz Yusuf için hazırladık. Kendisini buraya davet ettik. Sana plaket vereceğiz dedik. Ama gelmedi. Bize dedi ki:
-“Gerek yok benim plaketimi ahirette Rabbim verir.”
Bu söz salonda dakikalarca alkışlandı.