HDP’nin çağrısı üzerine Kobani deki Kürtler’in yaşadığı drama dikkat çekmek bahanesiyle sokaklara inen saldırganlar yine vahşi cinayetler işlediler. Kan döktüler. Ülkemiz düşmanları bununla yetinmeyip ambulanslar, sağlık ocakları, okullar, anaokulları, öğrenci yurtları, kan toplama araçları, yolcu otobüsleri, alışveriş merkezleri ve bankaları ateşe verip bankamatikleri talan ettiler
Saldırganların asıl amaçlarının Kobani’ye destek olmadığını ortaya koydular. Saldırganlar, Sadece Diyarbakır’da 124 bina, 34 okul, 15 banka şubesi, 20 resmi araç, 17 özel araç, 5 parti binası, 36 mobeseyi yaktılar. Alışveriş merkezlerini yağmalayan bu hainler devlet binalarını talan ederek, özel olarak bilgisayarları çaldılar.
Hükümetten HDP’ ye 4 net mesaj verildi.
Birinci önceliğimiz Kobani ve diğer bölgelerden gelen sığınmacılardı. Ama artık önceliğimiz kendi halkımızın güvenliği ve kamu düzeninin sağlanmasıdır. Sokaklar durulmadıkça ne Kobani, ne de başka bir konuya öncelik veremeyiz.
HDP’ in yaptığı sokağa dökülme çağrısını ancak PKK ve KCK gibi örgütler yapabilirdi. HDP’nin bunu yapması kendi meşruiyetine zarar verir. Devlet bunu kendisine bir sadırı olarak kabul ediyor ve gereğini yapacaktır.
Sokaklara dehşet salmaya yönelik hiçbir olmayacak, güvenlik ve asayiş sağlanacak. Bunun için ne gerekiyorsa etkili bir şekilde yapılacaktır.
Ülkemizi tehdit ederek bir şey elde etmek mümkün değildir. Kobani’ye gerekli insani yardım yapılıyor. Bugün Kobani Ülkemize taşınmış durumdadır. Suriye’deki diğer bütün Kürtler de bir tehlike durumunda Türkiye’yi yanında bulacaklardır.
HDP, Türkiye’nin partisi olmak durumundadır. Aksi halde halkın tepkisini çekmeye devam edecektir. Hak aramak için yürüyüş ve gösteriye evet diyoruz. Ama kırıp dökmeye, yakıp yıkmaya ve talana kesinlikle hayır diyoruz. Devlet zarar ziyanı millete değil sebep olanlara ödetmelidir. Eylemciler de hukukumuza göre gerekli cezayı almalı ve çekmelidir.