Dünya dendiğinde aklımıza ilk geliveren “İsrail, Amerika, İngiltere sonra biraz Fransa, Almanya” falan geliyor. Dünyada en çok sesi çıkanlar bu ülkeler.
Hele Amerika, İsrail ve İngiltere üçlü çetesi insanlığı o kadar korkutmuş ki, bunlara kimse ses çıkartamıyor. Onlarda dünyanın orasını burasını mıncıklayıp duruyorlar. Şimdi biz yeni bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Bu Cumhurbaşkanımızın nasıl bir kişilik olması gerektiğini tartışıyoruz.
CHP Genel Başkanı Erdoğan için şöyle diyor “Zaten dünyada hiç seveni de yok” işte bana bu yazıyı yazmamada buz sözleri ilham oldu.
Sahi Başbakanımızı dünya sevmiyor mu?
Eğer gerçekten sevmiyorsa acaba neden sevmiyordur? Peki bu sevmeyenlerin sevmesi için ne yapmalıyız?
Biraz düşündüm ve şu karara vardım “Bu namussuzlar iyi adamı sevmezler”. Bunlar Özal’ı da, Menderes’i de, Türkeş’i de, Erbakan’ı da sevmemişlerdi. Bunların sevmeleri için “ülkesini kalkındıran değil batıran lider lazım. Bunların önünde dik duran değil, eğri duran, takla atan lazım”. Bunlar Türk Milletinin sevdiği seçtiği hiçbir lideri sevmediler ki.
Öyleyse bize “sevilen değil, sayılan” bir cumhurbaşkanı lazımdır. Yani şunu demek istiyorum, Avrupa Birliği veya NATO toplantılarında eğer Cumhurbaşkanımız da varsa oradakiler konuşma yaparken biraz daha dikkat edecekler “Burada Türkiye Cumhurbaşkanı da var, söz alır bizi mahcup eder, rezil oluruz” diye düşünecekler. Tabi ki böyle bir adam dünyada sevilmez. Pardon, o kibirli, mütegallibe, zalim, işkalci liderler tarafından sevilmez. Çünkü her platformda oyunlarını bozan, laflarını boğazına tıkayan, şu suratlarına zalimliklerini ve haksızlıklarını çarpan bir lideri bunlar severler mi hiç?
Bizim zavallı Kılıçdaroğlu onların yani emperyalist dünyanın duygularını dile getiriyor. Zaten onu da CHP’nin başına onlar getirmediler mi?
Haaaa, bu zorbalar sevmiyor diye, dünyada sevmiyor diyemeyiz. Mesela Başbakanın Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanını azarladığında, komşumuz Yunanistan’da bir gazetede şöyle başlık atmıştı “Bütün dünyanın aklından geçirip te söyleyemediği sözler…”
Yunanlının dediği gibi dünyada bugün korkutulmuş, sindirilmiş bir insanlık mevcuttur.
İşte bizim Başbakan o “korkutulmuş, yıldırılmış, sindirilmiş” insanlığın tercümanı oluyor. Onun içinde bütün islam alemindeki halklar kendi liderlerinden çok bizim başbakanı seviyorlar.
Bu sadece islam aleminde değil, belkide kendisini tanıyan bütün dünyada böyledir.
Öyleyse “eli kanlı darbeciler, diktatörler, krallar, zalimler” bizim Başbakanı sevmiyorlarsa bu üzülünecek bir durum mudur?
Eminim bunlar Kılıçdaroğlu’nu çok seviyorlardır.
Zalimler, katiller, emperyalistler, diktatörler, Türkiye’nin kalkınmasını, güçlüğü devlet olmasını istemeyenler varsınlar bizim cumhurbaşkanımızı sevmesinler. Biz onlara “Reis” seçmiyoruz ki. Bizim Cumhurbaşkanımızı “Türk Milleti” sevsin. Zaten yüzde ellinin üzerinde bir oyla seçileceğine göre “Türk Milleti seviyor” demektir. Ha o ABD’deki İsrail’dekilerle beraber Kılıçdaroğlu’da sevmiyormuş. Eh, napalım onlarda oy vermesinler o zaman. Zaten Türk Milleti her zaman onların sevmediğine oy veriyor, galiba yine öyle olacak gibi. Saygılarımla..