En iyi cumhurbaşkanı şaibeliden olur -

Diyeceksiniz ki “bu böyle nasıl başlık?”

Doğruların en kralını ifade edebilmek için düşünülmüş” taşınılmış ve karar verilmiş bir başlıktır bu.

Gerçekten ülkemize iyi bir Cumhurbaşkanı seçeceksek adayımızı en şaibeli kişiler arasından seçmeliyiz.

Neden mi?

Anlatayım. Bir kere bu dünya öyle gördüğünüz gibi dümdüz iyilerin itibar gördüğü bir dünya değil. Çok engebeli, çok dalgalı bir dünyada yaşıyoruz. Ayrıca bu dünyaya neden “kahbe dünya” denmiş? Kahbelerin sözlerinin daha çok geçtiğinden elbette. Neyzen Tevfik ne diyordu? “Bu dünya hamam tasına benzer, onun için hep cenabet ellerde dolaşır.”

Şimdi gelelim işin özüne. Yeryüzündeki sermayenin yüzde elliden fazlası bir avuç Siyonist’in kontrolündedir. Yine dünya medyasının ise yüzde sekseni Siyonistlerin kontrolündedir. Bu namussuzlarda hiçbir zaman kendilerine hizmet etmeyenlere “iyi adam” demezler. “Kim ki Siyonist’e hizmet etmez, kim ki Siyonist’in emellerine, hedeflerine yardımcı olmazsa o adam kötü adamdır. Şaibeli adamdır.”

Şimdi ne diyorsunuz benim baştaki söylediğime? Bunlar iftira atarlar. Bunlar kumpas kararlar. Bunlar fitneliğin üstadıdırlar. Kimisi o inanılmaz sermaye ve medya gücünün etkisiyle, kimisi de bunların ne melun bir çete olduklarını bildikleri halde “korkularından” bu çeteye “teslim” olmuşlardır.

Benim, âcizane bu çeteden iyilik adına bir beklentim yok. Ha, kötülük gelir mi? Gelir. Gelirse gelsin zaten ömrümüzün sonuna gelmişiz. Bari bu gerçekleri yazalım da birkaç kişinin kafasında kalsın.

Tekrar ediyorum.

Bakın yeryüzüne “en kötü adam kimdir? Siyonist’e hizmet etmeyen adamdır.”

En iyi adam kimdir? Siyonist’in emrine girmiş adamdır.”

“Şaibeli” diye takdim edilen kişilere bir bakın Siyonist’le kavga etmiş ve de Siyonist’in çarkına engel olmuş adamlardır.

Bunları neden yazdım? Kemal Kılıçdaroğlu’nun sık sık tekrar ettiği siz “Şaibeliden cumhurbaşkanı olmaz” sözleri bana bu ilhamı verdi. Ne güzel değil mi? “Siyonist’in zekasıyla, Siyonist’in kumpasıyla, Siyonist’in medyasıyla Siyonist’in imkanlarıyla, bir adamı şaibelendireceksin, iftira atacaksın, fitnelik yapacaksın, sonrada karşıya geçip “Şaibeliden Cumhurbaşkanı olmaz” diyeceksin” öyle mi?

Olur olur bal gibi olur. Eğer şaibe Siyonist’ten veya malum paralelinden geldiyse, her yalan, her iftira “birer mertebedir, birer fazilettir. Ben Siyonist’in egemen olduğu bu kahbe dünyada şaibesiz bir adama adam demem”

“Ben her sabah Siyonist, Mason medyasına bir bakarım. En çok kimin aleyhindeyse, en çok kime iftira atılmışsa benim için o günün kahramanı o adamdır. Yani benim kahramanımı, benim ve milletimin ve de insanlığın düşmanları olan Masonlar ve Siyonistler tespit eder.

Onlar en çok kimden nefret ediyorlarsa bende en çok o adamı severim. Anladık mı arkadaşlar?

Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminde de yine ölçüm bu olacaktır. Siyonist’in ve ona paralellerin gazetelerine bakacağım, televizyonlarını izleyeceğim. Onlar kimi överlerse ondan kuduz köpekten kaçar gibi uzaklaşacağım. Kimi çok kötülerlerse işte benim adayım o olacak. “Çünkü onlar iyiye iyi” demezler. Çünkü onların ölçüsü milletine hizmet değildir. Kendilerine uşak seçmeye bakarlar.

Yoksa otuz beş yaşından sonra Türkiye’ye gelmiş birisini kim tanırdı, kim bilirdi, kim seçerdi? Saygılarımla.