Adana’nın kurtuluş günü 5 Ocak’tır. Arif Nihat Asya’da Adana Lisesi’nde edebiyat öğretmenidir. Kurtuluş güne yaklaştığında törende okumaları için talebelere şiir verir. “çocuklar birinizde bayrak ile ilgili bir şiir okusun” der. Fakat bütün kitapları karıştırırlar bayrakla ilgili bir şiir bulamazlar.
“Neyse ben size bulur getiririm” der. Ertesi günü şu her milli bayramlarda tüylerimiz diken diken dinlediğimiz şiir elinde bir kağıtla gelir, bir kız talebeye uzatır. Bayram günü gelip çattığında da o talebe şiiri öyle bir okur ki bütün halk ve devlet erkanı mest olur. Talebeye sorarlar “bu şiiri nereden buldun, hangi kitaptan yazdın” Cevap “bilmiyorum hocam verdi” der. “Senin hocanın ismi neydi? “Arif Nihat Asya” dediğinde iş anlaşılmıştır. Şiir Arif Nihat hocamıza aittir.
Bu şiirle ilgili hocamızın şöyle de bir hatırası vardır. Bir akşam ordu evinde bir gece düzenlemiştir. Arif Nihat hocamızın talebelerinden birisi de oradadır. Bir ara bir masa üzerine çıkarak bu şiiri bütün içtenliğiyle okur. Dinleyenler o kadar etkilenirler ki etrafını sararlar. “Bu şiir kimindir? Kim yazmıştır?” diye sorarlar. Kolordu komutanı da oradadır. Hocamızın talebesi biraz da ağlamaklı olarak “bu şiiri yazan hocam şuan da kolordu hastanemize ateşler içerisinde yatmaktadır” der. Derhal önde komutan, askeri doktorlar yanına giderler. Bir kenara atılmış gibi ateşler içerisindeki hocamızı alıp hastanenin en güzel odasına getirirler tedavi ederler.
Hocamız Trakyalı, Silivri’nin İnceiz Köyü’ndendir. Yirmi beş kadar şiir kitabı vardır. Kıymeti bilinmeyen değerlerimizden birisidir.
Eğer Orhan Pamuk veya Nazım Hikmet gibi milletine hakaret eden bir edebiyatçı olsaydı mason medyası göklere çıkarırdı. Bu seçim mitinglerinde başbakanımız onun “Dua ve Bayrak” şiirlerini çok güzel okudu bende bunları yazayım dedim.
Bayrak Şiiri
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yeryüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
|
Başbakanın bu şiiri bilhassa Güneydoğu illerinde okuması anlamlıydı. Saygılarımla
|