“DİSİPLİNİ BIRAK SOKAKLARA BAK”
Milletvekili Sarıçam, Orman işçileri ile buluştu
Lüleburgaz yarın sağanak yağışlı
Fahri Özkan’dan “SİSLİ VADİ” açıklaması
Bu haber 20 Mayıs 2024, Pazartesi 09:06 tarihinde eklendi. 182 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Emek Partisi işçiler için saha çalışmalarına başlıyor

Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan 2.5 aylık bir program için il ve ilçe teşkilatlarını ziyaret ediyor.
Emek Partisi işçiler için saha çalışmalarına başlıyor  

Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan’ın ziyaretlerden biri de geçtiğimiz Cuma günü saat 13.30’da Lüleburgaz Emek Partisi İlçe Başkanlığına gerçekleşti.

Ziyaret basına açık şekilde yapıldı ve çalışmaların amacı, önemi gibi başlıklar aktarıldı.

Ziyarette Emek  Partisi  Lüleburgaz İlçe Başkanı Erdal Tektaş, İlçe Yöneticisi Süleyman Türel ve Genel Yönetim Kurulu Üyesi Tuncay Sağıroğlu da bulundu.

Genel Başkan Seyit Aslan Tasarruf tedbirleri konusundaki taleplerini, işçilerin çalışma koşulları ve ücretleri hakkındaki beklentilerini ve vergilendirme konusundaki beklentilerini aktararak 2.5 aylık süreçte neler yapılacağını aktardı.

Genel Başkan Aslan sözlerinde; “Lüleburgaz’da partimizin geçen hafta yapmış olduğu MYK toplantısı alınan kararlar için bulunuyoruz. Haziran ve Temmuz ayları dâhil olmak üzere Türkiye genelinde bir kampanya başlatıyoruz. Bu kampanyanın sebeplerini açıklamak isterim.

Öncelikle geçen hafta maliye bakanı Mehmet şimşek tasarruf tedbirleri kapsamında açıklamış olduğu bir dizi program ve kararlar var. Bunlar içerisinde de Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik krizden çıkarılması tasarruf edilmesi bütçenin açık vermemesi gibi konular yer alıyor.

Biz bu tasarruf tedbirleri kapsamında ortaya konan politikaların geçmişten bu güne işçi ve emekçilerden yana olmadığını, bugün açıklananın da aynı şekilde olduğu gerçeğinden hareket ediyoruz.

Özellikle Mehmet Şimşek’in yeniden maliye bakanı olmasıyla birlikte İMF’siz bir İMF programının yeniden uygulandığını görüyoruz. 2002’deki Kemal Derviş Programı ile aynı olduğunu görüyoruz. Nedir bunlar? Özelleştirmelerin hızlandırılması, kamu kaynaklarının kısılması ve hizmetlerin de kalitesinin düşmesi anlamına gelen bir programdı ve bugün kini de o programın devamı olarak görmek gerekir. Dünya bankasının önerileri doğrultusunda bir program.

Tabi Türkiye’de tasarruf deyince öncelikle geçmişte cumhurbaşkanının ifade ettiği “İtibardan tasarruf olmaz” sözleri akla gelir. Şimdi itibardan olmuyor ama halkın kaynaklarından tasarruf oluyor. Kısaca özetleyelim. Cumhurbaşkanının kendi sarayının bazı giderleri şu şekilde; Sarayın Nisan ayı harcamaları geçen yıl aynı aya göre 8 kat artmış durumda. 198 Milyon 560 bin harcanırken bu yıl 1 milyar 603 milyon lira para harcamış. Kamuda tasarruf ne yazık ki sarayın kapısından bile geçmiyor. 1 dakikalık harcama en düşük emekli maaşının 4 katı bir para ediyor.

Bu ülkede tasarruf isteyen yöneticilerin önceliği dönüp aynaya bakmak olmalıdır. Tasarruf tedbirleri tartışması o şekilde sürmeli. Açıklanan tedbirler kapsamındaki maddeler, kamuda işçi alımı olmaması, ücretlerin baskılanması, esnek güvencesiz çalışma yaygınlaşması, kamu emekçilerinin servilerinin iptal edilmesi gibi şeyler olan bir süreç. Eğitim ve sağlıkta da kaynakların kısılması demektir bu. Zaten 100 bin öğretmen ataması olacaktı 20 bine düşürecekler. Demek ki önümüzdeki dönem sağlık ve eğitim gibi alanlarda da kaynakların azalması anlamına geliyor bunlar.

Güvenlik ve savunmada kısıtlamaya gidilmeyecek dediler. Dünyada süren savaşlar var. Bunları kınıyoruz. Biran önce durmasını istiyoruz. Savaş politikalarına karşı çıkmak için silah üretmek gerekmiyor. Çünkü savaş sanayine ayrılacak her para diğer ülkelerin de daha fazla kaynak ayırması demektir karşılıklı rekabet ve silahlanma artacak ve halkın sırtına binecek bir ekonomik yüktür.

Bunun yerine halkın en acil ihtiyaçlarına kaynak ayrılmalıdır.

Bu paketin içerisinde mesela yap işlet devret modeli ile yapılan havaalanı, körü ve hastane gibi konulara hiç değinilmedi. Bu anlaşmalar devam edecek. Kur üzerinden yapılan anlaşmalar ve sürekli daha fazla ödüyoruz. Zaten verilen garantiler de cebimizden çıkıyor. Önce bunların iptal edilmesi lazım. Bunlar son bulmalı kamulaştırılmalı veya en azından TL cinsinden en azından tekrar anlaşma yapılıp garanti sayıların kaldırılması lazım.

Türkiye’de çok yüksek bir enflasyon var. 4. Ay bitti ve asgari ücret 600 700 lira civarı açlık sınırının altında kalıyor. 10 milyona yakın emekli ayda 10 bine yakın ücretle yaşıyor. Yoksulluk sınırı 60 bin bandında. Asgari ücret ile insanca yaşamak mümkün değil.

Önümüzdeki dönem parti olarak Türkiye’deki tüm işçi ve emekçilerin ücretlerinin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması için mücadele edeceğiz. Hiçbir emekçi için yoksulluk sınırının altında ücretler kabul edilemez. Bunun yoksulluk sınırının üzerine çıkması için bir çalışma sürdüreceğiz. Aynı zamanda çalışma saatleri de düşürülmeli. İşçi ve emekçiler çok ağır ve yoğun çalışıyor. Düşük ücretler ile. Biz işyerlerinde İSG önlemleri de dâhil olmak üzere denetimlerin sağlanması ve çalışma sürelerinin günde 7 saat olarak haftada 5 güne inmesi için taleplerimizi dile getireceğiz. Haftada 35 saatlik bir çalışma biçiminin hayata geçmesi lazım. 2 gün izin işçilerin hakkıdır. Ve bu sistemde ücretlerinde düşüş yaşamamaları gerekir. 30 gün senelik ücretsiz izin hakkı da dâhil bu konularda çalışmalar sürdüreceğiz.

Diğer bir konu olarak Vergi ve gelir adaletsizliği olduğunu biliyoruz. Koçlar Sabancılar veya 5’li çete olarak adlandırılan Kalyon, cengiz gibi gruplar dâhil vergi vermedikleri gibi devlet tarafından da sürekli fonlanıyorlar. Teşvikler, düşük faizli krediler, sigorta borçları siliniyor gibi örnekler.

Sermayeden gelir vergisi oranında ve servet oranında ek vergi alınmasını talep ediyoruz. İşçilerin vergilerinin sabit tutulması gerekiyor. İlk başlanan vergi diliminin de altında bir sistem için çalışma sürdüreceğiz.

Bu 2.5 aylık çalışma kapsamında partimizin hemen hemen örgütlü olduğu bütün illerde miting yapmayı, salon toplantıları yapmayı, işçiler ile toplantı yaparak o ilde veya ilçedeki diğer siyasi partiler ile sendikalar ile kitle örgütleri ile birlikte böyle bir kampanyayı canlı bir biçimde sürdürmek istiyoruz. Partimiz böyle bir çalışma yapacak ama bu ülkede milyonlarca işçi ve emekçi bu yaşanan süreçten etkileniyor ve sendikalar da kitle örgütleri de tabanları ile bu sorunu yaşıyor.

Buradan çağrımız bütün sendika ve siyasi partilere, kitle örgütlerine; Bu kampanyayı hep birlikte sürdürebiliriz. Lüleburgaz da bir işçi kenti. Burada on binlerce işçi birçok kolda çalışıyor. Bu işçi arkadaşlarımızın daha yaşanabilir koşullara kavuşması için bu 3 talebimize sahip çıkmaya davet ediyoruz. Birlikte bu mücadeleyi örgütleyelim istiyoruz.

Ağırlığı işçi kentlerine vereceğiz ve dediğimiz gibi örgütlenmemiz olan her il ilçede bunu göstermeye çalışacağız. Gerek mitingler gerek salon toplantıları ile 2.5 ay boyunca kampanyamızı devam ettireceğiz.

Barış Can KORKMAZ

Yazdır Paylaş
ETİKETLER :
Diğer Haberler
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek