Lüleburgazlı çevreci ve aktivist Hakan Dedeoğlu, İkitelli OSB’nin Trakya’ya taşınmasının söz konusu olduğunu belirterek projenin yaratacağı olumsuz etkilere değindi.
1985’te kurulan İkitelli OSB’nin günümüzde ihtiyacı karşılamadığı söylenerek Çerkezköy Kapaklı’da 100 bin dönümlük araziye taşınmasının gündemde olduğunu belirten Hakan Dedeoğlu; Orta ve Doğu Anadolu bölgelerinde tarım dışı arazilerin bulunmasına ve Marmara Bölgesi’nde bunca göç ve nüfus yoğunluğu varken Trakya’nın verimli arazilerine OSB yapılmak istendiğini söyledi. Projenin son derece yanlış olduğunu belirten Dedeoğlu, bunun kazananının Trakya halkı olmayacağını ifade etti.
Trakya’da doğal yaşam alanlarının OSB ve benzeri inşaatlarla yok edilmesinin yaşatabileceği olası sonuçlara değinen Hakan Dedeoğlu; “Çerkezköy/Kapaklı noktasından itibaren Trakya’nın düz bir ova oluşunu göz önünde bulundurmayanlar, sel tehlikesini her an yaşayacaklarını bilmelidirler. Arazinin düz ova olması tarım açısından avantajken, yerleşim haline dönüştürüldüğünde ki bu çarpık sanayileşme ve kentleşme olarak yapıldığında dezavantaj yaratmaktadır.
Çorlu’da Mimarsinan Köprüsü’nün dere yatağındaki atık kağıt fabrikası nedeniyle derenin yatak genişliği 1/2 oranında bırakılmıştır. Eskiden yapılaşma olmadığı halde geniş bırakılan dere yatakları, para hırsıyla üst üste hatalar yapılması sonucunda felaketlere yol açmıştır. Bu konuda benzer bir olay da 2012 yılında Lüleburgaz’ın Büyükkarıştıran beldesi ve çevresinde yaşanmıştır. O gün için 4 yurttaşımızın hayatını kaybettiği sel felaketinde çok fazla maddi hasar da meydana gelmiştir.
Bir zamanlar “kendi kendine yeten 7 ülkeden biri” olmakla övünürken, şimdi “saman” ithal eden ülke haline geldik. Ülkeyi bu hale getiren iktidar şimdi de Trakya’da, Tekirdağ/Çerkezköy’de – bir zamanlar köy olan Kapaklı’da 10 bin hektarlık (100 bin dönüm) sanayi bölgesi oluşturmaya çalışmakta! İstanbul İkitelli’de bulunan organize sanayi bölgesini 350 bin çalışanıyla, yani 1 milyon insanın göçüyle birlikte Trakya’ya taşımanın ne çalışanlara ve ailelerine ne de Trakya’ya bir faydası olabilir.
Bir zamanlar “İstanbul’un taşı toprağı altın” diyenler, İstanbul’un nüfusunu arttıranlar, İkitelli’yi sorumsuzca planlayanlar şimdi de Trakya’yı parselleyerek sorunların daha da büyümesine neden olma noktasındadır. Sonra da çıkıp ülkemize hizmet ettiklerini söyleyeceklerdir. Ancak Trakya’nın 1. ve 2. sınıf tarım arazilerini sanayiye peşkeş çekme çabası içinde olan iktidarın bu konuda daha gerçekçi olması gerekmektedir. Tabii ki gerçekçilik derken ranttan yana olmayı değil, ülke insanının tümünü kucaklayarak sağlıklı, mutlu ve güzel bir yaşamdan yana olmayı kastediyorum.
Dünyada plansızlıkla kalkınan bir ülke daha yoktur. Gıda güvenliği en az ekonomik güvenlik kadar önemli bir sorundur ve her sorunu TOKi üzerinden inşaat yaparak çözmeye kalkışmanın bir mantığı yoktur.Sonuçta, ancak tarım sorununu doğru çözenler sanayi konusunu da doğru çözebilir. Tüm gelişmiş ülkelerde bu böyledir. Bu yüzden Trakya’nın verimli tarım topraklarına kıymayın beyler “ dedi.
Buğra KAYA