Sevgili dostlar bir çoğumuz okumayı sevmiyoruz bu bilinen bir gerçek ama bu yazımı gelecek nesillerimiz için okumanızı öneriyorum.
Bir çoğumuz farkında olmayabiliriz ama kapımız da bizi bekleyen çok büyük bir tehlike var, temiz içme suyuna ulaşamamak..
Su yaşayan bütün canlılar için en önemli doğal kaynaklardan biridir.
İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı, ekonomik kalkınma, enerji üretimi, ulusal güvenlik gibi suyun gerekli olduğu bir çok sektör vardır.
Son 20 yıl içinde artan insan nüfusu ve bunun sonucu olarak artan su ihtiyacı vardır.
Dünya üzerinde ki mevcut su kaynakları ihtiyacı karşılayamayacak duruma gelmiştir.
Barajlarda doluluk oranlarının bu son yağışlar öncesinde son 10 yılın en düşük seviyesine inmesiyle, medya da "suyu tasarruflu kullanın" haberleri yapılmaya başlandı.
Dünyamız küresel ısınma ve iklim değişikliği tehdidi altındadır ve buna yol açan kapitalist sömürü sistemidir.
Sevgili arkadaşlarım..
Türkiye'de kişi başına düşen yıllık 1349 metreküp su miktarı ile Türkiye su stresi çeken bir ülke konumuna gelmiştir.
Bu miktar 1000 metreküp'ün altına indiğinde su fakiri bir ülke olacağız.
Düşünün ki siyasi iktidar işçi sınıfına yönelik saldırılarda ne kadar pervasız adımlar atıyorsa aynısını doğaya karşıda yapıyor.
Önemli su kaynaklarımızdan olan göllerin çok büyük bir kısmı kurudu yada kurumaya yüz tuttu, yada kirliliğin pençesinde yaşam savaşı veriyor.
Hepsinin arkasında ki sebep aynı.
Gölleri besleyen akarsulara yapılan barajlar, göllerin çevresinin imara açılması, su dolum tesisleri, göl çevresinde yapılan orman katliamları, madencilik faaliyetleri, bilinçsiz sulama, kanalizasyon ve sanayi atıklarının göllerimize bırakılması gibi bir çok neden sayabilirim.
ÇARPIK KENTLEŞME SU SORUNUNU BÜYÜTÜYOR!..
Bizlere su tasarrufu yapmamız önerilirken çarpık kentleşme ile şehirlere su taşıyan şebekeler nedeni ile suyumuzun %43'lük bir oranı bize ulaşmadan yok oluyor.
KANAL İSTANBUL YAPILIRSA SU SORUNU BÜYÜYECEK!..
Hepimizin bildiği gibi bu projenin düşünüldüğü yerlerin yakının da Terkos gölü ve Sazlıdere barajı var.
Bu proje gerçekleşirse Sazlıdere barajının yok olma ihtimali çok yüksek .
Terkos gölüne ve yer altı sularına tuzlu su karışma ihtimali uzmanlara göre çok yüksek.
Bu proje tarım alanlarının %52'sini yok edecek ve çevresinde de 200 bin civarında ağaç kesilmiş olacak.
Bu projenin bu kadar çok zararı biliniyorken yapılması konusunda ki ısrarın nedeni nedir ?
Bilmezlikten değil aç gözlülükten kuraklık bağıra bağıra gelirken herkes duyuyor da siyasi iktidar niye duymuyor ?
Tehlikenin farkında değiller mi ?
Bütün bu yağma ve talan ne uğruna ?
Doğrusu ellerinde onlarca rapor varken siyasi iktidarın tehlikenin farkında olmadığını düşünmek saflık olur.
Ama bir şeyi bilmek gereğini yapmak anlamına gelmiyor.
Yoksa kapitalistler de pekâla küresel ısınmanın dünyayı mahvettiğini görüyorlar ama tatlı kârlarından bir türlü vazgeçmiyorlar.
Aynı durum siyasi iktidar için de geçerlidir.
Açgözlülük ve hırs her şeyin önüne geçiyor, sermaye büyüsün gerisinin bir önemi yok.
Sevgili arkadaşlarım, unutmayalım ki, susuzluk ve kuraklık felaketi kapımızdan içeri girdiğinde asıl etkilenenler kentlerde ki emekçiler ve köylüler olacak, yani bizler olacağız.
Kendimiz için, çocuklarımızın geleceği için doğayı katledenlerden, suyumuzu kurutanlardan hesap sormalıyız.
Unutmayalım petrolsüz milyonlarca yıl yaşarız ama susuz bir gün bile yaşayamayız.
Su gelecektir akıp giden geleceğimizin lütfen elinden tutun..