Vali sporcuları misafir etti
En fazla trafik kazası Temmuz ayında oluyor
Recep Çotuk’tan gazetemize açıklama
Lüleburgaz Devlet Hastanesi’nden Hürfikir’e ziyaret
Bu haber 05 Aralık 2020, Cumartesi 11:49 tarihinde eklendi. 1167 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Gündoğdu “Doğal zenginliklerin en büyük şanssızlığı AKP iktidarıdır”

CHP Kırklareli Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyon Üyesi Vecdi Gündoğdu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada günümüzde yaşadığımız çevre sorunlarına değinerek Türkiye Çevre Ajansı’nın kurulmasına dair kanun teklifi hakkında konuşma yaptı.
Gündoğdu “Doğal zenginliklerin en büyük şanssızlığı AKP iktidarıdır”  

Çevre düzenlemesi yaparken üç temel hususun baz alınması gerektiğini söyleyen Milletvekili Vecdi Gündoğdu, ülkemizde bulunan Ayder Yaylası, Dipsiz Göl, Uzungöl, Salda Gölü, Kuzey Ormanları, Kaz Dağları, Saros Körfezi, Istrancalar gibi sayısız doğal zenginliğin en büyük şanssızlığının AKP iktidarına denk gelmek olduğunu belirtti.

Doğal güzelliklerin rant uğruna katledildiğini ifade eden Gündoğdu konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Yaşamın kendisi olan çevre konusunda düzenleme yaparken üç temel konuda hassasiyet göstermek zorundayız:

Bir, geriye götürülemezlik ilkesi;

İki, uluslararası çevre hukukunu oluşturan sözleşmeler;

Üç,  Anayasa'mızın çevreye ilişkin düzenlemeleri.

Bu üç temel prensip her adımda bizim yol haritamız olmalıdır. Yaşamak ve yaşatmak için sürdürülebilir gelişme, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını tehdit etmeden bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilmektir.

Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de en önemli çevre ve halk sağlığı sorunlarından bir tanesi hava kirliliğidir.

Çevre Mühendisleri Odası tarafından hazırlanıp açıklanan Türkiye'nin hava kirliliği raporuna göre, ölçüm yapılabilen 45 ildeki istasyonların çevresinde yaşayan 60 milyon kişi, ulusal değerlerin üzerinde partikül madde 10 seviyesine yani zararlı toza maruz kalmaktadır.

Termik santral bölgelerindeyse durum çok daha kötüdür. Bugüne kadar termik santraller ve ağır sanayinin bulunduğu bölgelerde filtreleme gerektiği gibi yapılmadığı için solunum sistemi hastalıklarından tutun da kanser hastalığına kadar halk sağlığını tehdit eden pek çok sonucun ortaya çıktığı bilimsel verilerle ortaya konulmuştur.

Mevcut kömürlü termik santrallerin olumsuz etkilerinin minimize edilmesine yönelik bir çalışma dahi yapılmadan maalesef, yeni termik santraller planlanmaktadır.

İnsanların sağlığını kaybettiği, kuşların, arıların böceklerin yaşamadığı hayalet şehirler istemiyorsak denetleyici kurumlar görevlerini layıkıyla yapmak zorundadırlar.

Yaşamın bir diğer vazgeçilmesi ise su; yerine başka bir madde ikame edilemeyen sınırlı bir doğal kaynaktır. Sağlıklı suya ulaşmak temel bir insanlık hakkıdır. Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili, son derece zengin göl ve akarsu kaynakları olmasına rağmen maalesef su stresli ülkeler arasındayız. Dolayısıyla geleceğimiz, doğal yaşama kadar tehdit altındadır.

Bir diğer vazgeçilmezimiz ise toprağımızdır.

Ülkemizde erozyon, arazi üretkenliğinin azalmasında en başta gelen sorunlardandır. Tarım arazilerinin yüzde 59'u, meraların yüzde 64'ü, orman arazilerinin ise yüzde 54'ü maalesef erozyona maruz kalmaktadır.

  Sayın milletvekilleri,

On sekiz yıllık AKP hükûmetleri uyguladıkları çevre politikalarıyla Anayasa'yı, yasaları, yönetmelikleri sürdürülebilir yaşamı görmezden gelmiştir. AKP'den geriye sadece talan edilen, katledilen, yağmalanan doğa kalmıştır.

Görüşmekte olduğumuz teklifte amacının ötesinde değişiklikler ve bütünsel açıdan çelişki ve tutarsızlıklar vardır. Ajans yönetim kadrolarının bilimsel ve objektif kriterlere göre değil, siyasi olarak belirleneceği açıkça görülmektedir.

Sorumluluk almadan sınırsız yetki isteyen ajansla kadro ve bütçe alan, mali muafiyeti olan denetlemeyen ama denetim yetkisiyle Bakanlığa paralel bir kurum oluşturmaktadır.

Değerli arkadaşlar,

Eşsiz coğrafyamızın bize emanet ettiği Ayder Yaylası, Dipsiz Göl, Uzungöl, Salda Gölü, Kuzey Ormanları, Kaz Dağları, Saros Körfezi, Istrancalar ve saymakla bitiremeyeceğimiz doğal zenginliklerimizin en büyük şansızlığı, binlerce yıllık zaman dilimi içerisinde maalesef, AKP iktidarıyla karşı karşıya kalmasıdır.

On iki bin yıllık Dipsiz Göl, define bulma umuduyla iş makinalarıyla kazılmış ve kurutulmuştur.

Salda Gölü'ne, çıplak ayakla dahi basmaya kıyamadığımız o beyaz kumlarının üzerine maalesef, iş makinalarıyla, hafriyat kamyonlarıyla girilmiştir.

Derelerini kurutup ağaçlarını kestiğiniz Karadeniz'de, plansız yapılaşmaların bedelini Rize'de, Artvin'de, Giresun'da maalesef, acı kayıplarla ödedik.

 "Ormanımdan bir dal kesenin başını keserim." diyen Sultan Mehmet'in torunları, Kuzey Ormanları'nda 13 milyon ağaç kesilmiştir.

 Oksijen darphanemiz,  Dünyanın en kaliteli oksijenini üreten Kaz Dağları'nı oksijen hırsızlarının, altın madencilerinin maalesef, cenneti hâline getirdiniz.

Istrancalar'ı delik deşik ederek toz bulutlarıyla yeşili griye çevirdiniz. Istrancalar'daki eşsiz doğal zenginliğimiz, çimento, kil, demir, bakır, altın, gümüş, taş, çakıl gibi vahşi madencilikle çalınıyor, şu anda da talan ediliyor.

Trakya'da barajlar, dereler kururken, içme ve sulama suyu tehlikedeyken AKP şu anda maden şirketlerine oluk oluk su aktarmaya devam ediyor.

 Doğanın yeşilini doların yeşiliyle karıştıranlara buradan sesleniyorum:

Istrancalar'ı kaybedersek İstanbul'u kaybederiz, İstanbul'un nefesi kesilir, içtiği su yok olur. Istrancalar'ı koruyamadığımız zaman Balkanlar üzerinden yurdumuza inanın, soğuk hava değil, duman, kül, radyasyon ve toz bulutları gelecektir.

Avrupa'nın en önemli doğal alanlarından biri olan Istranca Dağları'nda birçok ekosistem iç içe yaşamaktadır.

Dağ, deniz, göl, dere, mağara ve kumullar ile longoz ormanları hep birlikte, kardeşçe bir yaşam sürdürmektedir.

Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bu eşsiz zenginliğimiz kendi hâline bırakılsa inanın, Istrancalar'ın yeryüzü cenneti olması işten bile değildir

 Kırklareli Demirköy ilçemizde Dupnisa Mağarası üzerinde mermer ocağına izin verildi; güler misin, ağlar mısın? Duyarlı çevre gönüllüleri sayesinde bundan vazgeçildi, bölge sit kapsamına alındı.

Bizler tam mağara kurtuldu derken bir baktık, şimdi de neredeyse mağaranın içine kadar uzanan turizm tesisleri yapılmaya çalışılıyor ve planlandı; herhâlde, bu da önümüzdeki senelerde Katarlılara verilir.

 Kırklareli’nde doğayı talana büyük bir hızla devam ederken Kırklareli'nin en bereketli Babaeski Büyük Ovası sınırları içinde bulunan bereketli tarım toprakları, kömür ocakları ve termik santrallerle şu anda maalesef, yok edilmeye çalışılıyor.

Suyu kucağında saklayan toprağa ihanet etmeyin.

Değerli arkadaşlar, Trakya'yı, İstanbul'u ve Marmara Bölgesi'ni kurtarmak istiyorsak hiç vakit kaybetmeden tedbirler alınması gerekiyor. Ergene havzası toprakları tarımsal sit alanı ilan edilmelidir.

Istrancalar biyosfer rezerv alanı ilan edilmelidir.

 Dünyanın en önemli kuş göçü yolu olan Istrancalarda RES projelerinden bir an önce vazgeçilmelidir.

Kırklareli Turizm Bölge Planı yaşama geçirilmelidir.

Avrupa'nın en büyük subasar ormanı, longozlar Ramsar alanları kapsamına alınmalıdır.

 Değerli milletvekilleri, Pandemi sürecinde insanlığı bir kez daha uyarıyoruz:  Artık sağlıklı yaşam, temiz hava solumak, nefes almak istiyorsak, çocuklarımıza sağlıklı bir gelecek bırakmak istiyorsak ortak akıl çevresinde bilimsel çözümleri yaşama geçirmeliyiz.

Sürdürülebilir gelecek için sorunlar ortada, çözüm yollarını da biliyoruz ve sıralıyoruz. Fakat bunları yapmak için de irade gerek, inanın irade gerek.  On sekiz yıldır AKP'de ne yazık ki bu iradeyi de göremedik.

İnsanın doğadan uzaklaştıkça kalbi sertleşirmiş, siz de biraz artık kalbinizi yumuşatın diyoruz.

Karar vereceksiniz; geleceği yaşanılabilir mi kılacaksınız yoksa çocuklarımıza miras bırakacağımız çevreyi, geleceğimizi talan etmeye devam mı edeceksiniz?

Aklı ve bilimi yok sayıp rantı önceleyen politikalarla, çocuklarımıza, torunlarımıza nefes alamayacağı alsa da sağlıklı olamayacağı bir vatan mı bırakacaksınız?

Buna bir karar verin. Şu anda temiz hava istiyorsunuz, meyve seviyorsunuz, kuşları, arıları, böcekleri seviyorsanız yeşile saygı duyun, birlikte kucak kucağa yaşayın. İnanın daha mutlu, daha huzurlu ve sağlıklı olacaksınız.

Artık bunları da söylemeyin, yapın. İnsanı insan yapan düşüncesi değil, emin olun ki davranışlarıdır.

Önce zarar vermeyin sonra zaten faydalı olursunuz.

"Param var ama tüketmeye hakkım var mı?" diye de kendinize bir öncelikle sorun.      

Değerli milletvekilleri,

"Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün.

Her köşede bir çiçek dükkânı açan doğayı görün.

Güller gülerek sesleniyor bülbüllere:

Susun, susarak doğayı görün." Kapatmadan önce şunu söylemek istiyordum. Hep hani çevrecilerin, doğacıların, korumacıların bir sözü vardır, klasik bir şey: “Doğayı sev, yeşili koru.” derler. Eğer bunu bir AKP'li söylüyorsa da inanmayın. Teşekkür ederim.”

Buğra KAYA

Yazdır Paylaş
ETİKETLER :
Diğer Haberler
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek