Vali sporcuları misafir etti
En fazla trafik kazası Temmuz ayında oluyor
Recep Çotuk’tan gazetemize açıklama
Lüleburgaz Devlet Hastanesi’nden Hürfikir’e ziyaret
Bu haber 30 Mayıs 2017, Salı 09:25 tarihinde eklendi. 871 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Emek Bürosu bilgilendirme toplantısı yapıldı

Petrol İş Sendikası Trakya Şube Binasında CHP tarafından Emek Bürosu bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi.
Emek Bürosu bilgilendirme toplantısı yapıldı

Dün gerçekleştirilen toplantıya CHP Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, CHP Kırklareli Milletvekili Turabi Kayan, CHP Kırklareli İl Başkanı Ünal Başkur, CHP Lüleburgaz İlçe Başkanı Özgür Kaya ve çok sayıda sendika üyesi vatandaş katıldı.

Toplantıda CHP tarafından kurulan Emek Büroları hakkında bilgiler verildi. CHP Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan, burada bulunma amaçlarının cam işçilerine destek vererek Emek Bürosu hakkında bilgi paylaşımı olduğunu belirtti. Kaplan, “Yıllardan beri süre gelen hak kazıkları, örgütlenmenin önündeki engeller OHAL ile birlikte daha da rayından çıkmış durumda. Ben bir siyasetçiyim fakat siyasetin daha da ötesinde ben bir hukukçuyum. Hukukçu olarak son dönemde yaşanılanlar beni daha da üzüyor. Bu yaşanılanlara karşı birlikte mücadele etmeye ihtiyacımız var. Bu anlamda Cumhuriyet Halk Partisi olarak 70’li yıllarda işçi büroları diye aslında var olan bir yapılanmamız vardı. Son dönemde emek dünyasıyla mesafe biraz açılmıştı. Bunun farklına vararak dedik ki biz daha fazla örgütlü yapılarla bir arada olmalıyız. Daha fazla kol kola girmeliyiz. Önümüzdeki süreci onlarla birlikte planlamalıyız çünkü hepimizin birbirine ihtiyacı var, bizim size daha fazla ihtiyacımız var. Bunu yaşayan bilir, çözümünü de yaşayan çıkarır ortaya. Birlikte çözüm üretmek daha kıymetli, daha akılcı ve daha sonuca dönük olur. Bu anlamda da geçtiğimiz aylarda Emek Bürosu adı altında eski işçi bürolarını Emek Bürolarına çevirerek, aynı zamanda parti meclisinden de bir genelgeyle, bir yönetmelikle onaylatarak bunları hayata geçirdik. Aslında son dönemde Emek dünyasındaki bu kazanılmış hakların bir bir işçinin elinden alınmasına karşı, örgütlenmenin önüne sürekli çekilmeye çalışılan setlere karşı ve bu hak gasplarına karşı bir açık meydan okumadı. Bu açık meydan okumayla birlikte Emek Bürolarını hayata geçirmeye çalışıyoruz. Öncelikli olarak da sizlere bunu duyurmaya çalışıyoruz. Duyurmamızın amacı sizlerin yaşadığı sorunları bizler ne kadar katkı koyabiliriz, sizler için bizler ne yapabiliriz ve politika üretirken emek bileşenleriyle birlikte çözümleri nasıl hayata geçirebiliriz. Bunları kendimize dert edindik. Geçmiş yıllardan beri süre geldiği gibi Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda ağır bir sorumluluğumuzun olduğunun da farkındayız.”dedi.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Emek büroları Cumhuriyet Halk Partisi tarafından oluşturulan ama Cumhuriyet Halk Partisinden sendikalara, işsizlere, işçi olanlara omuzdaş olarak yürüme hareketidir. Yani bugün burada toplanmamızın vesilesi de budur. Mutlaka CHP'nin üyesi de olmak gerekmiyor Emek bürolarında çalışmak için. Yalnızca ortak sorunlarda ortak buluşmalar yaratmak istiyoruz. Ben 80 öncesi işçi komisyonunda da görev yapmıştım. O dönemde ki yapıdan bu dönemde ki yapının farkı şu, Türkiye'de yapı değişti. Artık AVM’ler diye bir şey var, telefon şirketleri var. Hizmet sektöründe çalışanların sayısında oldukça artış var. Ama bunların en önemli bölümü sendikalı değil. Geçmişte imalat sanayi içinde çalışırken emekten gelen gücünü kullanan kitle yoğundu. Bugün Kristal iş de bunun bir örneği. Ama Türkiye'de artık işçi çalışma alanlarında özelleştirme mantığı ile doğan ve Dünyadaki gelişmeler ile oluşan globalleşme ile de yapısı değişen bir kimlik var. Bu kimliği artık örgütlemek gerekiyor. 15milyon sigortalının olduğu bir ülkede 1,5milyon ne yazık ki sendikalı var. Bu sendikalılarında ne yazık ki 670bini toplu sözleşme yapabilir durumda. Onun dışındakilerin toplu sözleşme ve grev hakkı yok. Yani 1,5milyon sendika üyesi var ama bunların grev hakkı yok. Sendikaların önünde o kadar engeller var ki güya %10 barajı kaldırıldı ama işkolları birleştirilerek orada sendikaların mücadele alanı daha daraltıldı. Örgütte olmalarının önüne engeller çıkarıldı. Şuanda sendikalı olabilmenin zor olduğu, demokrasi ile buluşacak bir yapının olmadığı bir konumdayız. Bu anlamda CHP olarak ne yapabileceğimizi değerlendirdik ve bu süreci emek büroları ile birlikte yürüme, birlikte çözüm üretme, birlikte sonuca gitme noktasına taşıdık. Şimdi ülkemizde yaklaşık 19bin kişi AKP hükümeti döneminde iş cinayetleri ile yitirdiğimiz bir evredeyiz. Yani iş cinayetleri olağanlaşmış. Sendikaların olmadığı sektörlerde iş cinayetlerinde önemli artışlar var. Bir iş yerinde disiplin demek, düzen demek, üretim demek, verimlilik demek, paylaşma demek sendikanın olduğu yer kurumsal kimliğe erer. Oradaki her sorun diğer birimlerdekine göre daha iyi değerlendirilir. Eğer bir yapı kimlik bulacak ise orada sendika olmalı. Türkiye ne yazık ki Özal ile başlayan sendikasızlaştırma dönemini çok acı bir şekilde günümüzde yaşıyor. Bu sürecin dönüşmesi gerekiyor. Çocuk işçi sorunu var, kadın işçi sorunu var, işsizlik sorunu var. Yalnızca bu dönemde şuanda İŞKUR’a başvurmuş 567bin üniversite mezunu iş bekliyor. Bunun 1milyonun üzerinde olduğunu yani başvurmayanları da varsayarsanız üniversite mezunlarının dahil iş bulamadığı koşullara erdiğimiz bir dönemdeyiz. Türkiye'nin en büyük sorunu işsizlik ve %24ü bulmuş kadın işsizlik normal işsizlik oranı ise %12lerde. Şimdi bu ülkede sürdürülebilir bir durum da değil. Üretim alanları daralıyor imalat sanayinde geriye düşülüyor, dışa bağımlılık artıyor, ithalatın en üst tavan yaptığı dönemdeyiz, tarımdan hayvancılığa kadar dışa bağımlıyız. Onların dışa bağımlığı arttıkça üretim alanlarının giderek yok olmasına ve giderek de iş alanlarının daralmasında da beraberinde getiriyor. Bütün bu sorunların geniş kapsamlı ele alınıp değerlendirilmesi amacı ile emek büroları çalışmalar yürütüyor. Son olarak taşeron işçiler ile yaptığımız çalışmada geçtiğimiz hafta genel başkanımızın yanına da arkadaşlar gitti, artık dernekleşiyorlar gelin bizde beraber olalım dediğimizde sırt çeviren arkadaşlar bugün nolur biz sizinle yol yürüyelim noktasındalar. Çünkü yaşadığımız koşullarda bir siyasi parti kimliğinin sağlayacağı bu anlamdaki bir destek önemli bir itici güç oluyor. Taşeron işçilere 3 ay içinde kadro sözü verilmişti. 1 yıl geçti, hatta 1,5 yıl oldu. Hala taşerona kadro verilmediği gibi dün Çalışma Bakanlığının açıkladığı değerlerde bununla ilgili şu, şu bakanlıklar çalışma yapacaktı diyor. Siz seçimden önce 3 ayda kadro diye söz vermiştiniz. En az 1,5-2milyon insanının duygularıyla oynadınız. 750bin kamudakiyle birlikte 1,5-2milyon taşeron işçi çalışıyor. Bu taşeron ne demek? Güvencesiz, iş güvenliği olmayan, sendikası olmayan, hak mücadelesinde bulunamayan işçi demek. AKP hükümeti döneminde çıkan yasalara bakıyorsunuz tamamen sendikasızlaştırmayı teşvik edici, esnek çalışma yöntemini getiren bir yerde modern kölelik diye tanımlayacağımız uygulamalara yöneliyorlar. Taşeronu bile neredeyse arattıracak uygulamaların kapısını açıyorlar. Burada bir direniş, burada bir hareket, burada bir sorumluluk üstlenme noktasında olmazsak ülkenin geleceği anlamındaki sıkıntılar katlanarak artacaktır. Bizim Emek Bürosu olarak yola çıkmamız, bu süreci daha fazla ortak hareket edebileceğimiz unsurları taşımaktır. Sendikaların siyasi yapıları kendilerine aittir. Onlara bir müdahalemiz yok. Eğer mücadeleniz emek içinse gelin ortak olan konularda iş birliğini geliştirelim. Bu anlamda yapacaklarımızı örgütleyelim. Aylık olarak Kırklareli’ndeki Emek Bürosu rapor hazırlayacak. Şu kadar işsizimiz var, şu kadar sendikalımız var, şu kadar toplu sözleşme yapamayan işçimiz var, bunlarla ilgili bölgemizdeki işçilerin durumu bu. Düzenli olarak hazırladıkları bu raporları bizlerle merkez büroda değerlendirme yapacağız. Bunlarla ilgili bölge için ne yapılabilir. Çalıştay düzenleyeceğiz, büroşürler hazırlayacağız. Toplumsal bilinci yukarı taşıma adına girişimde bulunacağız. Çünkü bu toplumsal bilinç giderek teslimiyete doğru gittikçe çözümü olmayan bir noktaya geldiğinde çaresiz içinde ne yapacağını kara kara düşünmeye başlıyor. O süreci yaratmayalım istiyoruz. Bugün Kristal İş’teki mücadele bir örnek müdahaledir. Çünkü emeğinin karşılığını istiyorlar. Hiçbir arkadaşımız buranın kapanması düşüncesinde değil, hiçbir arkadaşımız verim düşsün niyetinde değil, biz üretiyoruz daha iyi üretelim daha iyi çalışalım, bizim işlerimiz daha iyi gelişsin ama ürettiğimizden pay alalım mücadelesi veriyorlar. Bunun kadar doğal bir şey yok. Örgütlü güce bakışta genelde kendi kafalarında bir yere koyan insanlar vardır, özünde bir gün gelir anlarlar. Eğer örgütlü bir toplum varsa, demokratik bir hareket gelişiyorsa, sendikalar gelişiyorsa bunun sanayiciye de katkısı vardır. Sanayicinin de bu bağlamda kendisine ait yapılanmanın güçlenmesi bu yolla sağlanır. O anlamda bizim sanayici düşmanlığımız yok. Çünkü sanayici olmazsa işçi olmaz. İş yerlerine bir düşmanlığımız yok. Çünkü iş yerleri olmazsa işçi olmaz, emek olmaz. Biz onların üstüne giderken sorunları bir tarafın üzerine yığılsın istemiyoruz. Eğer bir taraf bağımlı hale geliyor, yoksul hale geliyorsa bunu iyi görmemiz gerekiyor. Bu ülkede elde edilen artı değerden, gelirden tamamen para alanlar yüzde 1-2’lerde, genel yapı yoksulluğa doğru sürükleniyorsa orada sorun büyüyor demektir. Ülkemizde hızlı bir yoksulluğa gidiş var. Bu gün hesaplanan bütün rakamlara bakıldığında yoksulluk sınırı altında yaşanların sayısı her geçen gün artıyor. Bunlara üretilecek çözüm birlikte hareket etmekten geçiyor. Biz bunun öncülüğünü, önderliğini yapmak yerine omuzdaşlığını yapmak istiyoruz. Sendikalarımızla, demokratik kitle örgütlerimizle, işçilerimizle, işsizlerimizle, kadınlarımızla, gençlerimizle bu yapıyı geliştirmek istiyoruz. Ve sorunların daha çok gündeme gelmesine önderlik ve vesile olmak istiyoruz. Çalışmamızın temel mantığı budur.”dedi.

Cüneyt ÜNLÜSOY

 

 

Yazdır Paylaş
ETİKETLER :
Diğer Haberler
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek