1. Haberler
  2. Yerel
  3. “Kaçış Değil, Dönüş”: Yeni Neslin Sessizliğe Yolculuğu

“Kaçış Değil, Dönüş”: Yeni Neslin Sessizliğe Yolculuğu

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala


Z kuşağı artık kalabalıkları değil, sessizliği arıyor. Şehrin ışıkları altında büyüyen bir nesil, şimdi köylere, dağ evlerine ve doğanın kalbine sığınıyor. Hızla yorulan bir dünyada “yavaş yaşamak” bir tercih değil, bir ihtiyaç haline geldi.

Sabahın erken saatlerinde İstanbul trafiğinde sıkışmış binlerce insan…
Kornalar, bildirim sesleri, yetişilmesi gereken toplantılar…
Ama artık bazıları bu tempoyu bıraktı.
Bir kısmı Karadeniz’in köylerine, bir kısmı Ege’nin sessiz kasabalarına taşındı.
Kimi lavanta yetiştiriyor, kimi sabah meditasyon yapıyor, kimi telefonunu haftalarca kapalı tutuyor.

Hepsinin ortak cümlesi aynı:

“Kendimi ilk kez duymaya başladım.”

Yavaş Yaşam: Modern Kaçışın Adı

“Yavaş yaşam” sadece nostaljik bir akım değil; tükenmiş bir neslin iyileşme çabası.
Z kuşağı (1997–2012 doğumlular) teknolojiyle büyüdü, bilgiye saniyeler içinde ulaşmayı öğrendi ama ruhunu bu hızda kaybetti.
Y kuşağı (1981–1996 doğumlular) ise kurumsal hayatta tükenip nefes alamaz hale geldi.
Şimdi iki nesil de aynı şeyi yapıyor: “Hızlıyı reddedip sessizliği seçmek.”

Köylere Dönüş: Sessizlikte Yeni Bir Hayat

Türkiye’de özellikle pandemi sonrası dönemde gençlerin kırsala yönelimi dikkat çekiyor.

Bazı sessiz hayata geçmiş gençlerden duyulanlar:

“Artık takvim değil, mevsimler belirliyor günlerimi.”

“Şehirde çok ses vardı; burada sessizlik bile konuşuyor.”

Verilere göre son beş yılda Türkiye’de şehirden kırsala taşınan 25–35 yaş arası gençlerin oranı %18 arttı ve bu yaş aralığı her geçen yıl daha da düşmekte.
Bu sadece ekonomik değil, psikolojik bir göç.

Neden Kaçıyorlar?

Uzmanlara göre bu kaçış, basit bir “moda” değil; modern zamanın yan etkisi.

Dijital tükenmişlik: Sürekli çevrim içi olmak, zihin yorgunluğunu arttırıyor.

Anlamsızlık hissi: Hızlı tüketim kültürü, tatmini kısa ömürlü hale getiriyor.

Doğal denge arayışı: Şehirde unuttuğumuz biyolojik ritmimizi geri kazanma isteği.

Psikiyatristler bu durumu şöyle özetliyor:

“Yeni nesil kaçmıyor; sadece insan olmanın doğal temposuna geri dönüyor.”

Eski Nesillerin Aksine: Başarı Değil, Huzur Peşinde Bir Kuşak

1950’lerde “çok çalışmak” bir övünçtü.
1980’lerde “yoğun olmak” statü göstergesiydi.
Ama 2020’lerde başarı tanımı değişti:

“Huzurlu olmak.”

Eski kuşakların “hızlı yaşa, çok kazan” mottosunun yerini, Z kuşağının “yavaş yaşa, derin hisset” yaklaşımı aldı.
Artık bir kahveyi yavaş içmek, bir günü boş geçirmek veya sadece doğaya bakmak “zaman kaybı” değil, bir varoluş biçimi.

Sessizliğin Değeri: Yavaş Yaşamın Yeni Sembolleri Hızdan Kaçış, Hayata Dönüş

Bu akımın sembolleri değişti:

Telefonu kapalı geçen bir gün,

Küçük evlerde sade yaşam,

Kendi sebzesini yetiştirmek,

Sosyal medyadan uzak inzivalar,

“Bir şey yapmama” hakkı.

Artık başarı hikâyeleri plazalarda değil, toprakta yazılıyor.

Yavaş yaşam bir isyan değil, bir hatırlayış.
Şehirde kaybedilen doğallığı, insan sıcaklığını ve sessizliği geri kazanma çabası.
Bu akım belki de insanlığın en içgüdüsel tepkisi:

“Daha çok yaşamak için biraz durmak.”

-İrem HANAY

“Kaçış Değil, Dönüş”: Yeni Neslin Sessizliğe Yolculuğu
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

hurfikir.com.tr Güncel bilgi ve dökümanlar, haber, resim galerisi, bilgi bankası sosyal portal ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!