Kadınların yeri

Yazar -

Kadınların yeri

Kadın üzerinden siyaset yapmak türbanla başladı.

Kadını iş yaşamından koparmaya çalışan iktidar, kadını yalnızca eve hapsetmeye değil aynı zamanda türbana hapsetme peşinde.
AKP hükümeti  kaç çocuk doğuracağından, kadının çalışıp çalışmayacağına, kürtaja, sezaryen mi, normal doğum mu olacağına kadar karışan iktidar, kadını daha da rahat bırakmayacağa benziyor.
 
En az üç çocuk isteyen başbakan bu isteğini en son dört çocuğa çıkardı. Kadın İstihdam politikaları da kadını eve hapsederek üremeye zorluyor.
İktidarın kadını ortaçağa  götürme çabalarıyla kadının işi gittikçe zorlaşıyor. Kadının en önemli haklarından biri olan ekonomik bağımsızlığı elinden alınmaya çalışılıyor. Kadına karşı artan şiddet de AKP politikalarının bir sonucudur. 
Oysa Atatürk  1930 yılından başlayarak, 1934 yılına kadar, Kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmeleri için bir dizi yasa çıkartılmasına öncülük etmiştir. 5 Aralık 1934 tarihin de TBMM’de yapılan bazı yasa değişiklikleriyle Türk kadınlarına hakların en büyüğü olan “seçme ve seçilme” hakları verilmiştir. 
Bu gün Avrupa ülkelerine baktığımızda, Fransa 1944, İtalya 1948 ve son olarak Türk medeni kanununun temellerini oluşturan İsviçre bile kadınlara seçme ve seçilme hakkını 1972 yılında vermişlerdir.Peki o  günden bugüne ne  değişmiştir?
Bu konuda Atatürk’ün açmış olduğu yolda bir arpa boyu bile yol gidilmemiştir.
Türkiye de 1980’li yıllardan sonra siyasete dininde katılarak alet edilmesi, kadınları 1934 yılında verilen haklardan daha gerilere götürülmeye çalışılmaktadır.
Hala kadın üzerinde erkek egemenliğinin baskısı mevcut, bir kadın siyasete atılacaksa hala baba, eş, kardeş ve akrabaları tarafından engellenmektedir. Türk kadını kendi özgür iradesi ile seçme ve seçilme hakkına sahip olmadığı kanısındayım. Çünkü o hakkını tam manasıyla kullanamıyor.
Ülkemizde hala töre yüzünden işlenen cinayetler var, hala berdel uygulamaları var. Ve hala okula gönderilmeyen kız çocukları var. Bunlar içinde “baba beni okula gönder”gibi 21 yy.da hala  kampanyalar düzenleniyor.
Her ne olursa olsun, kadınlarımız kendi iradeleriyle verilen bu haklarına sahip çıkmalıdırlar. Eğer bunu başarabilirlerse hem ülkenin kaderini hem de kendi kaderlerini değiştirmiş olurlar.
Kadınların yeri evidir yaklaşımının kadınları toplumsal yaşamdan uzaklaştırmasından, kadın cinayetlerinin artması, kadınların işsiz bırakılması ya da güvencesiz çalışma koşullarına mahkum edilmesi hepsi AKP'nin kadın düşmanı politikalarıdır.
Ne mutlu Türk kadınlarına Atatürk gibi büyük bir lider yıllar önce haklarımızı vermiş, AKP'nin Kadın düşmanı bu Politikalarına karşı, ATAMIZIN bizlere verdiği haklarımızı savunmalıyız.
Batı’da kadınlar son yüzyılda toplumsal, ekonomik, siyasi ve hukuki hakları için çok mücadele verdiler. Türk kadının ise, Cumhuriyetin kazanımları sayesinde haklar için  Batı’daki kadınlar kadar mücadele vermelerine gerek kalmadı. Bu durumu bir kazanç olarak yaşan Türk kadının durumu iktidarın İslamcı uygulamaları ile geriye doğru gitmekte. Yine bu duruma dur diyecek olan biz kadınlardır. 
Tüm Emekçi Kadınlarımızın  günü bir kez daha kutlu olsun...
Saygılarımla

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 19 Nisan 2024, 23:44 tarihinde yazdırılmıştır.