YANILGIDAN DÖNMEDİKÇE

Yazar -

YANILGIDAN DÖNMEDİKÇE

Demokrasinin düşünce özgürlüğü demek olduğu, her türlü düşünce sistem ve biçimine en geniş anlamda hayat hakkı tanıdığı, dahası her türlü düşüncenin gelişmesi için ortam hazırlamak görevinde olduğu, tartışma alanı sağladığı, onu tarif edenlerin dillerinden hiç düşürmediği sözlerdendir.

Demokrasinin ne idüğü ve ne olmadığı konusu üzerine ülkemizde evrensel boyutlu bir tek bilimsel çalışmanın yapılmamış olması ve en sıkı demokrasi yanlılarının bile ancak aktarma ve yarım yamalak bilgilerine bazı kişisel çağrışımlarını ya da demagojilerini eklemek suretiyle yorumlar kazandırmaya yeltenişleri; bu yeltenişlerinin ise ciddiye alınarak ülke yönetimine kullanılması, sonuç  olarak Türkiye’yi  her 10 yılda bir demokrasiyi  kurtarmak adına yönetime el koyan askerî  müdahalelere maruz bırakmıştır.

Düşünce özgürlüğü gereği ve ilericilik sanılarak arkalanan bazı fikirlerin zamanla, gerçek ve tabii hüviyetlerini  kuşanarak  silahlı eylem hâlinde ortaya çıkışı, bizde demokrasinin sözcülüğünü yüklenmiş ve etkili olmuş çevrelerin nasıl köklü bir yanılgı ya da kasıt içinde bulunduklarının, her defasında çok pahalıya ödenmiş ispatıdır.

Onlar demokrasi için sürekli olarak hayalî düşmanlar var etmişler, hatta asil milletimizin samimiyetini bile en büyük tehlike saymak gibi vehimlerle uğraşarak asıl tehlikeyi göz ardı ettirmişlerdir.

Ve nihayet bir kez daha en somut biçimde gerçek  ortaya çıkmıştır ki asıl tehlike, silaha sarılarak ülkeyi bir yangın alanına çevirenler ile savaşma – seviş taktisyenleri ,demokrasinin vazgeçilmez unsuru gibi addedilerek serbestçe çalışmalarına meydan açılan kişi ve çevrelermiş.

O kişi ve çevrelerin zihniyeti, demokrasiye bağlılığın bir göstergesi sanılarak korunmuştur.

Bölücülük ve terörün, o düşüncelerle bünyesel  beraberlik içinde bulunduğu, silahlı eyleme koyulmanın o düşüncelerin olağan bir uzantısı olduğu dikkatlerden saklanılmıştır.

Dahası o tehlikeye dikkat çekenler, faşistlikle, art niyet taşımış olmakla suçlanmıştır.

Düşünce özgürlüğü bahanesiyle korunan o fikirlerin, çağımızda bağımsız birer düşünce biçimi olmaktan çok, ancak evrensel bir emperyalizmin aleti olarak kullanıldığı özenle görmezlikten gelinmiştir. Onların asıl amaçlarının anarşi ve terör olduğu, şimdi daha çok açık ve seçik ama, dün de meçhul  değildi uyanık olanlarca…

Demek ki demokrasi adına ve düşünce özgürlüğü teraneleriyle eğriye şemsiye olan, buna mukabil hiçbir tehlikeli tarafı bulunmayan duyguları, ısrarla tehlike gibi gösterenlerin zihniyeti ve onun temsilcileridir, bu ülkenin başına gelenlerden asıl sorumlu tutulması icap eden.

Ülkece, tekrar pahalı yanılgılara düşmemek için, bu yanılgılı yaklaşımlardan uzak durulmalı, geçmişten ders alınmalıdır.

Kısacası, silahlı eyleme kalkmış olan ve savaşma – seviş zihniyetindekilerdir  tehlikeli olan Türkiye için.

Demokrasi, silahlı eylemle ilgisi olmayan, bunu kanıtlamış bulunan düşüncelere daha geniş bir ortam getirmekle yükümlü bir yönetim biçimi olarak bilinir ve uygulanır Batı’da.

Yeni yetme demokratlık kisvesiyle Türkiye’mizin bölünmesine soyunanlar aklını başlarına devşirmeli.

Selam ile…

 

HER ŞEY TÜRK İÇİN, TÜRK’E GÖRE, TÜRK TARAFINDAN.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 26 Nisan 2024, 22:37 tarihinde yazdırılmıştır.