Özgürlük güzel şey

Yazar -

Özgürlük güzel şey

Ergenekon davası kapsamında  tutuklu olarak Sincan Cezaevi'nde tutulan CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, hakkında verilen tahliye kararının ardından Ankara Sincan’dan nihayet salıverildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin “seçilme haklarının ihlal edildiği” ve “tutukluluğunun makul süreyi aştığı” gerekçesiyle hak ihlali kararı verdiği Balbay’ın tahliyesine karar verdi.
4 yıl 277 gündür tutuklu olan CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay 10 Aralık "İnsan Hakları" gibi anlamlı bir günde özgürlüğüne kavuştu.
Mustafa Balbay'ın özgürlüğüne kavuşmasına tabi ki çok sevindik , başta baba hasreti çeken çocukları ve eşi.
Tutuklu bulunduğu süre içinde yine boş durmamış, yaşadıklarını, yapmak istediklerini, umutlarını,  8 kitaba sığdırmaya çalışmıştı. Herşeyden önce o bir gazeteciydi, milletvekiliydi; dışarıda insanların yaşadığı olaylara, ülkenin içinde bulunduğu duruma kayıtsız kalamamıştı.
Bunların hepsi bir yana , Anayasa mahkemesinin aldığı bu karar Mustafa Balbay'ın uzun tutukluluk süresi ile milletvekili seçildikten sonra milletvekili görevini yapamamış olmasından dolayı hak kaybına uğramıştır dedi.
Hak gasplarının giderilmesi için Mustafa Balbay'ın tahliye edilmesi bir başlangıçtı diyebilir miyiz öyleyse?
Mustafa Balbay'ın uğradığı hak kaybı kadar hastalıkla mücadele eden Fatih Hilmioğlu'nun ve diğer uzun tutuklu olan aydınlarımızın da hakları gasp edilmiyor mu?
Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim, hala haksız-hukuksuz yargısız bir infazla  tutuklu olan aydınlarımız var maalesef.
Mustafa Balbay için halkın iradesi ile milletvekili seçilen ve görevinin önündeki engellerin kaldırılması zorunluluğu var deniliyorsa, görevinin yarısı cezaevinde geçen bir insanın içerde tutuklu bulundurulmasına nasıl göz yumulduğunu anlamak mümkün değil .
Mustafa Balbay tahliye edildiği akşam söylediği gibi "Türkiye'de can güvenliğinden de önce tehlikede olan hukuk güvenliğidir" demişti.
Kişilerin hukuki olarak kendilerini güvende hissetmesi için bu temel değerlerinin zarar göreceği ile ilgili şüphe içinde olmaması gerekir.
Durumlara yada kişilere göre değişen hukuk kuralının uygulandığı bir ülkede hiç kimse hukuki olarak kendini güvende hissetmez. 
Şimdiler de bir operasyonu andıran ve sürekli değişiklik gösteren hukuk sistemimiz  gibi...
Bir operasyonla hakları gasp edilen Mustafa Balbay tutuklu kaldığı 5 yıllık süre içinde, nasıl aynı duygu ve düşünce ile içeri girdiyse yine aynı duygularla dışarı çıktı. Nefretle, kinle beslenenlerin aksine nefret ve  intikam duygusundan arınmış bir söylemi vardı.
Cezaevi çıkışında yaptığı açıklamada "içinden geçtiğimiz süreç bir sünger çekilip, her şeyi unutalım denecek bir süreç değil. Ama kin güdülecek bir süreç de değil" diyebilecek kadar aydın düşünceliydi. Bir duruşmasında söz istediği için "disiplin cezası" alan birinin yüce gönüllüğüydü onun düşünceleri.
Mustafa Balbay hakkındaki tahliye kararıyla ilgili olarak "Üç yıl önce söylediklerim şimdi gerçekleşti" diyen Bülent  Arınç kadar Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın "hem bireysel hak ve özgürlükler açısından hem de demokratik standartlar açısından bir kazanım diye düşünüyorum" demesi şaşkınlık verici.
İktidar yetkililerinin bu durumdan pay çıkarmaya çalışmaları da çok gecikmedi. Mustafa Balbay’ın özgürlüğünü AKP’nin 12 Eylül referandumu paketine borçlu olduğunu söylemeleri de pes dedirtecek cinstendi.
Büyük şair Nazım Hikmet gibi Türkiye'ye girmesi yasaklı olan Abidin Dino mutluluğun belki resmini yapamadı ama bu resmi biz Balbay ailesiyle kucaklaştığında gördük.
Darısı diğer tutukluların özgürlüklerine kavuşmaları temennisi ile...
Saygılarımla.

 

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 26 Nisan 2024, 23:31 tarihinde yazdırılmıştır.