DALKAVUKLAR SULTASI…

Yazar -

DALKAVUKLAR SULTASI…

Dalkavukluğun bu kadarına pes, doğrusu.

Soytarılığın böylesini hiçbir yerde göremezsiniz, hiçbir kitapta okuyamazsınız, bulamazsınız.

Aslında bizim “dalkavuk” bildiğimiz, gâvurların “soytarı” olarak tanıttığı, birbirini andıran bu meslek, çok eskidir.

Bu mesleğin icracı ustaları, tarih boyunca, efendilerini eğlendirmek, oyalamak yanında ayrıca bağlı bulundukları kişiyi zekâlarıyla, uygun dilleriyle yanlış işlerden ve kararlardan alıkoymak gibi hizmetlerde de bulunurlardı.

Efendisini, sonunda mahcup olacağı, pişmanlık duyacağı eylemlerinden caydırmayı görev bilirdi dalkavuk veya soytarı. İyi dalkavuk veya soytarı, efendisinin yanında, bir bakıma kamuoyunu temsil ederdi, yani kamuoyunda kötü yankılar bırakacak davranıştan vazgeçirmeye çalışırdı. Efendisinin izzetini, şerefini korumayı görev bilirdi. Azarlanmak, kovulmak pahasına bile olsa bu “koruyucu melek” rolünden vazgeçmezdi.

Çünkü fiilen ve resmen bir meslekti dalkavukluk, soytarılık. Bu mesleğin töreleri bunlardı. Bu işin erbapları bu töreye uyarlardı. Tarihimizde buna sayısız örnekler vardır.

Dünya edebiyatına, soytarı tipini en güçlü bir şekilde kazandırmış olan Shakespeare, soytarıya entelektüel bir hüviyet biçmiştir. Daha doğrusu, gerçek soytarıyı, gerçek rolüyle yaşatmak istemiştir. Dalkavukluğun, soytarılığın asli hüviyetini kaybederek, bir “ağa gâvurluğuna”, yalnız menfaat karşılığında yapılan bir efendi övücülüğüne dönüşmesi, bir pohpohlamacılık, yağdanlık hâline gelmesi, efendisinin dümen suyunda gitme mesleği olması sonunda, bu mesleğin gerçek temsilcileri de ortadan kalktı.

Dalkavukluk, soytarılık, bir öz değişikliğine uğradı.

Öyle ki bugün, dalkavuk, soytarı deyince, bütün dünyada hemen akla gelen tip, malum olumsuz bir tiptir. Artık herkesin olumsuz olarak tanıdığı bu malum tipe şimdi dalkavuk, soytarı deniyor.

İşte bu tipin en aşağılık yahut diğer deyimiyle en muhteşem örnekleriyse, birçok geri kalmış ya da totaliter ülkelerde bile eşine rastlanması mümkün olmayacak şekilde bizde mevcut.

1980 darbesinden sonra Türkiye, bunların yetişmesine elverişli bir tarla hâline getirildi. Son 13 yılda da bu işin endüstrisini kurdular.

Özellikle basın, bunların boy gösterdiği en belirgin alan oldu. Bu dönemin sürülü tarlasını karıştıran herkes, dalkavukluğun sayısız örnekleriyle yüz yüze geliverir hemen.

Onlarca yıl önce, zamanında bunlara “besleme basın” deniyordu!

Şimdi ki‘ Yandaş Medya ‘ gibi…

Efendisinin her icraatına “isabet buyurdunuz, keramet buyurdunuz” demeyi görev bilen bu görsel ve yazılı basın; iradenin yolu üzerine kazılmış bulunan kuyuları çer çöple örtmekten, insanlarımızın damarına basarak tepkileri büyütmekten, karşıtlarına malzeme olmaktan başka bir şeye yaramıyor.

Toplumun eğilimini, reaksiyonunu gizleyenler, bunları bağnaz muhalefetin abartmaları gibi göstermek isteyenler kendine kulak asanları şapa oturtmasına az kaldı.

Aslında, özellikle bu çağda dalkavuk beslemenin, dalkavuğa itibar etmenin sonu daima böyle olacaktır.

Bu tür dalkavukların meydanları doldurduğu, subaşlarını tuttuğu, yakın dönem dalkavuklarını kat be kat aşmış bulunan bir vakte gelip dayanmıştır toplumumuz şimdi.

Akıllı olan dost edinir, dalkavuk değil. Türk’e dost gerek.

 

Selam, saygı, dua

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 20 Nisan 2024, 06:11 tarihinde yazdırılmıştır.