AKP iktidarında, bilindiği gibi "kadın" hep hedef tahtasında...
Gündem değiştirmek istedikçe başvurulan türban birinci sırada.
Kaç çocuk yapacağından tutun da sezaryenle mi yoksa kürtaj mı yapacağına kadar kadın konusu işlenmekte.
Başbakanın görüşünü artık hepimiz biliyoruz, üç çocuk talebi, kürtaja yönelik çıkışı, evliliğin teşviki ile en son “öğrenci evlerine dair hamlesi ile herkesin İslami yaşam kurallarını esas almasını istiyor.
Seçimler yaklaşırken Başbakan’ın muhafazakâr toplum kesimlerinden oy almayı amaçladığını da gösteriyor yani ahlak bekçiliği yapılmak isteniyor.
Bu yüzdendir ki Başbakan “Muhafazakâr demokrat yapımıza bu ters” diye tepki gösterip öğrenci yurtlarını denetime tabi tutulacağını söyledi.
Başbakanın başdanışmanı Yalçın Akdoğan “Ev, otel, yurt statüsünde olmayan yerler için söyledi” diyerek düzeltse de sonuç değişmedi.
Bülent Arınç "bizim üniversite çağına gelmiş insanların yaşantısına müdahale hakkımız yok” dedi konuyu toparlamaya çalıştı, o da olmadı.
Başbakan konuştuğumu inkâr etmem diye en yakınlarını yalancı, kendisini de doğrucu gibi gösterdi.
Sonrasında Valiliklere gereğinin yapılması emri verildi, ne de olsa valiler onun valisi...
Komşuları ihbar etme noktasına kadar olayı taşıdı. “Anne babaların devlet nerede feryadına devletin nerede olduğunu göstermek durumundayız, Muhafazakâr demokrat bir parti olarak herkesin çocuğu bize emanettir, yoksa yaşam tarzına müdahale değildir" diye devam etti.
Topu komşulara atıp işgüzar ihbarcı komşular yaratarak, kimseye yedirtmeyeceğini söylediği valiye ve polislere birçok olmayan yetkiler verecektir.
Polisle valiyle denetlemeyi kendinde hak gören ve 11 yıllık AKP iktidarı boyunca yaşam tarzına yapılan en açık müdahaledir bu söylem ve yapılanlar.
Yasalarımızda yetişkin bir insanın hangi evde kimle kalacağına ortada herhangi bir suç yoksa devlet karışamaz diyor. Aileler bile 18 yaşını geçen çocuklarına müdahale etmekte güçlük çekiyorken devlet hangi hak ile üniversite çağına gelmiş gençlere ne diye müdahale edecek?
Bugün öğrencilerin odalarına giren, yaşamlarına karışanlar, yarın aynı şeylerin bizlere yapılmayacağının garantisini kim verebilir?
Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini istemek herkesin hakkıdır.
Reşit olan gençler ne velilerine, ne de devlete emanet edilmişlerdir, onlar artık rüştünü ispat etmiş birer bağımsız bireylerdir.
Dindar bir gençlik yetiştireceğiz diyen başbakanın, reşit olan insanların kimlerle nasıl kalacağının hesabını yaparken aslında yurt sorunu değil, tamamen karma eğitimi nasıl yok ederimin hesabıdır.
"Parasız eğitim istiyoruz, alacağız" pankartı açan 3 öğrenciden 2'si 8 yıl 5 ay hapis cezasına çarptırılan siz...
Esrar, eroin gibi uyuşturucu maddeler artık sokak aralarında satılıyorken denetim yapmayıp, önlemini almayan siz...
Çocuk haklarını korumak için hazırlanan yasada, erkeğin, evlat edindiği kız çocuğuyla evlenmesinin önünü açan siz.
Çocuk gelinler sıralamasında Türkiye'nin dünya dördüncü olmasına sebep olanların başını çeken siz...
Sonra kalkıp muhafazakâr yapımıza ters diye devletin valisini, polisini röntgencilik yapmaya yönlendirip insanları birbirine ihbar eden konumuna getiren yine siz...
Öğrencileri çok düşünüyorsanız, Diyarbakır'da yaptığınız bir konuşmada halka hapishane yapma sözü vereceğinize yurt yapma sözü verin bence.
Saygılarımla