SAMİMİYETİN GÜCÜYazar - Burcu ÇalışkanYıllar geçtikçe oturduğum her sofrada, girdiğim her ortamda daha sık aramaya başladığım bir dostum var benim. Adı: “Samimiyet”. O olmadan ne ettiğim muhabbetler gerçekten muhabbet ne de kurmaya çalıştığım ilişkiler sahici bir ilişki. Onu bulunduğum herhangi bir ortamda göremediğimde, zamanımı boşa harcıyormuşum gibi bir his.
“Ne yapıyorum ben burada?” diye sorduğum zamanlara dikkat kesildiğimde, aradığım şeyin samimiyet olduğunu, bulamayınca da hayal kırıklığına uğradığımı fark ettim. Genelde şu cümleyi kurarken buluyorum kendimi: “Ortamdaki bir şey var ya, tam adını koyamıyorum.” Gel adını hemen koyalım: O ortamda, o kişide ya da o muhabbette “samimiyet“ yok. Bu yüzden de hiçbir zaman kendimi öyle yerlere ait hissedemedim.
Samimiyet dostumuzun açamayacağı bir kapı olduğunu da pek düşünmüyorum. Girdiğim her yeni ortamda ya da var olan ilişkilerimde, samimi olmanın çok fazla avantajını gördüm. Kendiniz olma cesaretini gösterebildiğinizde, her şeyin beklediğinizden daha kolay ve akışında ilerlediğini göreceksiniz. Çünkü farklı bir maske takmaya yeltendiğinizde, zaten üstünüzde eğreti duracak. Ve her şey düşündüğünüzden çok daha fazla gözünüzde büyüyecek ve zorlaşacaktır.
Bu arada kolay değil onunla öyle hemen dost olmak, kol kola girip beraber yürümek. Ya da girdiğiniz her ortama yanınızda götürmek. Samimi olmayı seçtiğinizde, daha fazla kırılgan olmayı da göze almışsınız demektir. Yanınızdaki kişilere gerçekten güvenme cesareti göstermek demektir. Yetişkinliğin belki de en zorlu kısmı olan bu seçiminizin sorumluluğunu almaktır.
Samimi bir sohbetten, içten kurulan bir bağdan, korkmadan kendimizi ortaya koyabildiğimiz anlardan daha anlamlı bir şey var mı yolculuğumuzda?
Sevgiyle kalın. http://www.hurfikir.com.tr adresinden 14 Kasım 2024, 20:14 tarihinde yazdırılmıştır. |