BENZİNLİKLER BATIYOR

Yazar - Metin ATLI

 BENZİNLİKLER  BATIYOR  

                                                   BENZİNLİKLER  BATIYOR

            Benzinlikler zor durumda. Batıyorlar, istasyonları kapatıyorlar. Ülkemizde 12 bin tane benzinlik var. Son 3 ay içerisinde bunların yaklaşık 800 tanesi kapandı. Bu rakam mart ayı başında böyleydi. Şu an bu rakamın bin 200’lere ulaştığı söyleniyor. Çok büyük rakam değil mi?

               Benzinlik kiraysa, zararı karşılayacak başka bir geliri yoksa o kişi yandı, dayanamaz. Bazıları kapatmak istiyor ama ana bayii ile sözleşmesi var. Kapatsa ciddi tazminat ödeyecek. Hiç çalışmasalar daha iyi. Ama mecbur gittiği yere kadar devam ediyorlar. Yani çalışırken batıyorlar. Aslında benzinlik dediğin fıstık gibi iş. Akşama kadar arabaların biri gidiyor, biri geliyor. Para basıyor. Benzinlik sahibi akşamüstü geliyor, parsayı topluyor, paraları bavuluna dolduruyor. Paralar bavuldan taşa taşa bankaya götürüyor, hesabına yatırıyor. Ucundan tankerle alacağı benzinin parasını ayırıyor, işçinin parasını ayırıyor, kalan parayı da yemeye yer arıyor. Dışarıdan böyle görünüyor değil mi?

               Bu devirde hiç kolay iş kalmadı. Kimse önünü göremiyor. İşçisi de huzursuz, işvereni de huzursuz. Köprü yapan müteahhitler hariç herkes huzursuz. Peki bu benzinliklerin derdi ne? Neden kapanıyorlar? Benzin 6 lira iken litrede brüt 70 kuruş kar ediyorlardı. Şu an benzin 3.5 kat arttı. Ama karları hala 70 kuruş. Çünkü devlet bu kadar veriyor. Brüt kar diyorum, çünkü bu karın içerisinde elektrik gideri var, işçilik gideri var, post cihazına banka faiz komisyon gideri var. Bunları çık geriye bir şey kalmıyor, hatta zarar ediyorlar. Kar dediğin yüzde olarak hesaplanır. Yani normalde litre başına 2 lira 45 kuruş brüt kar etmeleri gerekiyor. Eninde sonunda bu fiyat oluşacaktır. Ama o zamana kadar kimler ayakta kalacak belli değil.

             Tankeri benzin almaya yolluyor, 300 bin liralık benzin alıyorsun. Bunu satıyor 315 bin lira para topluyorsun. Benzin bitiyor. Tankeri yine benzin almaya yolluyorsun. Ama fiyat artmış,  bir tanker olmuş 350 bin lira. 35 bin lira da cebinden veriyorsun. Hani bunun elektrik parası, hani bunun işçi maaşları. Bu fiyatlar nerede duracak belli değil.

               Akaryakıt fiyatlarının bu kadar artması hepimizin canını fena acıttı. Arabaya binip bir yere gidemez olduk. Normal bir arabanın deposu 45 litre alsa bir depo benzin 1000 TL’yi geçiyor. Nasıl gezeceksin. Benim arabam yok beni ilgilendirmiyor da diyemiyorsun. Otobüsle İstanbul’a gitsen 1 bilet 150 lira olmuş. İstanbul’da çalışıyorsun. Bayramda Lüleburgaz’a büyükleri ziyarete geleceksin. 4 kişilik aile git gel 1200 TL  Nasıl olacak? Seni bekleyen annen baban otobüs fiyatını dinler mi? Bir bayramda torunlarını görmek istemeyecekler mi? Ya Kayseri’ye gidecekler, Trabzon’a, Adıyaman’a gidecekler ne yapsın?

              Ülkemizde ciddi bir ekonomik kriz var. Bu kriz bir günde olmadı.  Cari açığımız yılda 40 milyar dolara çıktı. 20 yılda yaklaşık 500 milyar dolar açık verdik.  AKP döneminde borcumuz 150 milyar dolardan 470 milyar dolara çıktı. Yani 320 milyar dolar borç aldık. Kasadaki 128 milyar doları harcadık. 60 milyar dolar civarında özelleştirme adı altında devlet malını sattık. Toplam 510 milyar dolar eder. 500 milyar dolar civarında cari açığımızı bu şekilde satarak savarak ve borçlanarak kapattık.

           Satacak pek bir şey kalmamıştı. Borçta bulamıyorduk. Yapılacak tek bir şey kalmıştı. Giderimizi kısmak zorundaydık. Hükümette öyle yaptı. Ama sarayın giderini kısmadık, siyasilerin şatafatlı giderlerini kısmadık, müteahhitlere yapılan ödemeleri kısmadık. Neyi kıstık. Halkın gelirini kıstık.  Peki bunu nasıl yaptık. Önce Faiz Haramdır” ” diye  bir masal uydurduk. Faizleri düşürdük. Faizler düşünce dolar yükseldi. Dolar yükselince her şeyin fiyatı en az yüzde 100 arttı. Biz rakamlarla oynayarak enflasyonu yüzde 36 gösterdik. İşçiye, memura, emekliye yani tüm ücretli çalışanlara  yüzde 36’yı baz alarak zam yaptık. Ülkemiz de emekli, memur ve işçi sayısı yaklaşık 30 milyon kişi. Bu kadar kişiye ayda yaklaşık 120 milyar TLl yani 17 milyar dolar ödeniyordu. Bugün yaklaşık 170 milyar TL, yani 12 milyar dolar ödeniyor. Ayda 5 milyar dolar, yılda 60 milyar dolar yapar. Devlet bizim maaşlarımızı azaltarak yaklaşık  60 milyar dolar tasarruf edecek. Bu şekilde halkı fakirleştirerek cari açığı kapatacak.

           Ali Ağaoğlu,  devletin kıymetli arsalarının üzerine villalar, evler yaparak zengin oldu. İstanbul Ayazağa da Fatih Ormanı’na konut yapmak istiyordu. Ama burası orman arazisiydi. Önce burası bakanlık onayıyla tabiat parkına çevrildi.  Daha sonra yapılaşmaya açıldı. Binlerce ağaç kesildi. Ve Ağaoğlu buraya Maslak 1453 konutlarını yaptı. Konutların reklamını da  bizzat kendisi oynadı. Beyaz ata binerek devletin ormanında at koşturdu.  Herkes gibi onun da  bir hobisi vardı. Araba koleksiyonu yapıyordu. Garajındaki arabaların sayısını bile bilmiyordu. Bunları hep dolarla alıyordu. 10 dan fazla boğazda villası vardı. Koleksiyonunda son model 10 adet Bentley, 12 adet  Rolls Royce İngiliz arabası  vardı.  Şahin de var mıydı bilmiyorum. Ben olmasam İngiliz ekonomisi  batar dedi. İngilizler batmadı ama bizim durum ortada. Şimdi Ağaoğlu’na tasarruf yap desek nasıl yapacak. Boğaz’da 2 villayla hayat mı geçer. 2 tane Rolls Royce’la hayat mı geçer. O yüzden aman Ağaoğlu sen tasarruf yapma, günahtır. Biz boğazımızdan keser sana bakarız. Biz bu ülke de kimlere bakmadık ki.

           Sen Şahin’ine benzin alsan Yüzde  18 KDV ödüyorsun. Ağaoğlu yatına benzin alsa Yüzde 1 KDV ödüyor. Şaka gibi değil mi? Peki beni Ağaoğlu’ndan koruması gereken hükümet nerede. Kul hakkı yemek haramdır diyecek diyanet nerede. Ortada yoklar değil mi? Çünkü onlar sana haline şükret demekle meşguller.

 

          

         

             

           

 

           

        

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 29 Mart 2024, 11:00 tarihinde yazdırılmıştır.