AHİR ZAMAN FİTNELERİ

Yazar - Ahmet Bostancı

AHİR ZAMAN FİTNELERİ  

AHİR ZAMAN FİTNELERİ
Peygamberimiz (as):
–“Yabancı kavimlerin, yiyicilerin birbirlerini sofralarına dâvet ettiği gibi, birbirlerini sizin üzerinize çullanmaya çağıracakları zaman yakındır!”
buyurmuşlardı.
Orada bulunanlardan biri:
-“O gün sayıca azlığımızdan dolayı mı bu durum başımıza gelecek?”
diye sordu.
Allah Rasûlü (as):
-“Hayır, bilâkis o gün siz çok olacaksınız. Lâkin sizler, bir selin getirip yığdığı çer-çöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan kimseler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı atacak!”
buyurdular.
-“Zaaf da nedir, ey Allâh’ın Rasûlü?” denildi.
-“Dünya sevgisi ve ölümden hoşlanmama duygusu!” buyurdular. (Ebû Dâvûd)
Hadîs-i şerîften anladığımıza göre; İslâm düşmanları, Müslümanların kuvvetlerini kırmak, onları bölüp parçalamak ve neticede yok etmek için birbirlerini iş birliği yapmaya dâvet edeceklerdir. Bunu da, sofrasına adam dâvet eden bir sofra sahibinin rahatlığı içinde yapacaklardır. Yani nasıl ki onlar için kendi sofralarına oturup yemek gayet kolay bir işse, kâfirlerin İslâm’a karşı ittifak çağrısında bulunup Müslümanların canlarına kastetmeleri, topraklarına musallat olup zenginliklerini sömürmeleri de o derece kolay olacaktır.
Onları bu kadar cesaretlendiren şey ise, Müslümanların azlığı değil, aksine onların îman ve takvâ bakımından zayıflığı ve dünyaya aşırı düşkünlükleri olacaktır. Çünkü ölümden korkan ve dünyaya fazlaca düşkün olan kimse, fedakârlıkta bulunamaz, zorluklara katlanamaz, canı ve malı ile yapması gereken cihâdı yapamaz. Böyle olunca Müslümanlar, eskiden olduğu gibi düşmanlarının kalbine korku salan heybeti kaybederler. Dolayısıyla İslâm düşmanları, artık Müslümanlardan korkmaz ve çekinmez olurlar.
İNSANI HELÂK EDEN ŞU BEŞ ŞEYDEN KAÇININ
Rasûlullah (as) şöyle buyurdu:
“ Beş şey vardır ki, onlarla mübtelâ olduğunuzda, ben sizin o şeylere erişmenizden Allâh’a sığınırım. Onlar şunlardır:
-Bir milletin içinde zinâ, fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu alenî olarak işlediğinde, mutlakâ içlerinde vebâ hastalığı ve onlardan önce yaşamış milletlerde görülmemiş başka hastalıklar yayılır.     
 -Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet, mutlakâ kıtlık, geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarların zulmü ile cezalandırılır.
-Mallarının zekâtını vermekten kaçınan her millet, mutlakâ yağmurdan mahrum bırakılır (kuraklıkla cezalandırılır) ve hayvanları olmasa onlara yağmur yağdırılmaz.
-Allâh’ın ahdini (emirlerini) ve Rasûl’ünün ahdini (Sünnet’ini) terk eden her milletin başına, Allah mutlakâ kendilerinden olmayan bir düşmanı musallat eder ve düşman, o milletin elindekilerin bir kısmını alır.
-İdarecileri Allâh’ın Kitâbı ile amel etmeyip, indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe, Allah onların hesâbını kendi aralarında görür (fitne, fesat ve anarşi belâsına mâruz kalırlar).”
(İbn-i Mâce, fiten:22) Hayırlı Cumalar… Ahmet Bostancı.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 20 Nisan 2024, 15:38 tarihinde yazdırılmıştır.