“GELECEK” ASLINDA NE ZAMAN GELECEK?

Yazar - Burcu Çalışkan

“GELECEK” ASLINDA NE ZAMAN GELECEK?  

“GELECEK” ASLINDA NE ZAMAN GELECEK?

“Hayat güzel şeyleri sonraya bırakacak kadar uzun değil ki!”

Gelecek güzel günler… Gelecekte kazanacağımız para… Gelecekte sahip olacağımız mutluluk… Gelecekte yapacağımız muhteşem seyahatler… Gelecekte büyüteceğimiz çocuklar… Gelecekte kuracağımız yuva… Gelecekte edineceğimiz mal varlıkları, evler, arabalar, hanlar, hamamlar, pahalı çantalar, ayakkabılar, sonra asla sonu gelmeyen kocaman listeler… Gelecekte layık olacağımızı düşündüğümüz o olağanüstü pozisyonlar, o kariyer basamakları, gelecekte elbet aşacağımıza inandığımız (ve bu inanç ile yıllarımızı neredeyse bugüne bakmadan ve düşünmeden harcadığımız!) zamanlar… Bugün bir kenarda dursun diye düşünerek elimizin tersiyle ittiğimiz o hayatımız ve tabii ki bugün olamadığımız, olduramadığımız, bizim olmayan her şeye sahip olacağımız veya her şey olacağımız o canım “gelecek”; aslında ne zaman gelecek?

İşte ben bugün bu yazımda sizlerle birlikte bugüne yaptıklarımıza yakından bakalım istiyorum. Evet, yarının hayalini kurmak, ne istediğimizi bilmek, ne kadar istediğimizi bilmek, belki beş yıllık, belki on yıllık planlarımızı yapmak… Hepsine evet, hepsi gerekli, hepsi olmazsa olmaz. Düşünün bir kere, bir yelkenli rotasını bilmeden o rotaya, o gideceği son noktaya nasıl ulaşabilir? Bunların hepsini yürekten kabul ediyoruz.

Peki bizim sorumuz nedir o zaman? Sorumuz bugün. Peki bunlar hoş, güzel, fakat bugün hayatımızda nerede? Daha dün bir hayal kurmuştuk birlikte Bodrum’a yerleşmek, her sabah zeytin kokusuna, nanelerin tazeliğine uyanmak. Belki azıcık olsun yüzmek, sonra kahvaltı etmek… Hayalimiz canlı mı canlı! Peki bugün bunu yapmak imkansız mı? Neden? Bu hayalimiz neden beş yıl sonraya, neden on yıl sonraya kalıyor? Neden haydi gel bu hafta sonu az da olsa hayalini kurduklarımızı yapalım diyemiyoruz? Neden en uygun zamanı bekliyoruz? Yıllar geçip de emekli olmayı, sonra emeklilik yaşımız gelip de o emekliliği bir de “hak etmeyi”, onun da ertesinde o yaşımıza kadar kendimizi heba etmeyi bekliyoruz? Sorumuz şu: Neden bunu kendimize yapıyoruz?

Soralım o zaman; evet, geleceğimiz için bugünden çalışacağız, evet, geleceğimiz için bugün emek vereceğiz, evet, geleceğimiz için belki bugün bazı harcamalarımızı bir kenara kaldıracağız, bazı önceliklerimizden vazgeçeceğiz, belki ailemizi, arkadaşlarımızı ve hatta kendimizi bile biraz ihmal edeceğiz (hepsi ne zaman geleceğini bilmediğimiz o gelecek için!), fakat bugün hayalini kurduklarımızı unutmadan! Unutup da “ben ancak on yıl sonra X ülkesinde tatili hak ediyorum” diye kendi kendimize kocaman bariyerler koymayalım, kendimizi bazı şeyler için, hele ki hayatta yaşama olasılığımız olan tecrübelerden mahrum bırakarak cezalandırmayalım…

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız, bugüne ve yarınınıza, geleceğe yüklediklerinize, “aman bir yıl daha geçsin, aman altı ay daha dolsun, aman beş ay sonra giderim” gibi sonraya bıraktıklarınıza, yani kendinizden, belki sevdiklerinizden, arkadaşlarınızdan, ailenizden çaldıklarınıza (onların sizi sevmek, sizinle birlikte olmak hakkını çalmaktasınız evet!) yeniden bakmanızı dilerim…

Gelecek ne zaman gelecek? Gelecek gelmeden bugün yaşamak da mümkün, bugün kendinize bir hediye verin; bir dostunuzla yarına bırakmadan bir kahve için, bir yemek yiyin, biricik kızınızla gece yarılarına bırakmadan zaman geçirin. Çünkü hepimiz bu gelecekten kopacak yaştayız, çünkü yarının yarın olacağının, evet, aynı olasılıkla hiçbirimiz için %100 “yaşıyor olacağımıza dair” bir garantisi yok!

Sağlıkla ve sevgiyle kalın…


http://www.hurfikir.com.tr adresinden 25 Nisan 2024, 09:16 tarihinde yazdırılmıştır.