AKP DIŞ POLİTİKASI TUNUS’TA DA İFLAS ETTİ

Yazar - Metin ATLI

AKP DIŞ POLİTİKASI TUNUS’TA DA İFLAS ETTİ  

Tunus, 10 yıl önce Arap baharı hareketinin ilk başladığı ülkedir. Tunus’u tam 23 yıl faşist bir baskıyla yöneten Zeynel Abidin Bin Ali bir halk ayaklanmasıyla devrildi. Herkes Tunus’a bahar gelecek zannetti ama öyle olmadı. Yapılan seçimler sonucu yüzde 30 oy alan İslamcı parti iktidar oldu. Ülkedeki laik, demokratik, solcu partilerin bir türlü anlaşamamaları bunların iktidar olmasına sebep oldu. Bu son yazdığım cümle bizim ülkemiz için de ne kadar tanıdık değil mi?

 Tunus’ta iktidara gelen NAHDA partisi İslamcı ve Müslüman kardeşler örgütü sempatizanı bir partidir. Bu özellikleri nedeniyle AKP Hükümeti bu partiye çok destek verdi. Ancak tüm İslamcı partilerde olduğu gibi NAHDA partisi de ülkeyi çağdaş, demokratik bir ülke yapmaya çalışmadı. Ülke ekonomisini düzeltmeye çalışmadı. Öncelikli olarak kendi İslami ideolojilerini topluma kabul ettirmekle uğraştılar. Din ve devlet işlerini birbirinden ayrı tutmadılar. 

Zamanla Tunus’ta toplum üzerinde baskılar arttı. Denetleme mekanizması ortadan kalkınca yolsuzluklar başladı. Tunus ekonomisi turizme bağlıdır. İslami uygulamalar turistleri rahatsız etti ve gelen turist sayısı azaldı. Bunun sonucu olarak ülkede ekonomik kriz olmaya başladı. Ve Tunus halkı homurdanmaya başladı. NAHDA partisine destek gittikçe azalmaya başladı.

  15 Eylül 2019 da Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu. Orada bizim gibi Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimi aynı anda yapılmıyordu. Seçimde oyların yüzde  72’sini alan Kays Said Cumhurbaşkanı oldu. Kays Said bir Anayasa profesörüydü. Laikliğe, demokrasiye çok önem veren biriydi.  NAHDA partisinin tam zıttı bir siyasi düşünceye sahipti. İslami NAHDA partisinden bıkan Tunus halkı Kays Said i seçerek bu partiyi cezalandırdı.

 Tabii doğal olarak Cumhurbaşkanı ve mevcut hükümet hiç anlaşamadı.  Yolsuzluklar ve ekonomik kriz ülkeyi bunalıma soktu.  Sonunda Cumhurbaşkanı, Başbakan Meşişi’yi görevden aldı. Sanıldığı gibi Tunus’a bir darbe falan olmadı. Cumhurbaşkanı Anayasal yetkilerini kullandı. Meşişi halkı sokağa çağırdı. Destekçileriyle beraber meclise yürümeye karar verdi. Ama meclise geldiğinde arkasında sadece 30 küsur kişi vardı. Kimse destek vermedi.

Tunus’ta neler olup bittiğini kısaca yazdık. Buradan çıkarmamız gereken bazı dersler var. Bir ülkenin iyiye gitmesi için o ülkede baskı olmaması gerekir. Adalet, demokrasi, laiklik bir ülkenin olmazsa olmazıdır. Gelen iktidarlar ülke sorunlarınla ilgilenmelidir. Ülke sorunları yerine kendi ideolojisini dayatmakla uğraşan iktidarlar bir süre sonra halk desteğini yitirir ve çökerler. Maalesef bu uzun zaman alır ve kendileri çökerken ülkeyi de çökertirler.

Afganistan’ı mahvettiler. Ülkeye şu an Taliban örgütü hakim oluyor. Ülkeden kaçanlarda akın akın ülkemize geliyor. Suriyelilerden sonra bir de Afganlı krizi başlıyor. Hiçbir ülke bu kadar göçmeni ekonomik olarak kaldıramaz. Şu an Avrupa devletleri bu göçmenler Türkiye’de kalsın, Avrupa ülkelerine gelmesin diye Türkiye’ye parasal destek veriyorlar. Ya ülkemizin etnik yapısı ne olacak. Türkler Türkiye de azınlık olmaya başladı. Peki bu Afganlar madem göçmen olarak geliyorlar. Neden içlerinde hiç kadın, çocuk veya yaşlı yok? Bu gelen Afganlıların bir kaydı kuydu tutuluyor mu?

Taliban, El Kaide, İŞİD gibi örgütler Amerika’nın yarattığı örgütlerdir. Hakimiyeti altına almak istedikleri bir ülkeye önce bu örgütlerden birini musallat ederler. Sonra “Biz seni bunlardan kurtaracağız” deyip askerinle o ülkeye yerleşirler. O ülkeyi mahvederler. Kendilerine bağlı bir hükümet kurup o ülkeyi donuna kadar soyarlar. Afganistan’da da böyle yaptılar. Burada da Amerikan beslemesi şeriatçı Taliban örgütü ülkenin başına bela oldu.

 Taliban,İslam adına insanları kurbanlık koyun gibi kesen, kadınların sokağa bile çıkmasına izin vermeyen, kızların okula gitmesini dine aykırı olduğu gerekçesiyle yasaklayan bir örgüttür. Ve Cumhurbaşkanımız dedi ki “Talibanla Türkiye’nin düşünceleri ters değil.” Nasıl yani? Böyle bir örgütle biz nasıl aynı düşünce de olabiliriz. Taliban düşüncesi, asla Türkiye’nin düşüncesi değildir. Bu şeriat isteyenlerin düşüncesidir.Taliban şeriatçı bir örgüttür. Türkiye’de şeriat isteyenlerin oranı yüzde  18 civarındadır. Bu oran 2016’da yüzde 23’tü. Şeriat isteyenlerin oranı sanılanın aksine gün geçtikçe düşüyor.  Ülkemizin yüzde 82’si laikliği seçiyor. O zaman şeriatçı Taliban ile Türkiye’nin düşüncesi nasıl aynı oluyor. Hayır. Hayır. Biz asla Taliban’la aynı düşüncede değiliz. Biz demokratik ve laik bir düşünceye sahibiz. Bizler güzel bir düşünceye sahibiz. Taliban düşüncesi korkunç bir düşüncedir. Taliban düşüncesini bizim dinimizin düşüncesi olarak göstermek ise çok daha korkunç bir düşüncedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 29 Mart 2024, 17:40 tarihinde yazdırılmıştır.