SUYUMUZU YÖNETEMİYORUZ

Yazar - ÖZGÜR TERZİOĞLU

SUYUMUZU YÖNETEMİYORUZ  

Su kaynaklarımız servetimiz, fakat bu zenginliği nasıl değerlendiriyoruz? Günde 20 bin ton atık suyumuzu temizleyerek zehir akan derelere geri basıyoruz. Su faturalarında atık suyun bedelini halka ödetiyorsunuz. Suyun temizlenmesi için ödediğimiz bedeller kent sınırları dışına akıp gidiyor. Denizlere karışıyor. Kentimizin yer altı kaynaklarını besleyen en önemli faktör olan Istıranca dağlarının suları; İstanbul’da yaşayan vatandaşın şebekesinden akmaya başladı. Son yıllarda bölgemiz eskisi gibi kar yağışı almıyor. Diğer yandan insan nüfusu artıyor ve su talebi her geçen gün atıyor. Lüleburgaz Belediyesi yeni kuyular açtığında “suyumuz çok” mesajını yerel basında halka pompalayarak “su sorunumuz yok” algısı oluşturuluyor. Günü kurtaran küçük politik hamleler ile “risk” umursanmıyor.

Suyumuzu yönetemediğimiz gibi kentimizin peyzaj sorunu da var. “Su yönetimi” sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için park ve bahçelerle birlikte kent peyzajı, şebeke, sulama sistemleri, drenaj sistemleri, kanalizasyonlar ve derenin temizliği son derece önemli hale geliyor. Bahsinde bulundum dönüşüm anlayışını Master Plan çerçevesinde değerlendirilmesiyle öncelikli olarak kentimizi bütün bir şekilde yeniden tasarlayarak, işin önceliği ilkesi ile hareket etmekte fayda var. Bugünün politik anlayışında ki yeşil kent hayali kaldırımların üzerine dikilmiş ağaçlardan öte geçmediğini görmekteyiz. Son dönemde hazır ağaçlık alana çökerek kent ormanını açtığınızı duyurdunuz. Kent Ormanına daha neler yapılabilir? Hala düşünülüyor. Lüleburgaz kenti içerisinde yağmur suyunun toprağa değdiği alan ne kadar? Her yer beton, asfalt, parke taş, çatı… Lüleburgaz’da toplam kaç metre kare çatı alan var? Bu çatıların üzerine yıllık ortalama kaç metre küp su, mevcut drenajla cadde ve sokaklara bırakılıyor? Alt yapı çalışmalarından bahsediliyor, her yıl belirli mahalleleri, evleri, iş yerlerini su basıyor. Yağan yağmur suyu dört birimlik toprak alana eşit dağılması gerekirken, bir birimlik alanda beton üzerinde birikiyor. Kentimizde su yönetimini doğru yapabileceğimiz “peyzaj çalışması” kentsel dönüşüm ile ilgilidir. “Derelerimizin Potansiyeli” başlığıyla dönüşüme girmesi gereken bölgelerden bahsetmiştim. Daha önce ki yazılarımda Organize mahallelerden ve kentin park ve bahçelerinin kriz anı, risk yönetimleri için yeniden hazırlanması gerektiğini anlatmıştım. Yine aynı konu üzerinden Yıldız Mahallesinde pazar yeri olarak gözüken geniş araziye beton dökülecek olasının Kurtuluş camisine kadar su baskınını riskini destekleyecektir. Güzelim araziyi pazar yeri yapacağız diye otoparka dönecek olmasından da ayrıca rahatsız olduğumu dile getirmek istiyorum. Söylenene göre o bölge imara açılmadan önce yukarı mahallede su kaynağı olduğu ve dikkat edilirse arazinin yan tarafında ki yolun ortasından küçük bir kanal bırakıldığını görebilirsiniz. Basit bir düşünce ile uzun süren bir yağış sonrası geniş beton üzerinde ki su, düşük koda doğru hareketlenecektir. Normal şartlarda toprak araziye düşen su belirli bir süre toprak tarafından emilerek düştüğü yerde kalmaktadır. Beton döküldüğünde yağmur suyu hareketine devam edecektir. Pazar yeriyle ilgili bir diğer hatalı düşünceye gelirsek; mahalle aralarına pazar yerleri kurarak kent ekonomisi gelişmez. Suyumuzu yönetme meselesini doğru anlayabilirsek eğer kent peyzajına yatırım yapmak, civar yerleşim yerlerinden ilçemize ilgiyi arttıracaktır. Dış kaynaklı para akışına yönelmek daha akıllıcadır.

Antik dönemlerin dünyamızın sekiz harikasından birisi olan Babil’in Asma Bahçeleri “su yönetiminin” doğru bir şekilde yapılmasıyla efsaneleşmiştir. Bugün ise Fransa’da ve özellikle Japonya’da ki Zen bahçelerini merak eden turistler tarafından ziyaret edilmektedir. Arap çöllerinde “Umman Botanik Bahçesi” fikri geliştirilerek, diğer bölgelerde yine botanik bahçeler oluşturularak fosil halde bulunan su kullanılarak bahçeler, büyük parklar hem de tarımsal üretime geçilerek ekonomik değerler oluşturulmaya çalışılmaktadır. Yine İsrail gibi Hollanda Suyu yönetebilen tarımsal alan söz sahibi milletlerdendir. Medeniyet suyun verimli kullanımı ve doğru yönetilmesiyle birlikte yükselmektedir. Bizler Lüleburgaz halkı olarak deremizden akan zenginliği kirletiyoruz. Kentimizin altında ki hazineyi kontrolsüz bir şekilde tüketerek, atık suyumuzu temizlemek için bedel ödediğimiz halde ekonomik değeri olan temizlenmiş suyumuzu kirli derelere geri basıyoruz. Ne akıl ama ne sistem…

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 20 Nisan 2024, 12:47 tarihinde yazdırılmıştır.