SEN Kİ; TRAKYA'NIN İNCİSİ!...

Yazar - Nuri Kahraman

SEN Kİ; TRAKYA'NIN İNCİSİ!...  

“DEMİŞLERDİR GELENLER BİZDEN EVVEL, 

KULAK ÂŞIK OLURMUŞ ÖZDEN EVVEL” 

dediği gibi, bizim kendisiyle sohbetlerimizde zaman zaman Lüleburgaz günlerine atıflarımızdan etkilenmiş olmalı ki, hiç gidip görmediği hâlde bizden fazla Lüleburgaz sevdalısı oldu çıktı. Bir gün gelir, akşam televizyonda Lüleburgaz’dan bir haber vardı, ya da bir programda Lüleburgaz’dan bahsetti, görüntüler geçti, hakikaten çok güzel yerler gibi şeyler söyler; arada, “Nûri Hocam, ne zaman gideceğiz oralara doğru şöyle bir” der. Belki, gideceğinden olmasa da içinde oraları gezip görme, o şadırvanda elini yüzünü yıkama, Sokollu’nun havasını soluma, Lüleburgaz’ın sokak ve caddelerinde şöyle bir dolaşıp o ıtırlı iklimi teneffüs etme hevesi var. 

Gerçi, şimdi o iş yerini kapatıp kiraya verdi. Biz de o mahalleden ayrıldık. Çok nâdir görüşebiliyoruz artık. Arada telefon üzerinden rutin mesajlaşmalar oluyor, o kadar. Onun rutin dışına çıktığı tek şey Lüleburgaz oluyor.  

Geçen gün uzun bir mesaj geldi, neymiş derken, yukarda sözünü ettiğimiz cümleler düz yazı olarak dökülmüştü ekrana. Nedir diye araştırırken, bizim gibi iki Lüleburgaz sevdalısıyla daha karşılaşıp tanışma imkânı bulduk. Bundan da ayrıca memnunum.  

Muhsin Durucan, Lüleburgaz’ı kısaca anlattıktan sonra, tıpkı Belediye Başkanı Murat Gerenli’ninKepirtepe Köy Enstitülü şair, yazar Mehmet Başaran’ı ölümünün 6’ncı yıl dönümü anma etkinliğinde konuşurken vurguyla ifâde ettiği gibi, manzumesinin sonunda kentin nihâî karakterini özetlemiş.  

Ne diyor Murat Gerenli o konuşmada: “Kepirtepe Köy Enstitüsü Lüleburgaz’ın çağdaş Cumhuriyet kenti çizgisinde yürümesinde en önemli mihenk taşlarından birisidir. Biz de bundan sonraki dönemde Kepirtepelilerin bu düşüncelerini geleceğe taşımakla yükümlüyüz. Lüleburgaz’da aydınlık geleceğimizde, çağdaş cumhuriyet kenti Lüleburgaz’da bu değerlere sahip çıkarak yürümeye devam edeceğiz.”  

Evet, Lüleburgaz’da seçilmiş irâde ve elitin söylemi ve de ahâlînin genel karakteri bu. Dolayısıyla, Lüleburgaz târih ve doğa güzelliği, coğrâfî hususiyetleri kadar sosyolojik ve ideolojik katmanlarıyla da oldukça renkli, farklı bir yer. Yâni, târihî köklerinin derinliği nispetinde çağdaş uçlukları da barındıran geniş açılı bir mozayık diyebiliriz. 

 

Her neyse; bizi de Lüleburgaz’da şöyle bir dolaştırıp duygu, düşünce ve hâtıralarımızı canlandıran ilk manzume şöyle:  

 

LÜLEBURGAZ 

 

Ne denli övünse yine de çok az 

Halebak, kültür kenti Lüleburgaz. 

 

Ülke sevdalısı başından beri 

Beş belde, otuz köy yerleşim yeri 

 

Gelişmesi belli, yoğun göç alır 

Kültür, bu kentin soyadı sayılır 

 

Bir bakıma ege, aslında balkan 

Karasal iklimdir burda yaşanan 

 

Buğday, ayçiçeği, pancar ekimli 

Trakya ovası; bitek, verimli 

 

Tarım, hayvancılık, sanayi kenti 

Kepirtepe, öz kültüre eklenti 

 

Mahallesi yapmış kimi değeri 

Atatürk ve barış, gençlik, ileri... 

 

MUHSİN DURUCAN 

 

2. şiirde ise buram buram nostalji ve de gerçek bir Lüleburgaz hasretinin terennümü var. Bu şiir, anlaşıldığı kadarıyla şimdi orada yaşamayan, nispeten de olsa oraya uzak kalmış bir Lüleburgazlı’yaâit ama sanki benim de hislerime birebir tercüman gibi. Orayı 2. Memleketim olarak görüyorum hep. 

Hattâ dün, burada bir komşumuzun oğlunun düğünü vardı. Dâmâdın bir teyzesi Lüleburgaz’da evli. Düğüne gittiğimde, oğlu Alihan’la berâber gelmişlerdi yeğenlerinin erasimine. Çok zaman geçtiği, biz de fiziken oldukça değiştiğimiz için olsa gerek birden duruma intikâl edemedi; biz sizinle Ordu’dan başka birer Lüleburgazlı olarak ayrıca hemşehriyiz, 80-85 arası Lüleburgaz’da görev yaptım dedim kendilerine. Biraz hasbihâl ettik bu meyânda. 

Her neyse; gerek duygularına, gerekse düşüncelerine birebir katıldığım 2. şiir de şöyle: 

 (Sen ki; Trakya’nın incisi) 

LÜLEBURGAZ! 

 

Yıllardan sonra, bir kez daha, 

Edirne bayırından baktım sana, Lüleburgaz. 

Ne o eski güzelliğinden bir eser kalmış, 

Ne o eski bâkir hâlin… 

Bir zamanlar yemyeşildin, 

Çayırların ve ağaçlarınla; 

Şimdi beton yığınlarının arasında kalmış, 

Olmuşsun enkaz… 

Geçmişi hayâl ederken, 

Buruk bir acı düşürsen de gönlüme, 

Doğduğum, çocukluğumu yaşadığım yersin; 

Kıymetini bilmeseler de senin; 

Benim için yine de dünyalara değersin. 

 

Meğer buymuş medeniyet; 

Devran değiştikçe, 

Çoğaldıkça beşeriyet; 

Seni böylesine seyretmek te varmış; 

Olsun… 

Gün gelir değişir bu zihniyet elbet. 

 

Sen ki; Trakya’nın incisi, 

Medeniyet beşiğisin. 

Sen ki; ecdadımı toprağına emanet bıraktığım yersin. 

Tabii ki güzel görmek isterim seni; 

İnsan, sevdiğine kem gözle bakıp, 

Kötü söz söyleyebilir mi? 

 

Sen yine de alınma benim sözlerime; 

Aslında değişen tek sen değilsin; 

Neler değişmedi ki… 

Ne kadar değişirsen değiş, 

Ben seni eski hâlinle sevdim, 

Ve o hâlinle hayâl edip, özleyeceğim, 

Çünkü sen toprağımsın, 

Lüleburgaz’ım benim… 

(08.09.2011) Erman Ulusoy, Kırklareli 

 

Umarım şiirleri beğendiniz. Hattâ, memleketinize dâir duygularınızı tâzelediniz; meğer biz nerede yaşıyoruz dediniz. Rabbimiz bizleri güzelliklerden ayırmasın. Güzel Lüleburgaz’ımız başta olmak üzere eşsiz ülkemizi her türlü çirkinliklerden, fitnelerden, fesatlardan, hıyânetlerden korusun inşâllâh… 

Bu duygu ve düşüncelerle, Lüleburgazlı dostlarla yine görüşüp hasbihâl etmek dilek ve temennîsiyleberâber Ordu’dan cümleye sevgiler-saygılar wes’selâm… 

 

...

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 24 Nisan 2024, 15:18 tarihinde yazdırılmıştır.