Geleceğin Kentleri

Yazar - ÖZGÜR TERZİOĞLU

Geleceğin Kentleri  

Devran dönerken insanlar boş durmuyor ve önüne çıkan engellere karşılık alternatif yollar aramaya devam ediyor. Sanayii devrimi bugün hala gelişimini sürdürmeye devam ederken Dijital Çağ’ın eşiğinde yeni bir devrimin olgunlaşmasını tanımlamak gerekiyor. Yeni devrimin “Bilişim” alanında yaşanacağı çok net gözükmektedir. Bilişim kavramın açılımında ki temel düşüncede insan beynine yakın bir çalışma prensibini barındıran “yapay zekâ” yani insan beyninin “biliş” dinamiğine alternatif bir yapının ortaya konulma sürecinde çok fazla yol kat edilmeye başlandı. Bu konuda özellikle Pasifik ülkeleri Güney Kore, Singapur, Japonya (Tokyo, Tsukuba ve Kansai Bilim Kentleri), Çin (Shenzhen, Şangay) gibi okyanusa kıyısı olan Amerika’da ki teknolojik çalışmalar ön plana çıkmaktadır. Özellikle California’daki Silikon Vadisi; ileri teknoloji, inovasyon ve sosyal medya şirketlerinin küresel merkezi konumundadır. Diğer yandan ticari savaşların kızıştığı Pasifikte yüksek nüfusa sahip olan Pekinden ayrı yeni bir kent (Xiong) fikrini gündeme taşıyan Çin yönetimi tüketim çağının oluşturduğu olumsuz koşullara karşılık alternatif modeller üretmeye kararlı gözükmektedir. Tabii bu durum Çin özelinde gerçekleşmiyor. Amerikan yönetimi “Karbonsuz Kentler” düşüncesiyle Dijital Çağın kent modellerini projelendirmeye başlarken Arap sermayesi; Kızıl Deniz kıyısında bulunan Tebuk bölgesinde Neom adlı teknoloji kenti kurulmasına karar vermiştir. Bu kentte geleneksel yatırıma yer verilmeyerek, dünyada yeni bir şeyler yaratmak isteyen insanların kenti olacağı açıklanmıştır. Çok büyük bütçeli yatırımlar olmasa da ülkemizde başta İstanbul olmak üzere nüfus seyreltimi gibi kentlerde ki olumsuz durumların düzeltilmesine yönelik çalışmaların yapılmaya başlandığı görülmektedir. Kentimiz için bu konuda uzun soluklu bir çalışmam var. Lüleburgaz’ın master planı yeniçağın gereksinimlerine göre düşünülmüştür. Yerel basında geleceğin düzenine göre açılımlar yapma sebebim; senaryosunu yazdığım geleceğin kent modelinin daha sağlıklı değerlendirilebilmesi adınadır. Dijital Çağ ile birlikte tüketim toplumlarının dağıttığı, israf edilen doğanın tüm varlıkları yeni projeler geliştirilerek onarılma düşüncesi artmaya başlamaktadır. Genel çerçevede teknokentler olarak planlanan şehircilik anlayışı dönüşüm odağında yapılandırılırken, doğayla iç içe ve saygılı, alternatif tüketime yönelik araç ve maddeler üzerine kafa yorulduğu gözükmektedir. Yeşil hidrojen gibi alternatif yakıt ve enerjilerin üretilmesi, nanoteknolojik çalışmalar ile alternatif hammadde arayışına yönelimleri yaşayan bilim insanları, sanayii devrimiyle gelen doğal yıkıma ve kontrolsüz tüketime Bilişim Devrimiyle “dur!” demeye hazırlanıyor.    

Küreselleşmenin tarihsel gelişimini sağlıklı çözümlediğimizde karşımıza ticaret denklemi çıkmaktadır. Ticaretin hacim kazanabilmesi temelde beşeri sermayenin niteliğiyle gelişen teknolojik ilerlemelerin finanse edilmesi, güvenilir yolların oluşturulması ve pazarın yeni ürünü talep edebilmesi denklemine dayanmaktadır. Küreselleşme olgusu da aslında bu denklemin sağlıklı geliştirilmesiyle anlam kazanmaktadır. Kültürel hoşgörü ve sınırların kaldırılarak vergi kolaylıklarıyla ülkeler arası daha serbest dolaşım haklarının kazanılması temeline dayanan küreselleşme anlayışı “Dünya Vatandaşı” tanımına kadar gidebilecek geniş bir süreci kapsamaktadır. Yeniçağ ile birlikte bu tanım amacına ulaşabilecek mi?

                                                                           Özgür Terzioğlu

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 19 Nisan 2024, 21:43 tarihinde yazdırılmıştır.