Kapitalizmin Geçtiği Yollar

Yazar - ÖZGÜR TERZİOĞLU

Kapitalizmin Geçtiği Yollar  

Emek ve sermaye çelişkisinin başladığı sanayii devriminin insanlık üzerinde en yıkıcı tutumu hiç şüphesiz sömürgecilik devrini başlatarak emperyalist ülkelerin aşırı zenginleşmesini başlatmıştır. İnsanın insanı sömürmesi gibi tüm doğal kaynakların “ekonomik gelişim” adı altında kontrolsüz tüketimi bugünün “İklim Krizi” sorununu gündeme taşımaktadır. Sanayii devriminin yetiştirmeye başladığı insan tipi hiç kuşkusuz ben merkezli ve tüketim ihtiyaçları arttırılarak daha fazlasına hakkı olduğu düşündürülmektedir. Tüketim toplumlarının eğitim modeli de tüketime endeksli olarak planlanmaktadır. Aslıda monarşi yönetiminden çıkan insanlık kendi ihtiyaç çemberine sıkıştırılarak günümüz modern kölelik sistemine dâhil olmuşlardır. Kapitalist düzen içerisine sıkışmış milyonlarca insanın emeğiyle yükselen zümre; dünya nimetlerinden en üst seviyede faydalanırken “insan gibi yaşamak” mücadelesinde olan kimseleri maddi ve manevi sömürmeye devam etmektedirler.

Sanayii devrimiyle üretimin çeşitlendiği ve daha hızlı hale geldiğinden bahsedilse de madalyonun öteki yüzünde tüketim gerçekliğiyle karşılaşmaktayız. İnsanlık sanayii devrimiyle birlikte Tüketim Çağına da girmiş bulunmaktadır. Üretimi arttırmak için daha fazla enerji ihtiyacı doğarken daha fazla hammadde, tüketicinin bulunduğu pazarların kontrolüyle birlikte doğal yaşamın tahribatı yapılmaya devam etmektedir. Üretimin devamlılığı tüketimin sağlanmasıyla ilgilidir. İktisadın en basit denklemi bizlere “Uygun dağılım, paylaşım” geçekliğinden bahseder. Bu basit denklemin sürdürülebilirliği için teknolojinin gelişimi kadar eskitme mühendisliği alanında bir malın kullanım sürecinin belirlenmesi, küresel ekonomik döngünün devamlılığını sağlamaya devam etmektedir. Sosyalist çevrelerde sıkça dile gelen “Kapitalizm tıkandı.” benzer söylemlerin temel dayanağı; borçlu devletler kadar insanlığın emperyalist zihniyete olan borçları ödenemez hale gelişiyle yaşanan bir tıkanma dönemine girildiği ifade edilmeye çalışılmaktadır. Kapitalizmi yaşatan doğal kaynak tüketiminde meydana gelebilecek “kıtlık” gibi borçların artması neticesinde yeni teknolojilere talebin azalması sonucu tıkanma devrini küresel ekonomiye yaşatacaktır. Borçlanma her milletin egemenlik haklarını tehlikeye atmaktadır.

Sanayii devrimi İngiltere de başlasa da Amerikan Emperyalizmi tüketim çağının süper gücü olmuştur. Bunun en temel sebebi hiç şüphesiz iki paylaşım savaşından da neredeyse hiçbir tahribat almadan (Pearl Harbor hariç) galip ülke olarak çıkmış, savaşlar sonrası diploması masasını kurarak ve eski dünya ülkelerinin altın rezervlerinin çok büyük bir kısmına sahip olarak doların değer kazanmasıyla güçlü ekonomisiyle tarih sahnesinde yerini almıştı.  Özellikle 1944 yılında “Birleşmiş milletler para ve finans konferansı” sonrası imzalanan Bretton Woods Anlaşması ile uluslararası ticaretin canlandırılması için yeni bir para sistemi oluşturulmaya çalışılmıştı. Bu sistemin ana belirleyicisi ise Amerikan Merkez Bankasında bulunan altın rezervlerine karşılık gelen “Dolar” olurken, sistem ancak 1971 yılına kadar devam edebilmiştir. O tarihten sonra doların karşılığı altın rezervlerinden senet sepet işlerine döndüğünde dolar karşılıksız olarak basılmaya devam etmektedir. Dijital Çağ ile birlikte kapitalizmin tıkanma devrine karşılık doların yerine (alternatif) güven duyulabilecek ve merkezi olmayan yeni bir uluslararası para sistemine geçiş düşünülüyor. 

 

                                                                              Özgür Terzioğlu

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 26 Nisan 2024, 03:02 tarihinde yazdırılmıştır.